İşgalin altıncı ayına giriyoruz ve Doğu Avrupa'daki gerilim tırmanmaya devam ediyor.
Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgalinin altıncı ayında, NATO ile Rusya arasındaki bu vekalet savaşında bir kez daha ölümcül bir dönemeçteyiz: Batı, Ukrayna'yı, Kırım'ı Rusya'dan geri almak için bir saldırı başlatmaya teşvik ediyor.
Rusya bu bölgeyi 2014 yılında ele geçirmişti ve Vladimir Putin'in, Rusya yanlısı cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in devrilmesinden sonra, Ukrayna'nın ABD ve müttefiklerini kucaklamaya başlamasına verdiği bir yanıt niteliğindeydi. Bir “kurtuluş” mücadelesinden ziyade emperyalistler arası rekabetin bilenmesinin bir sonucu olarak yaşandı.
Rusya'nın kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü Kırım'ı geri alma çabaları için Batıdan verilen destek bu savaşı daha da büyütebilir.
ABD, Ukrayna'nın Batı'dan tedarik ettiği silahları Kırım'ı vurmak için kullanabileceğini belirtti. ABD'li üst düzey bir yetkili de bölgedeki hedeflerin "doğası gereği bir savunma hattı" olduğunu söylüyordu. Ve ardından, Cumartesi günü bir insansız hava aracı, Kırım'ın Sivastopol kentindeki Karadeniz donanma üssünün sıkı bir şekilde korunmakta olan merkezinde konuşlanmış Rusya donanma karargahına düşürüldü.
Bunu, Kırım'daki diğer askeri üslerde gerçekleşen, dokuz Rus savaş uçağını imha ettiği bildirilen Saki hava üssünde yaşanan büyük patlama da dahil olmak üzere bir dizi patlama izledi. Bu saldırıların her birinin 20 milyon doların üzerinde bir maliyeti var. Ukrayna, saldırıları resmi bir açıklamayla üstlenmiş değil, ancak bölgede böyle bir saldırı gerçekleştirebilecek başka bir gücün bulunmadığı da biliniyor.
Ukrayna cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky'nin baş danışmanı Mykhailo Podolyak, patlamaları bir karşı saldırının başlangıcı olarak nitelendirdi; “Stratejimiz, askeri altyapının lojistiğini, ikmal hatlarını, mühimmat depolarını ve daha ne varsa hepsini imha etmektir. Bu birlikler büyük bir kargaşaya sebep oluyor.”
Podolyak ayrıca Kırım'ı Rus anakarasına bağlayan Rusya yapımı Kerç Köprüsü'nü vurma planlarını ima ederek, "Bu tür yapıların imha edilmesi gerekiyor" dedi.
Bu olan bitenler basit bir geçiş süreci olarak adlandırılamaz.
Salı günü NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg, Kırım Platformu zirvesine teşrif etti ve bu, NATO'nun askeri ittifakının kanlı elleriyle kutsadığı askeri oluşumların ziyaretinden çok daha fazlasıydı.
Kırım Platformu, emperyalizmin yeni oyuncağıdır.
Geçen yıl kurulan bu örgütlenmenin amacı, Rusya'ya karşı agresif önlemler almak ve hatta bunları daha da agresif olacakları bir boyuta taşımaktı. Kendi demeçlerine göre, “Kremlin üzerindeki uluslararası baskıyı” artırmak, “Rusya'nın Kırım'ı işgale son vermesini sağlamak ve yarımadanın kontrolünün yeniden Ukrayna’ya verilmesini sağlamak” istiyorlar.
İngiltere yönetimi de bu emperyalist çetenin ön saflarında yer alıyor.
Savunma Bakanı Ben Wallace geçtiğimiz günlerde, “Ukrayna için Uluslararası Fon”a kısa süre önce açıklanan 1 milyar sterline, Ukrayna'nın son maceralarını desteklemek için bir 250 milyon sterlin daha ekleyeceklerini açıkladı ki bu destek Ukrayna’nın askeri eğitim ve teçhizat ihtiyacının finanse edilmesi için kullanılıyor. İngiltere, savaşın ilk ayında 2.300'den fazla Ukrayna silahlı birliğini eğitti.
Ukrayna savaşı yeni bir süreçten geçiyor, bir kez daha yön değiştiriyor.
İlk zamanlarında, Ukrayna’nın direnişiyle engellenip kısmen geri püskürtülen Rusya işgaline tanık oluyorduk. Onu, Ukrayna'nın güneyinde ve doğusunda sürmekte olan ama Rusya’nın bir ileri bir geri gittiği bir yenişememe evresi izledi ve bu süreçte her iki taraf da korkunç kayıplar verdi.
Bu sırada Rusya bir dizi şehri yerle bir etmek için topçu birliklerini kullanmaya devam ediyordu. Ancak Batı silahlarının arzındaki muazzam artışla birlikte başka bir evreye daha girilmişti. ABD, Rusya'yı Donbas'tan çıkarmak ve aynı zamanda gücünü sekiz yıldır sürdürmekte olduğu bölgeleri hedef haline getirerek Putin’i küçük düşürmek için bir fırsat yakalamaya çalıştı. Tayvan'a yönelik kasıtlı kılıç sallamaları da hemen ardından Çin'e yöneleceğinin açık bir göstergesidir.
Rusya’nın ağır silahları, işgalin başlangıcından bu yana geçen bu altı ayın büyük bir bölümünde, Ukrayna'nın elinde bulunanlara kıyasla daha uzun bir menzile sahipti. Ancak sonra İngiltere ve ABD'nin Himars roket sistemi gibi silahlar da devreye girince Ukrayna’nın silahlı gücü Rusya’yı geride bırakabileceği bir seviyeye taşındı.
Elbette bu, Ukrayna'nın da hemen yarın bir işgale girişeceği anlamına gelmez.
Ukrayna cumhurbaşkanı danışmanlarından birinin Wall Street Journal gazetesine verdiği demeçte şöyle söyleniyordu; "Rusya’ya karşı yumruk yumruğa bir savaşa girişmek istemiyoruz; savaş güçlerini zayıflatıp bir noktada sıkıştırabilmek için baskı yapmaya devam edeceğiz."
Fakat Rusya da köşeye sıkıştırılma planlarının işlemesine izin verecek değil tabii.
Batı, bu savaşa dair hedeflerini yeniledikçe tehlike giderek büyüyor. Öyleyse hem Doğu’dan hem de Batı’dan yükselmekte olan savaş karşıtı sesleri de büyütmek gerekir.
Charlie Kimber
Socialist Worker’dan Tuna Emren çevirdi