Çevreciler, Çin yatırımıyla inşa edilen, Rus kömürüyle beslenen 2,17 milyar dolarlık Hunutlu Termik Santrali ‘fiyaskosunu’ esefle kınıyor.
Burası, Türkiye'nin İskenderun Körfezi'nde bulunan, kumlardaki izlerden üç yeşil deniz kaplumbağasının (Chelonia mydas) yumurtalarını az önce bırakmış olduklarını anladığımız bir kumsal. Fakat cennet gibi olduğunu söyleyemeyiz çünkü tüm bunlar, çevre örgütlerinin yerel deniz yaşamını tehdit ettiğini bildirdiği, Ankara'nın iklim değişikliğiyle mücadele vaatlerinin lafügüzaf olduğunu gösteren bir kömürlü santralin gölgesinde olup bitiyor.
2,17 milyar dolarlık Hunutlu elektrik santrali, Çin'in Türkiye'deki en büyük doğrudan yabancı yatırımı. Geliştiricileri ve Türkiyeli yetkililer onu, Pekin'in Avrasya, Orta Doğu ve Afrika'yı kapsayacak bir siyasi ve ekonomik nüfuz yaratma projesi olan ‘Kuşak ve Yol’ girişiminin bir parçası olarak tanımlıyor. İklim hareketi öncüleri ve çevrebilimciler ise santralin yaban hayatını yıkıma uğratacağını, havaya kanserojen maddeler saçacağını – ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Paris Anlaşmasını onaylama kararına ters düştüğünü - belirterek şiddetle karşı çıkıyor.
Aile hekimi ve yerel bir çevre grubunun sözcüsü olan Sadun Bölükbaşı, santral için “Gerek tarım gerek toplum sağlığı, gerekse deniz ekosistemi açısından tam anlamıyla bir felakettir,” diyor.
Hunutlu'nun iki elektrik üretim ünitesinden ilki, çevre korumacıların itirazlarına ve henüz bir karara bağlanmamış yasal başvurulara rağmen, geçtiğimiz ay faaliyete geçirildi. Suyu 600C sıcaklığa kadar ısıtmak için kömür yakan kazanları adeta jet motorları gibi kükrüyor, bu sırada Türkiye'nin ulusal şebekesine elektrik pompalayan türbinleri çalıştırmak için ihtiyaç duyulan buharı üretiyor.
1320 MW kapasiteli santrali inşa eden Türk-Çin ortak girişimi EMBA, sonbaharda ikinci bir ünite açıldığında üretilecek elektriğin başkent Ankara'nın enerji ihtiyacını karşılamaya yeteceğini bildirdi. Diğer taraftan, Küresel Karbon Atlası verilerinde, 2020'de CO₂ emisyonu üretimi açısından dünyanın en büyük 14. kirleticisi olarak yer alan Türkiye'nin sera gazı emisyonlarını daha da artıracağı ortada. Siyasi iktidar ise [bu gerçekle ters düşerek], ülkenin küresel ısınmaya genel katkısının, kendilerinden çok önce sanayileşmiş ülkelere kıyasla önemsiz olduğunu iddia etmeye devam ediyor.
Erdoğan, Türkiye'nin 2053 yılına kadar ‘net sıfır’ emisyona ulaşmayı hedeflediğini, buna rağmen elektrik üretmenin en kirletici yolu olan kömürden aşamalı olarak vazgeçme gibi bir planlarının da bulunmadığını duyurdu. Bilakis Çin, Hindistan, Vietnam, Bangladeş ve Endonezya'nın da aralarında bulunduğu bir grup ülkede olduğu gibi, her şeye rağmen kömürlü termik santral kapasitesini önemli ölçüde genişletme planları yapıyorlar. Son yıllarda giderek yükselmiş olan enflasyona ve art arda yaşanan kur krizlerine rağmen, Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiği ve elektrik talebinin arttığı söyleniyor.
Berlin'deki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi'nde (Centre for Applied Turkish Studies) misafir öğretim üyesi olarak bulunan Kadri Taştan’a göre, Hunutlu santrali, bu hükümetin iklim, enerji ve sanayi politikalarındaki "büyük çelişkilerini" açığa seriyor. Taştan, Avrupa ülkelerinin Rus gazının olmadığı bir kış geçirme riskini dengelemek için kömürle çalışan santralleri yeniden devreye sokacaklarına dair göstergelerin Türkiye'ye de sirayet edip, fosil yakıtları azaltma hedefleri doğrultusundaki girişimleri tersine çevirdiğini söylüyor.
Üç Çin bankası tarafından finanse edilen Hunutlu elektrik santralinin inşası sırasında, çeşitli aşamalarda Çin'den toplam 2.700 işçi getirildi. Saha, işçilerde şevk uyandıracak Çince sloganların yazılı olduğu kırmızı afişlerle dolu. Yakınlardaki Sugözü köyünün dükkanlarına bile, bölgeyi gezmek isteyen işçileri hedef alan Çince tabelalar asılmış.
Bölge halkı santrale iki farklı bakış açısıyla yaklaşıyor. Bazıları bunun istihdam yaratacağını umuyor, bazılarıysa yol açacağı kirliliğe dair endişelerini dile getiriyor.
Çevreciler; bir yandan, çoğunluğunu Uygur Müslümanlarının oluşturduğu bölgeye uygulanan baskının yarattığı gerilim ve diğer taraftan kömürle çalışan santrallerin kârlılığı ve çalışma süresi hakkındaki soru işaretleri nedeniyle – Pekin'in Türkiye'ye yatırım yapma konusundaki sessizliğini koruyor olması da göz önüne alındığında – Çin’in bu projeye neden para akıttığını anlamakta güçlük çektiklerini dile getiriyor.
Türk yetkililer ise Hunutlu'yu, Çin'in kendilerine yönelik ilgisinin artmaya başladığının bir göstergesi olarak gösterip projeyi göklere çıkarıyor ama işin gerçeği, Çin’in yatırımları – son yıllarda artmış olmasına rağmen - batı ülkelerinden gelen sermaye akışlarının gölgesinde kalıyor. Ayrıca Pekin'in bölgedeki diğer ülkelere taahhüt ettiği kaynaklarla karşılaştırıldığında da önemsiz kalacak kadar düşük bir meblağ olduğu görülebilir.
Suzhou'da bulunan Xi'an Jiaotong-Liverpool Üniversitesi'nden Çin-Türkiye ilişkileri uzmanı Ceren Ergenç’e göre, ilk olarak 2013'te kabul edilen Hunutlu projesi, şirketin yüzde 78'ine sahip bir devlet şirketi olan Şanghay Elektrik'i desteklemek amacıyla hayata geçirildi. Ergenç ayrıca, Çin'in “Türkiye'yi bu girişimin [Kuşak ve Yol Girişimi] dışında tutmadığını” gösterme şekli olarak da yorumlanabilir, diyor.
Shanghai Electric’e yorum yapmak isteyip istemediklerini sorduk fakat kendilerinden bir yanıt alamadık.
EMBA'nın genel müdür yardımcısı Çağrı Nakipoğlu ise, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) başta olmak üzere çeşitli çevre örgütlerinin dile getirmiş olduğu üzere, bu elektrik santralinin kâra geçemeyeceği, bu nedenle önümüzdeki yıllarda feshedilme riski taşıdığı yönündeki iddiaları reddederken, buraya yapılan yatırımların "en fazla beş ila altı yıl" içinde karşılığını vermeye başlayacağını söylüyor.
Ankara, Türkiye'nin Rus gazına olan bağımlılığını azaltmak için kömüre ihtiyaç olacağını vurgulamaya devam ediyor. 2022’nin başında gaz arzıyla ilgili sorunların yaşanmış olmasıyla birlikte sanayiye yönelik elektrik kesintileri yaşanmış ve bu nedenle üretimin durması gibi bir sorunla karşı karşıya kalınmıştı.
Türkiye’nin ayrıca, kısmen büyük ölçekli enerji ithalatından kaynaklandığı bilinen kronikleşmiş ticaret açığını azaltmak istediği de ortada. Bunların sonucunda, hükümet yetkilileri, ülkenin linyit rezervlerini – düşük kaliteli ve aşırı kirletici olan bir kömür türü - tek çözüm olarak göstermeye başladılar.
Ne var ki Hunutlu santrali ithal kömür kullanıyor. Dahası, AB ülkeleri, Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgaline tepki olarak Moskova'dan yakıt ithalatlarını büyük ölçüde azaltınca Hunutlu için Rusya’dan gelecek kömürün kullanılmasına karar verdi. Nakipoğlu, EMBA’nın yılda 3 milyon ton kömür ithal etmesinin beklendiğini ve “satın almaya devam edebildikleri sürece” Rusya'dan gelen indirimli kömüre yöneleceklerini söylüyor.
Şirket yöneticisi, çevre kampanyacılarının, iki tür kaplumbağanın yuvalama alanı olan bu bölgenin tahrip edileceği yönündeki endişelerini içeren itirazları kabul etmiyor, hatta, bir ekoloji profesörünün "tek bir sözünün" kendilerine “10 milyon dolara mal olduğunu" söylerken de bu santralden iftihar duyuyor gibi görünüyor – tesisin 2 km'lik özel iskelesi için deniz tabanından yükseltilen sütunların kaplumbağaları rahatsız etmesini önlemek adına önlem alınması gerektiğini söyleyen karara atıfta bulunuyor.
Bu arada, şirket yönetimi, tesisin zararlı kimyasalların havaya karışmasını sınırlandırmak için gelişmiş bir filtreleme teknolojisi kullanıldığını da iddia ediyor.
“Europe Beyond Coal” (Kömürün Ötesindeki Avrupa) kampanya grubundan Duygu Kutluay ise Türkiye'nin kömür kapasitesinin 10 bin MW'lık planlı genişlemesi üzerine kurulu bu tasarının asla tamamlanamayacağını öngördüklerini bildirdi. Bu tür projelere yönlendirilen Batı finansmanının artık suyunu çektiği de biliniyor. Çin bile geçtiğimiz Eylül ayında yaptığı bir açıklamada, denizaşırı ülkelerde kömürle çalışan yeni santraller inşa etme planlarına son verdiğini duyurmuştu. “Son yıllarda Türkiye'deki kömür boru hattının sessiz sedasız çöktüğüne şahit olduk” diyor Kutluay; "Kömürün düşüşte olduğu çok açık."
İskenderun Körfezi'ne bakan yazlık evinden Hunutlu’nun soğutma kulelerini gören Bölükbaşı için ise yeni bir kömür santralinin daha devreye sokulduğunu izlemek çok daha acı verici bir deneyime dönüştü; “Gerçeği bildiğim ve bu nedenle santrale karşı çıkmak için elimden geleni yaptığım halde çaresizce izliyorum” diyor; "İşte bu çaresizlik çok korkunç, çok üzücü."
Pekin'den Sun Yu’nun katkılarıyla hazırlanan Financial Times haberini Tuna Emren çevirdi.