Sudanlı aktivistler sesleniyor: “Bu, halkın devrimidir”

01.12.2021 - 10:46
Haberi paylaş

Sudanlı aktivistler, Socialist Worker yazarı Charlie Kimber  ile askeri darbeye karşı direnişi, zafere gitmekte olan yol hakkındaki umutlarını paylaştı.

Ordu ve Başbakan Abdalla Hamdok arasında geçen hafta yapılan ihanet anlaşması Sudan’da demokrasi ve toplumsal adalet için mücadele veren kitle hareketini raydan çıkarabilirdi. Ancak 25 Ekim darbesinden bu yana sokaklara çıkanların büyük çoğunluğu bu sözleşmeyi kınayıp mobilize olmaya devam ediyor.

Sudanlı aktivist Mohamed, ordunun bu sayede kendisine soluklanacak bir alan açmayı başardığını düşünüyor; “Hamdok’a çok kızgınım. Bu insanlar neredeyse bir ay boyunca o tutuklanmayıp görevine iade edilebilsin diye, bu taleple sokaklardaydı.” 

“Protestocular bunun için kanlarını, canlarını verdiler. Fakat o, bu kitle hareketiyle birlik olmak yerine arkamızdan iş çevirip darbeyi yöneten General Abdel Burhan ile anlaştı. Bu açıkça bir ihanettir.”

“Hamdok geçtiğimiz Perşembe Sudan polisine, göstericilere saldırmama direktifi verdiğini açıklamıştı. Peki sonra ne oldu? Polis, Omdurman’daki, Kuzey Kordofan ve Kuzey Darfur’daki protestoculara göz yaşartıcı gaz attı.”

Bu kitlenin önemli bir kısmı, karşı karşıya oldukları güç konusunda gayet gerçekçi. Aktivist Hatim, “Çaresizlikleri ve esas olarak milislerden kurulan bir güç oldukları gerçeği göz önüne alındığında, hükümetin yegâne önlem olarak şiddeti durmaksızın sürdürmesini bekliyorum” diyor. 

Musa da aynı fikirde: “Ordu yetkiyi ele geçirirse, bunun çok acımasız bir rejim olacağını biliyoruz. Göstericilerin, öldürülen barışçıl göstericilerin sayısı dehşet verici.”

Enas ise şöyle ekliyor; “Burhan, ilkeleri olmayan biridir. Bunun zor bir mücadele olacağını kabul etmeliyiz. Ordu paraya da rahatça erişebiliyor. Geçen yıl hükümet, ülkenin kamu kaynaklarının yüzde 80’inin ‘maliye bakanlığının kontrolü dışında’ olduğunu söylemişti – bu ordunun payıdır.”

Zeinab’ın ailesi, yıllardır en sert baskıyla karşı karşıya kalan bölge olan Darfur’dan geliyor. “Merkezi hükümet ve milislerinin Darfurlulara yönelik saldırıları 18 yıldır devam ediyor” diyor; “Son iki yılda, El Beşir’in sürgüne gönderilmesinden sonra kontrolü kaybedeceklerinden korktukları için, ölüm saçan Hızlı Destek Güçleri (RSF) bazı bölgelerde saldırılarını artırmıştı. Ve sonra da, darbeden sonra şalter tekrar açıldı. Geçen hafta RSF ve müttefikleri 28 köyü yaktı, çocuklara ve kadınlara tecavüz ettiler. Bu, anlaşma yapabileceğimiz bir rejim değil.”

“Tek umudumuz devrim. Geçen hafta Hartum’daki gösteride insanların ‘Hepimiz Darfur’uz’ diye slogan attığını gördüm. Bu çok önemli bir gelişmeydi, çünkü hareketin, rejimin bölücü tutumlarının üstesinden gelebildiğini gösterdi.”

Öncüler

Yaşanan katliamlara rağmen, eylemciler zaferi elde edeceklerine dair sarsılmaz bir inanca sahip. Hatim, “Sudan’daki sosyalistler devrime öncülük etti ve hâlâ da buna devam ediyorlar,” diyor; “Sudan Komünist Partisi (SCP), sivil ve askeri bir ortaklık olan geçiş hükümetine katılmayı en başından reddetti.”

“Görevimiz, darbe hükümetini devirmek ve orduyla hiçbir konuda müzakere etmeden, hiç taviz vermeden tam bir sivil geçiş yönetimi kurmaktır. Devrim ihtimali eskisinden çok daha güçlü ve çok daha kapsayıcı. Kayıplarımızı telafi edeceğimiz konusuna bu barışçıl mücadelenin gücüne güveniyoruz.”

Enas ekliyor; “Silahsız insanların gerçek mühimmatla karşı karşıya kaldığı benzersiz bir direniş seviyesini gördük ve bu çok ilham vericiydi.”

Geçtiğimiz Perşembe, anlaşmayı reddeden ve ileriye uzanan yolda bu direnişi sürdürme konusunda ısrar eden on binlerce insan bir kez daha sokaklara döküldü.

Ancak şu anda, işçilerin işleri durdurmasının ve büyük bir genel grevin, orduyu hiç değilse geçici olarak geriletebilme gücünde olduğu 2019’a kıyasla daha az grev var gibi görünüyor. Grevlerin büyümesi ve direniş komitelerinin koordinasyonu, Sudan’ın servetini işçiler ve yoksullar için kullanacak hakiki bir devrimi tetikleyebilir.

Sosyalist İşçi

Bültene kayıt ol