Pandora’nın kutusu, Antik Yunan efsanelerine göre içinde bütün kötülükleri barındıran sihirli bir kutudur. Bir kere açılmaya görsün. Pandora belgeleri ise efsaneyi değil bugünün dünyasında yolsuzluk, kara para aklama, vergideki adaletsizlik ve küresel eşitsizlikleri ortaya döküyor.
Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) paylaştığı, dünyanın en saygın basın kuruluşlarına sızdırılan 15 milyon evraktaki kayıtlara göre 35 ülke lideri, 336 politikacı ve yüksek kamu görevlisi vergi cennetlerinde şirketler kurmuş.
Belgelerde kimler var?
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Kenya Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta, Ekvator Cumhurbaşkanı Guillermo Lasso Mendoza, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve ailesi, Şili Devlet Başkanı Sebastián Piñera’nın çocuğu ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in denizaşırı ilişkileri...
Ürdün Kralı Abdullah, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “resmi olmayan propaganda bakanı” ile Türkiye, Rusya, Brezilya, Hindistan, ABD, Meksika ve diğer ülkelerden 130’dan fazla milyarderin mali faaliyetleri...
Pandora belgeleri, 29 binden fazla offshore firmanın gerçek sahiplerini ve sırlarını ortaya döküyor.
Malikanelere, gizli banka hesaplarına, özel uçaklar ve yatlara, paha biçilmez sanat eserlerine sahip olan azınlığın bir parçası olarak devlet yöneticilerinin doğrudan offshore yöntemiyle vergi kaçırması, dünya ekonomisinin yüzde 10’unun bulunduğu vergi cennetleriyle neden baş etmediklerini gösteriyor.
35 liderin, politikacıların, hızla zenginleşenlerin bu serveti nasıl elde ettiği ise belirsiz.
Offshore sistemi nedir?
Kendi ülkelerinde vergileri yüksek bulan zenginler, servetlerini verginin daha düşük olduğu yerlere kaçırıyor.
Offshore finans merkezleri, denizi aşırı adalarda kuruluyor. Kendi karmaşık kurallarıyla büyük oranda örtülü ve denetlenemez bu alanlarda kurulan şirketler aracılığıyla zenginler servetlerini gizliyor. Vergi kaçıran elitler, İngiltere gibi bir yerden özel vergi indirimiyle lüks gayrimenkuller alabiliyor.
Üstelik vergi cennetleri artık sadece tropikal adalar değil. Hollanda, İrlanda, Singapur, Hong Kong, Malta, Lüksemburg ve ABD’nin bazı eyaletleri bile vergi cenneti olabiliyor.
Buralarda kurulan şirketler, aynı zamanda kara parayı, yasa dışı ekonomik faaliyetlerle elde edilmiş servetleri de türlü finans işlemleriyle aklıyor.
Offshore sistemi düpedüz vergi kaçakçılığı, yani bir suç, fakat Türkiye’nin de aralarında bulunduğu dünya devletlerinin çoğunda vergi cennetlerinde offshore şirketler kurmak yasal.
Devasa servetlerinden bir kuruş dahi vermek istemeyen kapitalistler, vergi kaçakçılığını offhore sistemiyle kendileri için yasallaştırmışlar. Onların adına yönetenler de kökeni meçhul servetlerini, aynı vergi cennetlerinde saklıyor.
Vergideki büyük adaletsizlik
Kapitalist devletlerde vergiler, her vatandaşın ödemekle yükümlü olduğu devlet gelirleridir. Eğitim, sağlık, altyapı gibi kamu harcamaları ve sosyal hizmetler, teoride herkesin vergi ödemesiyle karşılanır.
Pratikte ise durum bambaşka.
Kapitalist devletler işçilerden, köylülerden, küçük işletmelerden acımasızca vergi alıyor, her ürünün satışında katma değer vergisi alıyor.
Türkiye’de bununla da yetinilmiyor, Özel Tüketim Vergisi ile çoğunluk bir kez daha vergilendiriliyor.
En zenginler ise herkes gibi vergi vermekten kaçıyor.
Devletler ve hükümetler onlara hiçbir yaptırım uygulamazken, çoğunluk acımasızca vergilendiriliyor.
Pandora belgeleri, dünyanın en zenginleriyle geri kalan çoğunluk arasındaki eşitsizliklerin boyutunu da gösteriyor.
Onların kaçırdıkları vergilerle binlerce hastane, on binlerce okul yapılırdı. Hiçbir öğrenci yurtsuz kalmazdı. Sosyal harcamalar halkın lehine geliştirilebilirdi. İşsizlere iş yaratacak yeni üretim alanları açılabilirdi.
Ne istiyoruz?
Vergi yükü, artık emekçilerin sırtından atılmalıdır. Bunu bizzat kendi mücadelemizle başarabiliriz. Pandora belgeleri kapitalist düzenin gerçek işleyişini ortaya koysa da vergide adaletsizliğe ve sosyal eşitsizliğe son verecek olan; işçilerin, emekçilerin ortak taleplerle mücadele etmesidir.
►Asgari ücretten vergi kesilmesin.
►Zenginler servetleri oranında vergilendirilsin.
►Offshore şirketlere ve hesaplara el konsun.
►Vergi kaçakçılığı yapan holdingler, politikacılar ve zenginler mahkemede hesap versin.
---
Türkiye’deki toplam vergi gelirinin üçte ikisini çalışanlar, emekçi sınıflar karşılıyor.
Dünya milyarderler listesinin üst sıralarında yer alan Türkiye’nin en zenginleri ise vergi kaçırıyorlar, vergi vermemek için paralarını vergi verme zorunluluğunun olmadığı ülkelerdeki Offshore şirketlere aktarıyorlar.
2016 yılında yayınlanan Panama Belgeleri’nde en zengin ailelerin servetlerini vergi cennetlerine nasıl kaçırdığı ortaya çıkmıştı.
5 yıl sonra gelen Pandora belgeleri, geçen beş yılda aynı işleyişin devam ettiğini, kimsenin vergi kaçakçılığı yapanlara dokunmadığını ortaya koydu.
Belgelerde açığa çıkan ilk isimler hiç de şaşırtıcı değil. Beştepe’deki külliyeyi yapan işçi düşmanı Rönesans Holding, AKP medyasını kontrol eden Çalık Holding, doğayı katleden Cengiz Holding, kamu kuruluşu Ziraat Bankası’na 750 milyon dolarlık kredi borcunu ödemeyen Demirören Holding.
İktidar tarafından “yerli ve milli” olarak kabul gören, kamu ihalelerini ellerinde toplayan, medyanın yüzde 75’inin sahibi olan bu holdingler servetlerini vergi cennetlerine kaçırıyor ve Türkiye’de çok az vergi ödüyor.
Belgeler iktidarla yükselen holdinglerle sınırlı kalmadı
Aydın Doğan’ın damadı ve Doğan Medya’nın eski CEO’su Mehmet Ali Yalçındağ, Ciner Grubu’nun kurucusu Turgay Ciner, FİBA Grubu’nun kurucusu ve onursal başkanı Hüsnü Özyeğin, Kıraça Holding’in sahibi İnan Kıraç, Eski Turizm Bakanı Erol Yılmaz Akçal’ın ailesi, Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ahmet Kocabıyık, Diler Holding’in sahibi Fatma Tuba Yazıcı, Rixos Hotels Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’nin (TÜSİAD) eski başkanlarından, Komili Holdingin sahibi Halis Komili, Kibar Holding Yönetim Kurulu Üyesi Aysun Kibar, Narin Tekstil’in kurucusu Halit Narin, Global Yatırım Holding’in kurucu ortaklarından Mehmet Kutman, Hattat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hattat, Gülermak AŞ’nin sahiplerinden Kemal Tahir Güleryüz, Esas Holding kurucularından Erhan Kamışlı, bir dönemin medya patronu Mehmet Ali Ilıcak ve Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi de eşleri ve çocuklarıyla birlikte vergi cennetlerinde offshore şirketler kurmuş.
Yani egemen sınıfın bütün kanatlarında yer alanlar, daha az vergi ödemek için aynı yola başvuruyor.
Offshore sistemi, kanunlara göre yasal. Ancak, bu gizli offshore şirket hesapları hakkında yükselen sesler üzerine Ocak 2006’da Kurumlar Vergisi Kanunu değiştirildi, vergi cenneti ülkelerine yapılan ticari işlemlerden yüzde 30 vergi alınması kararlaştırıldı. Bu kararı alan AKP Hükümeti, hangi devletlerin vergi cenneti olduğuna karar veremedi! Bu yüzden kanun 15 yıldır göz göre göre uygulanmıyor.
(Sosyalist İşçi)