İran’ın güneybatısında yaşanan aşırı kuraklık nedeniyle Huzistan eyaletine günlerdir su ve elektrik verilemiyor. Kesintiyi protesto eden göstericiler polisle çatıştı, iki kişi yaşamını yitirdi.
Bu ayın başlarında Cumhurbaşkanı Ruhani, kuraklığın “benzeri görülmemiş” boyutlarda olduğunu, ortalama yağışın önceki yıla oranla yüzde 52 azaldığını açıklamıştı. Eşzamanlı olarak, başkent Tahran ve bazı büyük şehirlerde, kuraklığın hidroelektrik enerji üretimini de etkilemesi nedeniyle sürekli kesintiler başladı. Evlerine su getirmek için elektrikli pompa kullanımına başvurmak zorunda kalan insanlar, eyalete elektrik verilememesi yüzünden tamamen susuzluğa mahkûm edildi.
İran, son 50 yılın en kötü kuraklığıyla karşı karşıya. Tarım ve hayvancılığa büyük zarar veren, elektrik kesintilerine yol açan su krizi günlerdir protesto ediliyor. Protestolarda şimdiye kadar iki sivilin, 18 yaşındaki Ghasem Khozeiri ve 30 yaşındaki Mostafa Naimawi'nin Cuma günü vurularak öldürüldüğü doğrulandı. Kaç kişinin tutuklandığı ise açıklanmadı.
İnternet kısıtlamaları nedeniyle, Huzistan’da yaşananları, geçtiğimiz hafta paylaşılabilen bazı videolardan takip edebiliyoruz. Bunların birçoğunda silah sesleri duyuluyor, ateşe verilmiş tankların olduğu görülüyor ve polisin bolca gaz kullandığı anlaşılıyor.
Azalan su kaynaklarını yönetmeyi beceremeyen İran rejiminin şimdi yaşamakta olduğu bu çaresizlik, birbiri ardına kuruyan nehirler ve gölleri görmezden gelip sulak alanların iyice yitirilmesi pahasına hepimizi çölleşmeye sürükleyen siyasi iktidarlar için ders alınması gereken canlı bir örnek niteliğinde. Yetkililer şimdi bölgeye tankerlerle su taşımaya çalışıyor ama bunun krizi sonlandırmaktan uzak bir çaba olduğu aşikâr.
Halkları susuzluğa, elektriksizliğe, gıda güvencesizliğine mahkûm edecek koşulları yaratanlar, suyun yaşam olduğu gerçeğini görmezden gelen ve su kaynaklarını yönetemediklerinde gıda krizi de yaratacaklarını, ekosistemlerin kökünü kurutacaklarını bilen ama buna rağmen Kanal İstanbul benzeri projeleri hayata geçirme inadında olan siyasi iktidarlardır. İklim krizi yüzünden yaşanması beklenen su stresi ve çölleşme riskini hızlandıracak adımlar atarken geleceğimizi çalıyorlar.
İran rejiminin şimdi almaya başladığı bazı “önlemler” için çok geç kalındı. Örneğin dünyanın en önemli tuzlu su göllerinden biri olan Urmiye Gölü son 15 yıl içinde kurutuldu. Göl kuruduktan sonra bazı adımlar atıldı, fakat gölü canlandırmak için sergilenen çabalar kuraklık yüzünden başarıya ulaşamıyor. Bu göl kurursa yaşamın da kuruyacağı biliniyordu oysa. Bu da yetmezmiş gibi ülkenin yeraltı sularının yüzde 70’i kullanıldı, sulak alanların yanı sıra akiferler de (yüzeye yakın olan yeraltı jeolojik su depoları) kurutuldu.
Huzistan’ın bir zamanlar verimli olan ovaları şimdi yakıcı sıcaklar ve kum fırtınalarının da etkisiyle hızla çölleşiyor.