ABD, İran’a baskıyı artırıyor

23.06.2021 - 10:22
Haberi paylaş

ABD ve onun savaş çığırtkanı müttefiki İsrail yine el ele verip İran’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını, Ortadoğu’daki hakimiyetlerini artırmak için kullanmaya çalışıyor.

Yargı erkinin başında bulunan İbrahim Reisi’nin geçtiğimiz hafta cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine ABD ve müttefikleri Reisi’nin kanlı tarihini gerekçe göstererek seçim sonuçlarına müdahale etmeye kalktılar. 

Reisi 1988’de rejim karşıtı binlerce insanı ölüme gönderen savcılardan biriydi. Ölüm cezasına çarptırılanlar arasında ABD destekli silahlı grup Halkın Mücahitleri Örgütü’nün ve sol kanatın üyeleri de bulunuyordu. 

Seçimler yüzde 43-48’lik bir katılımla sonuçlandı. Bu, 1979’da kurulan İran İslam Cumhuriyeti’nin tarihindeki en düşük katılımdır. 

Sayılarının asgari dört milyon olduğu düşünülen bir seçmen grubu bu adaylardan herhangi birine oy vermek yerine oy pusulalarını geçersiz kılmaya karar verdi.

Seçimlerdeki bu durum, sıradan insanların ülkedeki yönetici elitlerden bıkmış olduğunun bir yansımasıydı.  

ABD’nin ikiyüzlü tutumu

Yaşanan bir dizi kriz, yönetimdekilere duyulan güveni ve desteği bir hayli aşındırdı. 

Ülkede Batı’nın İran’a uyguladığı yaptırımların yanı sıra yolsuzluk, kemer sıkma ve serbest piyasa reformları gibi birçok faktör yüzünden giderek daha da derinleşen bir ekonomik kriz yaşanıyor. 

Ayrıca İran hükümeti pandeminin ilk aylarında salgını kontrol altına almak için çabalarken (2020’nin başlarında) devletin bir sivil yolcu uçağını düşürüp bu konuda yalan söylediği çıkmıştı ortaya. Bu olay da öfkenin yayılmasında büyük bir rol oynadı. Son zamanlarda yaşanan kitlesel protesto dalgalarında göstermişti kendini bu öfke. Ancak protestolar da şiddet uygulanarak bastırıldı.

Seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, “İranlıların kendi liderlerini özgür ve adil bir seçim sürecinde seçme hakları reddedildi,” diyordu. İsrail’in sağcı başbakanı Naftali Bennett ise İran’ı bir “cellat rejimi” olarak nitelendirdi.

Adayların, atanmışlardan oluşan bir konsey tarafından onaylanması gereken seçimlerde halkın gerçek anlamda bir seçme özgürlüğü olmadığını söylüyorlar ama diğer taraftan da İran’a kıyasla bile çok daha kötü durumda olan Ortadoğu’nun çeşitli antidemokratik ve acımasız rejimlerini, diktatörlüklerini desteklemeye devam ediyor, hatta iş birliği yapıyorlar. Bu düpedüz ikiyüzlülüktür.

Zaten asıl sorunları, Reisi’nin katı muhafazakârlardan biri olması. Yani Batı ile anlaşma konusuna, kendisinden önceki liderler kadar ılımlı yaklaşmıyor. 

ABD, yaptırımlarını sona erdirmek karşılığında İran’ın nükleer teknoloji geliştirmesine sınır çizen bir anlaşmayı gündeme almaya çabalıyor ama İsrail buna da karşı çıkıyor. ABD ayrıca Ortadoğu’daki müttefiklerinin İran’a karşı ittifaklarını da destekleyip güçlendirmeye çalışıyor. Yani İran halkının dostu olduğu söylenemez.

Reisi ise 2007’deki başkanlık seçimlerinde aldığı 16 milyondan fazla oyu şimdi 18 milyona yükseltmiş görünüyor. Bu, İran’ın büyük bir kesiminin ABD ile anlaşmayı değil karşısında durmayı istediğini gösterir. Çünkü sıradan insanlara acı çektiren tüm o darbelerden, diktatörlüklerden ve onlarca yıl süren savaşlardan ABD’nin sorumlu olduğunu biliyorlar. 

Nick Clark’ın Socialist Worker’daki yazısından çeviren: Tuna Emren

Bültene kayıt ol