Wikileaks’in kurucusu Julian Assange'a açılan davalar üzerine... Özdeş Özbay yazdı.
Wikileaks’in kurucusu Julian Assange’ın İngiltere’de yıllardır süren davasında geçen hafta iki önemli karar açıklandı. Mahkeme, Assange'ın casusluk ve gizli bilgileri sızdırmak ile suçlandığı ABD'ye iade talebini reddetti. Ancak ilginç bir şekilde red nedeni olarak Assange’ın yaşadığı sağlık sorunlarını ve intihar etme riski taşımasını gösterdi. Fakat bu durum nedeniyle avukatlarının yaptığı tahliye başvurusunu da ayrıca reddetti.
Bu dava baştan sona bir komplo dava. Assange’a yönelik saldırıyı en başından beri yakından takip eden ünlü gazeteci Chris Hedges dava hakkında “İmparatorluğun Assange ile işi daha bitmedi” diye yazdı.¹ Çünkü Assange dünyanın “süper” gücünün zayıflığını ve ikiyüzlülüğünü tüm dünyaya kanıtlamıştı ama daha kötüsü bu ABD için korkunç bir örnekti, bu nedenle de hallolunması gerekiyordu. Eline belge geçenler de onları yayınlayanlar da mutlaka cezalandırılmalıydı.
Hatırlatmak gerekirse Wikileaks, 2010 yılının Temmuz ayında işgalci ABD askerlerinin Afganistan’da işlediği savaş suçlarını içeren 70 bin belgeyi ve ardından da Ekim ayında sızdırılan Irak Savaş Günlükleri’ni yayınladı. Küresel bir infiale yol açan belgelerde işgalci ABD askerlerinin Irak’ta işlediği savaş suçları ifşa ediliyordu. Hapishanelerde yapılan işkencelerin fotoğrafları, Reuters muhabirlerinin hedef alınarak vurulup öldürüldüğü videolar ve sivillere yönelik birçok katliam bu belgelerle dünyaya sunuldu. Wikileaks bu iki ana dosya dışında da Cable Gate belgeleri gibi onbinlerce diplomatik yazışma ve gizli belge yayınlayacaktı.
Belgeler sadece Wikileaks sitesinde değil oluşturulan bir gazeteciler ekibi sayesinde seçilmiş bazı gazetelerde de yayınlandı. Bunlar arasında New York Times, Guardian, El País, Le Monde, Der Spiegel ve Türkiye’den de Taraf gazetesi vardı.
Assange hakkındaki suçlamalar
Assange’a yönelik baskılar tam da bu savaş suçları belgelerinden sonra başladı. Assange, belgeleri yayınladıktan sonra Wikileks’in server’larının bulunduğu İsveç’te tüm banka hesapları bloke edildi ardından ABD vatandaşı olmamasına rağmen ABD tarafından casusluk suçlamasıyla ABD’ye iade edilmesi davası açıldı.
Davanın en önemli konusu gizli belgeleri yayınlarken çok sayıda gizli ajanın isimlerini ifşa ederek hayatlarını tehlikeye attığı suçlamasıydı. Oysa Assange belgeleri yayınlarken isimlerin üzerini kapatmaya özen gösteren bir yayın ekibi oluşturmuştu. Fakat Guardian gazetesinin belgeleri yayınlayan ve bunu kitaba dönüştüren iki muhabiri büyük bir “aymazlıkla” henüz düzenlenmemiş belgelerin de bulunduğu linki ve şifresini “yanlışlıkla” kitapta paylaşmışlardı. Böylece Assange'ın şifre oluşturmaktaki sofistike yöntemi keşfedilmiş ve sonra başka dosyalara da ulaşabilir olunmuştu.² Böylece çok sayıda ajanın ismi ulaşılabilir olmuştu.
İlginç bir şekilde Assange casuslukla suçlanırken aynı belgeleri yayınlayan hiç bir gazete ve gazeteciye dava açılmadı. Jonathan Cook bunun nedeninin bu liberal-sol gazetelerin sonuçta birer şirket medyası olmalarına ve Assange’ı yalnız bırakmaları karşılığında davaların kendilerine yönelmeyeceğine ikna edilmiş olmalarına bağlıyordu.³
Dava sürerken Assange Londra’da kendisine siyasi korunma veren Ekvador Büyükelçiliği’ne sığındı ve tam yedi yıl bir elçilik odasında yaşadı. 2019’da ise Büyükelçiliği rahatsız eden davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle polise teslim edildi. Bu tarihten beri Londra’daki Belmarsh hapishanesinde tek kişilik hücrede kalıyor.
Tecavüz davası
Bu süreçte İsveç’te Assange hakkında tecavüz davası açıldı. İsveç’te kadın hareketinin başarısı sayesinde kadınları kollayan gelişkin yasalar mevcut ve bu sayede tecavüzün tanımı zora dayalı cinsel ilişkiden daha kapsamlı. Assange’la ayrı zamanlarda rızalarıyla birlikte olduklarını ifade eden iki kadın, talep etmelerine rağmen Assange’ın prezarvatif kullanmaması ve HIV testi yaptırmaması nedeniyle şikayette bulunmuşlardı. Kadınların bu suçlaması üzerine savcı dava açmıştı ancak bu henüz tecavüz davası değildi. Assange polisle işbirliği yapmış, sorularını cevaplamış ve gitmesine izin verilene kadar İsveç'te kalmıştı. Davayı açan savcı da bu sürecin sonunda “suç içermediğini” belirterek davayı kapatmıştı. Dava birkaç gün sonra, değiştirilmiş iddialarla başka bir savcı tarafından tekrar açıldı. Assange da bunun artık bir komplo olduğunu düşünerek Londra’ya gitti ve İsveç’e dönmedi. Bu sırada kadınlardan biri İsveç polisinin ihbarda bulunması için kendisine baskı yaptığını belirtmişti. Hakkında kırmızı bülten yani genellikle ağır suçlular ve teröristler için uygulanan bir yakalama kararı çıkarıldı. Dava bu şekilde savcılar tarafından 2013 ve 2019’da tekrar açıldı ve hiçbirinde Assange suçlu bulunmadı. Yani Assange hakkındaki tecavüz davası zaman içerisinde hem davalıların vazgeçmesi hem de davayı açan savcıların geri çekilmesiyle düştü ancak neden İsveç’e teslim olmadığı bir tartışma olmaya devam etti. Assange’ın danışmanları İsveç gibi küçük bir ülkede tutuklanırsa ABD’nin kendisine iade edilmesi talebine dayanamayacağı fikrini paylaşarak daha büyük bir kamuoyu desteği bulabilecekleri İngiltere'ye gitmesini önermişlerdi.
Davanın önemi
Assange davası devlet sırlarının ve suçlarının ifşa edilmesini engelleme amacı güdüyor. Edward Snowden Rusya’ya kaçarak sızdırdığı belgelerden dolayı yargılanmaktan kurtulabilmişti ama ABD bunu Snowden’in Rus ajanı olduğu şeklinde açıklıyor.
Irak savaşı sırasında asker olan ve şahit olduklarına dayanamayarak belgeleri Wikileaks’e sızdıran Chalse Manning 2013 yılında 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış ancak 2017’de Obama’nın başkanlığının son haftalarında affedilmişti. Fakat Manning 2019’da, Assange hakkında jüriye ifade vermeyi reddettiği için birkaç kez hapse girdi. En son Mart ayında tekrar jüri önüne çıkması gerektiği duruşma öncesinde intihar girişiminde bulunmuştu.
Assange; Snowden ve Manning gibi nice devlet görevlisine cesaret veriyordu belgeleri sızdırarak. Böylece devletlerin sırları herkesle paylaşılabiliyordu. Ortada bir casusluk faaliyeti hiç bir zaman olmadı. Belgeler bizzat şahit oldukları suçları kamuoyu ile paylaşmak isteyen askerler ve istihbarat çalışanları tarafından paylaşılmıştı. Wikileaks ise bu belgeleri yayınlayan bir platform olmuştu, hepsi bu. Yani basit bir gazetecilik aslında Assange’ın yaptığı.
Assange’ın yaptığında suç olabilecek hiç bir şey yok. Özgürlüğünün elinden alınması ABD ve müttefiklerinin bilinçli bir saldırısı. Bu nedenle devletlerin sırları olması gerektiğini, sırların suç içerseler dahi asla yayınlanmaması gerektiğini anlatanlara karşı Assange için özgürlük talep etmeliyiz. Gazetecilik suç değildir. Wikileaks’te yer alan binlerce insan hakkı ihlali ise suçtur ve esas bu suçları işleyenler yargılanmalıdır.
Özdeş Özbay
[1] Chris Hedges, “The Empire is Not Done with Julian Assange”,
https://scheerpost.com/2021/01/04/chris-hedges-the-empire-is-not-done-with-julian-assange/
[2] Jonathan Cook, “ABD, Guardian'ı Assange'ı hayat boyu hapsetmek için kullanıyor. Gazete niye bu kadar sessiz?”, https://acikradyo.com.tr/editorden/abd-guardiani-assangei-hayat-boyu-hapsetmek-icin-kullaniyor-gazete-niye-bu-kadar-sessiz
[3] A.g.e.