Trump sonrası bizi ne tür bir mücadele beklediğini, Amerika’da mücadele eden Marx21 aktivisti Virginia Rodino ile konuştuk.
Trump’ın kaybetmesi durumunda ne yapacağına ilişkin seçimler öncesinden gerilim yaşanmaya başlanmıştı. Nitekim, kaybettiği bazı eyaletlerde “oy sayımının durdurulmasını” istedi. Trump, kaybederse ne yapar? Trump’ı destekleyen ırkçı, faşist odaklar sokaklara dökülür mü?
Trump kazanamazsa ne yapacağını kestirmek zor. Bütün eyaletlerde birbirine çok yakın oy almış oldukları için Trump’ın kaybettiği eyaletleri mahkemeye götüreceği kesin gibi duruyor. Daha şimdiden mahkemelerin bazı eyaletlerde oyların sayılmasını durdurmasını talep etmiş durumda. Trump’ı destekleyen neo nazi grupların buna nasıl bir tepki vereceği konusunda emin değiliz. Biz Marks 21 olarak beyaz milliyetçi hareketi, Trump kazansa da, kaybetse de ciddi bir sorun olarak görüyoruz. Trump’ın kaybetmesi faşistleri öfkelendirecek, kazanması ise bu harekete cesaret verecek. Yani kim kazanırsa kazansız biz tepki göstermeye hazırlanıyoruz. Marks 21’in New York’taki üyeleri şimdiden neo faşist harekete karşı bir yürüyüş organize etti.
Asıl önemlisi Trump’ın kaybetmesine yol açan hareketin bundan sonra ne yapacağı galiba
Önemli olan şu: Seçimlerden sonra hareket ne yapacak? Çok canlı bir hareket olan savaş karşıtı hareket, Obama’nın seçilmesinin ardından geriledi ve güçten düştü. Bugünkü hareketlerin seçim sonrasında ne yapacakları sorusunun cevabı önemli. Şuna inançları varsa, bu inançtan kopmaları gerek: Beyaz sarayda büyük şirketleri temsil eden bir Demokrat Parti’nin bulunması sistemsel ırkçılığı, cinsiyetçiliği ortadan kaldıracak mı? İklim felaketini durduracak mı? Özel sağlık sistemini kamusal sağlık hizmetlerine dönüşecek mi? Ve Amerika’nın berbat dış politikasını değiştirecek mi? Umutlu olmamız için neden siyahların hayatı için verilen mücadele. Bu hareketin “adalet sağlanana kadar geri çekilmeyeceği” doğrultusunda beyanlarda bulunmuş olması. “ İktidarda kim olursa olsun geri çekilmeyeceğiz” diyor hareket. Siyahların Hayatı Önemlidir hareketi Obama döneminde ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla bu hareketlerin Demokrat partiden ona umut bağlamaktan, hayal görmekten kopacaklarını görmek için nedenlerimiz var.
Trump ile Biden arasında çok fazla bir oy farkı yok. Trump’ın hala bu kadar popüler olmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Bence bu soru başlı başına başka bir tartışma konusu. Ama demokrat partinin zaaflarına bakmamız gerekir. Bir de ABD’de işçi sınıfını temsil eden bir partinin olmayışı unsuru var. ABD’de sadece kapitalist sınıfının çıkarlarını temsil eden iki parti var. Başkan Adayı Joe Biden ile başkan yardımcısı adayı Camala Harris’in ne söylediklerini, neyi temsil ettiklerini anlamaya çalışmak zor. Salgınla baş etmek konusunda herhangi bir planları yok. İhtiyacı olan her Amerikan vatandaşına sağlık hizmeti sunmak için herhangi bir planları yok. İklim krizi için herhangi bir planları yok. Göçmenlerin yaşadığı sorunlara bakarsak, Demokrat partinin tek söylediği şu oldu: “Göçmen aileleri bölmeyeceğiz”. Şu anda Trump’ın kazandığı Florida eyaletine bakabiliriz. Orada seçmenler 15 dolarlık asgari ücret için oy kullandılar ama aynı zamanda Trump’a oy verdiler. Yani kısacası Demokrat Parti’nin kimlik krizi var. Partinin şöyle bir maskesi var: “Biz sıradan insanları ve işçileri temsil ediyoruz.” Ama maskenin arkasındaki bu parti egemen sınıfın milyarderlerini temsil ediyor. Demokrat Parti Amerikan halkının bu ikilemin farkında olmadığını zannediyor. Bu parti kendi adayı olabilecek olan Barnie Sanders’in adaylığını iki kez sabote etti. Sanders aday olsaydı Trump’tan daha fazla oy alabilirdi. Kısacası Demokrat Parti’nin kuzu kıyafetli bir kurt olması Trump’ın da popülaritesinin yüksek olması sonucuna doğuruyor.
Özellikle 2008 krizinden sonra aşağıdan yükselen bir hareket var. Bu hareket Trump başkanlık koltuğuna oturduğu ilk günden beri mücadeleyi elden bırakmadı. Bu mücadelelerin üçüncü bir seçenek oluşturma potansiyeli var mı?
Marks 21 olarak herhangi bir adayı desteklemedik. Örgüt içinde açık bir şekilde ekososyalistleri olan Yeşil Parti’ye destek verdik. Amerika’yı uzun zamandır kontrol eden iki milyonerlerin partisi de insanların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmuyor. Bu seçimler Demokrat Parti’nin zaaflarını net bir şekilde ortaya çıkardı. Cumhuriyetçilerin kaybetmesi beklenen bir çok yerde, Demokratların kazanamamış olması, Biden’ın hiçbir şey söylememişi olması; Demokrat partiyle ilgili görüşlerimizi doğrulayan şeyler. Ancak seçim politikaları ve oy kullanma kitleselliği sınıf mücadelesi yoluyla işçi sınıfının mücadele yoluyla öğrenmesi sonucunda değişebilir. Amerika’da sosyalizm çağrılarının, sosyalizm hakkında olumlu söylemlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Hem Wall Street’i işgal et hareketi, iklim değişikliğine karşı hareket hem de 2016’da Bernie Sanders’ın kampanyaları: işçi sınıfının mücadelesinin ve anti -kapitalist argümanların şekil bulmasının ifadeleri bunlar. Seçim yaklaştıkça muazzam bir hareketlenme gözlemledik. Emek örgütlerinden genel grevler çağrıları geldi. Trump seçimi kaybetmesi durumunda çekilmezse sokak gösterileri yapılması çağrıları yapıldı.
Seçimlerde demokratik sosyalistlerin desteklediği 26 aday da seçildi. Bu durum sosyalistlerin önüne nasıl bir perspektif sunuyor.
Marks 21’in perspektifi hareketi inşa etmeye odaklanmak. Bu odağın önemli bir nedeni bu seçimlerin ciddi bir değişime yol açmayacağı. Örneğin Bernie Sanders’ın kampanyasının siyah ve Müslüman dört kadınının tekrar seçilmiş olması. Amerikan halkının değişim istediğini gösteriyor. Siyah hayatlar için verilen mücadelenin çok etkili olması, Amerikalıların, Trump ve Cumhuriyetçilerin ırkçı politikalarına katılmadıklarını gösteriyor. Bu hareketlerin enerjisini şimdi ihtiyaçlarımızı temsil etmeyen politikacılara yönlendirmememiz gerek. Şu anda önemli olan Biden ve Harris kazanırsa, buna memnun olup, çekilmemek. Gözümüz açık olmalı ve önem verdiğimiz konularda mücadeleye devam etmeliyiz. Çünkü bu sorunlara Biden’ın ve Demokratların vereceği bir cevap yok . Bu çerçevede birleşik cepheler inşa edebilmek çok önemli. Amerika’da bir sol var. Sosyalist bir sol bile var. Ama bizim hedefimiz bütün bu parçaları bir araya getirebilmek ve devrimci bir sol inşa etmek. Bu hedefle tartışmak. Devrimci sol, gerçek bir değişim istiyorsak kapitalizmi yok etmek gerekir anlayışını savunuyor olmalı.
(Sosyalist İşçi)