“Sorun ekonomi, salak!” sloganını ilk kullanan Bill Clinton’ın danışmanlarından biriydi. Ama bu, aynı zamanda Donald Trump’ın yeniden seçilmek için ümit bağladığı reçeteydi.
‘Trumponomi’nin (Trump’ın uyguladığı ekonomik politikalar) iki sacayağı vardı. Birincisi, büyük şirketlerden alınan vergi oranlarını düşürmek ve bunun yatırımları yükselteceğini ummak. İkincisi, aslen Çin’e, ama bir oranda da Avrupa Birliği’ne karşı bir ticaret savaşı yürütmek. Bunun amacı, Amerika’nın dış ticaret açığını azaltmak ve Amerikan şirketlerinin Çin’deki yatırımlarını Amerika’ya geri çekmek ve ülkenin orta batısındaki eski sanayi bölgelerini yeniden canlandırmaktı.
Ancak, Trump şirket kârlarından alınan vergileri neredeyse yarıya indirmiş olmasına rağmen yatırımlarda hatırı sayılır bir artış gerçekleşmedi. Şirketler ellerinde kalan parayla aslen kendi hisse senetlerini satın alıp hisse fiyatlarının yükselmesini sağlamayı tercih ettiler.
Çin’e karşı yürütülen ticaret savaşı ise bütçe açığında ciddi bir azalma sağlamadı ve Amerika’ya geri dönen dış yatırımların miktarı küçük oldu.
Öte yandan, işsizlik geçen yıl 1969’dan bu yana en düşük düzeyine indi ve borsa ciddi oranda yükseldi.
Ama bunun hemen arkasından pandemi ve geçtiğimiz 100 yılın en kötü resesyonu yaşandı. Nisan ayında işsizlik oranı 10 puan arttı.
Marksist blog yazarı Michael Roberts’ın yazdığı gibi “Trump’ın ekonomik politikaları gerçekte Keynesçilik ile neoliberalizmin bir bileşimi.” Cumhuriyetçi parti başlangıçta ekonomik çöküşle baş edebilmek için ailelere doğrudan ödeme yapılmasını desteklerken, sonuçta 2020’de neoliberalizm galip çıktı. Demokratların istihdamı ve gelirleri canlı tutabilmek için hükümetin harcama yapmaya devam etmesi talebini Trump ve Cumhuriyetçiler püskürttü. Bunun yerine Trump, ekonomiyi tekrar canlandırmak için salgına karşı başlangıçta uygulanan kapanma politikasını hızla kaldırmayı tercih etti. Bu fena halde geri tepmiş durumda. Geçtiğimiz Cuma günü Amerika’da yeni vaka sayısı 83 bini geçti.
Amerika’da Cumhuriyetçilerin, İngiltere’de Muhafazakar Parti’nin iddialarının aksine ekonomiyi canlı tutmakla salgına karşı mücadele etmek birbirlerinin alternatifi değil. İnsanların hayatını korumak için sıkı önlemler alan hükümetlerin bulunduğu ülkelerde ekonomik küçülme daha az oldu. Amerika’da ise 2020’nin son çeyreğinde ekonominin ya yerinde sayacağı ya da küçüleceği tahmin ediliyor.
Trump’ın rakibi Joe Biden Covid-19’u ciddiye almayı öne çıkartıyor. Ama o da hükümetin harcama musluklarını açmayı öneriyor. Önümüzdeki 10 yıllık süre içinde 5,6 trilyon sterlin yeni hükümet harcama programları gerçekleştirmeyi vadediyor. Alexandria Ocasio-Cortez gibi solcu Demokratların savunduğu Yeşil Yeni Politika’yı reddediyor olmakla birlikte Biden iklim değişikliğiyle mücadele etmek için 1,5 trilyon sterlin harcayacağını söylüyor.
İngiliz patronlarının gazetesi Financial Times, “Biden’ın ekonomik politikaları kapitalizme desteğin sürmesini sağlayabilir” başlıklı bir başyazısında, Biden’ın hem Clinton’ın hem Barack Obama’nın solunda olduğunu iddia etti. Ama buna her zaman yaptığı gibi itiraz etmedi, Biden’ın iyi bir şey yaptığını savundu. “Tümüyle kontrolsüz bir kapitalizmin seçmenin desteğini kazanması artık mümkün değil,” diyordu başyazı, “2008 ekonomik krizinden bu yana özellikle gençlik arasında eşitsizliğe karşı duyulan öfke zaman zaman sistemin bütünüyle değişmesi taleplerine doğru evrildi. Eğer uygulanırsa Biden’ın ekonomik politikaları iş dünyası ve yüksek gelirliler için hayatı biraz zorlaştırabilir. Ama aynı zamanda ileride daha büyük patlamaların gerçekleşmesini de engelleyebilir.”
Bu ifadeler ana akım neoliberal düzen temsilcilerinin ne kadar büyük bir korku içinde olduklarının ilginç bir göstergesi. Bu temsilciler Trump’ın 2007-9 küresel finans krizinin yarattığı öfke sayesinde iktidara geldiğini anlıyor ve ılımlı sosyal demokrat politikaların kitlelerin öfkesini yumuşatacağını umuyor.
Bu umutlar iki nedenle boş. Birincisi, Roberts’ın gösterdiği gibi, hem Amerikan hem diğer gelişmiş ekonomiler hâlâ düşük kâr oranlarıyla baş edememiş durumda. Yatırımların yerinde sayıyor olmasının nedeni de bu. Hükümet harcamalarını artırmak ise bu duruma ancak kısa süreli bir çözüm sunuyor. İkincisi, Amerika’da halkın öfke ve hoşnutsuzluğu düzen temsilcilerinin zannettiğinden çok daha derin ve çok daha yaygın. Trump kapağı kaldırdı. Seçimi kaybetse bile kapağı yerine koymak kolay olmayacak.
Alex Callinicos
Çeviri: Roni Margulies