Nijerya’da mücadele eden Sosyalist İşçi Birliği’nin genel sekteri Lai Brown, sorularımızı yanıtladı.
Koronavirüs salgını Batılı gelişmiş kapitalist ülkeleri sarsarken sağlık sistemleri zayıf ve yoksul Afrika ülkelerinde yaşayanların büyük risk altında olduğu çeşitli uluslararası kurumlar tarafından vurgulanıyor. Afrikalı işçiler ve yoksullar nasıl bir durumla karşı karşıya?
Otuz yıldan fazla süredir neoliberal kapitalizmle Afrika kıtası semer vurulmuş bir yük havyanı gibi kullanılıyor. Bu durum 1980'lerdeki 'Yapısal Uyum Programlarıyla başladı. Diğer konuların yanı sıra, sorunlar arasında fon yetersizliği, kadro eksikliği ile düşük kaliteli ve yetersiz sağlık tesisleri sayılabilir. Örneğin Şubat ayına kadar bütün Afrika'da SARS-CoV-2 testinin yapılabildiği sadece iki test merkezi vardı; biri Senegal'de diğeri ise Güney Afrika'daydı. Eğer hastalığın Afrika'da yayılmasını durdurmak için çalışan insanlara öncelik veren pratik eylemler gerçekleştirilmezse sağlık sistemi çökecek. Bu durumdan en kötü etkilenenler de çalışanlar olacak. Afrika'nın dört bir tarafındaki hükümetler şu an için bunu yapmakta fena halde başarısızlar.
Afrika hükümetlerinin ulusal bütçelerinin en az yüzde 15'ini sağlığa ayıracaklarını taahhüt ettikleri 2001 yılındaki Abuja Bildirgesine aykırı olarak, 1999 yılından bugüne farklı Nijerya hükümetleri bütçeden sağlığa %6'dan daha fazla pay ayırmadı. 2020 bütçesinde devlet başkanı Muhammadu Buhari'nin hükümeti, 200 milyonluk bir nüfusun sağlığı için bütçeden yetersiz bir kaynak ayırdı: 427,3 milyar Nijerya Nairası. Bu rakam 1,2 milyar dolara denk geliyor. Bu tutara sağlık işçilerinin maaşları, inşa edilecek yeni hastanelerin maliyeti, sağlık araştırmaları vb de dahil. Buna karşın 1000'den az seçilmiş görevlinin bulunduğu Ulusal Meclis için ayrılan bütçe ise 125 milyar Nijerya Nairası, yani 350 milyon dolar. Sahada çalışan sağlık çalışanları kişisel koruyucu donanım eksikliği yaşıyor ve işçiler bunu protesto ediyor. Örneğin 1 Nisan'da, Enugu eyaletindeki hemşireler Devlet Öğretim Hastanesi'nde kişisel koruyucu ekipmanların eksikliğini protesto etti.
Bugün için Afrika'da bildirilen toplam vaka sayısı New York'tan daha az, örneğin Nijerya'da toplam 627 bildirilmiş vaka var. Ancak Nijeryanın sosyal gerçekliğini ve Nijeryalı patronların özellikle bu pandeminin başlangıcındaki duyarsızlıklarını göz önüne alırsak, hastalığı kapan insanların sayısının bu bildirilen vaka sayısının birkaç misli olduğuna inanmak için nedenler olduğunu söyleyebiliriz. Kitlesel olarak test yapılmıyor, şu ana kadar yaklaşık 6000 kişiye test yapıldı. Federal hükümet geçen hafta günlük 1500 test kapasitesine ulaşmak için bir plan yapıldığını açıkladı. Şu anki durumda bildirilen 627 vaka içerisinde patronlar ve hükümet yetkilileri de var. Eğer test kapasitesi arttırılırsa vaka sayısının da geometrik olarak artması bekleniyor. Özellikle de yoksul ve çalışan nüfus içinde. Kitlesel test yapmak bu hastalıkla savaşmakta kritik bir öneme sahip ama sağlık sisteminin hazırlıksızlığı ve Nijerya ile diğer Afrika ülkelerinin yetersiz test kapasitesi, kapitalizmin yapısal başarısızlığının bir sonucu.
Nijerya hakkında duyduğumuz son haber "Nijerya'da koronavirüs önlemlerinin uygulanmasından sorumlu güvenlik güçleri '18 kişiyi öldürdü'. Bu rakam, ülkede koronavirüsten ölenlerin sayısından fazla" haberiydi. Orada neler oluyor? Nijerya'yı yönetenlerin salgınla mücadele politikasını değerlendirir misiniz?
Özetle, Nijeryalı kapitalistlerin ve onların devletinin pandemik karşısındaki tepkisi gerici ve etkisiz. İndeks vakanın (Bir toplulukta bir hastalığın topluma yayılmasına yol açan ilk vaka-çn) sonrasında bir hafta içerisinde vakaların artışının ardından devlet başkanı 30 Mart'ta Nijerya'daki merkezi olan Lagos eyaleti ile Abuja ve Ogun eyaletlerinde 14 günlük sokağa çıkma yasağı ilan etti. Pek çok eyalet valisi de bu örneği izledi. Sokağa çıkma yasağı olan eyaletlerde, hareketlerin kısıtlanması söz konusu. Hem resmi hem de gayriresmi ekonomik sektörlerdeki çalışanların büyük kısmı işe gidemiyor. Nijerya'daki işgücünün yüzde 80'i kazandığıyla ancak gündelik olarak karnını doyurabiliyor. Çalışanların, özellikle de kayıtdışı işlerde çalışanların çoğu için sokağa çıkma yasağı, geçim kaynaklarından koparılmaları demek. Federal hükümetten yerel konseylere, Nijerya egemen güçlerinin özellikle sokağa çıkma yasağı olan bölgelerdeki halk için uygun müdahale fonları ve teşvikler sağlamaktaki başarısızlığı, sokağa çıkma yasağı politikaları etkisiz kılıyor. Nijerya hükümeti ve seçilmiş görevliler, çalışanların ailelerine yatıştırıcı olarak kırıntılar verenler olarak görülüyor. Örneğin Ogun eyaletinde yaklaşık 20 kişinin yaşadığı her eve 5 kilogram pirinç ve fasulye gönderdiler.
Aslında Ogun Eyalet Hükümetini ifşa eden genç bir kadının validen ve eyaletin iktidar partisinden özür dilemesi için tehdit edilmesi üzerine bir eylem yapıldı. Aynı zamanda insanların patronların verdiği kırıntılara olan öfkesini ve hoşnutsuzluğunu çeşitli şekillerde gösterdiği görüntüler de mevcut. Sonuç olarak Nijerya'da koronavirüsün yayılmasıyla "açlık virüsü" de yayılıyor. Açlık vakalarının sayısının bildirilen Kovid-19 vakalarının sayısından çok daha fazla olduğu bir gerçek. Nijeryalı patronların başarısızlığı çoğu zaman insanları Kovid-19 kapma korkusu yaşarken, yiyecek, ilaç ve su gibi gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için sokağa çıkmak zorunda bırakıyor. Aynı zamanda çete şiddetinde ve lumpen proleteryanın soygunlarında da artış var. Bu da özellikle Lagos eyaletindeki mahallelerin gaspçılara direnmek için farklı yerlerde kanundışı öz savunma grupları kurmasına neden oluyor. Aynı şekilde cinsiyet temelli şiddette de artış var çünkü pek çok kadın saldırganlarla aynı çatı altında kalmak zorunda. Sağlık krizinden önce Nijerya'daki her üç kadından biri ev işi şiddete uğramıştı, sokağa çıkma yasağı ile birlikte bu sayı da artışa geçti. Erkeklerin kadınlara cinsel baskı uyguladığı pek çok görüntü Nijerya medyasında görülüyor.
Sokağa çıkma yasağı olan eyaletlerde polis ve asker gibi devlet görevlileri düzeni sağlamak için görevlendirildi. Düzeni sağlamaya çalışan devlet görevlileri halka karşı şiddet uyguladı ve bu durum onların savunduklarını iddia ettikleri yasaların altını oyuyor. Kovid-19 sonucunda gerçekleşen ölümlerin sayısı sadece 17 iken polis geçtiğimiz iki hafta içerisinde 21 kişiyi öldürdü. Patronların devletinin, yayılmasını engellemeye çalıştıklarını iddia ettikleri hastalıktan daha fazla kişiyi öldürmüş olması ironik bir durum. Ancak Nijerya patronlarının devletinin bir yargısız infaz tarihi olduğunu belirtmek önemli, biz buna daha önce yaptığımız bir açıklamada yer verdik. Sosyal adalet talep ettiği için devlet tarafından öldürülen Nijeryalıların sayısı neredeyse aynı devlet tarafından bir grup terörist olarak görülen Boko Haram'ın öldürdükleri kadar.
Salgınla birlikte küresel kapitalizm adeta durdu. Milyonlarca kişi, işini kaybetti. Nijerya'da durum nedir? İşçiler ve yoksullar nasıl taleplerde bulunuyor?
Sokağa çıkma yasağının olduğu eyaletlerdeki işçilerin %90'ı son üç haftadır çalışmıyor. İşe gidenler yalnızca "asli" işlerde çalışan olarak nitelendirilenler; sağlık çalışanları, gazeteciler ve gıda perakendecileri. Ancak acı gerçek şu ki "asli işlerde" çalışan işçilerin pek çoğu sokağa çıkma yasağında yine de zorluklar yaşıyor. Çünkü onların çoğunlukla geçinmeye yetecek kadar olmayan maaşları aynı kalırken, ulaşım ücretlerine zam gelmiş durumda ve gıda fiyatları artıyor. Aynı şekilde diğer patronlar gibi bu işçilerin patronları da o işçileri umursamıyor. Honeywell Makarna fabrikasından bir işçiyle konuşma şansım oldu ve o bana patronların kendilerine gerekli kişisel koruyucu donanım sağlamadığını ve onların güvenliklerini ve ihtiyaçlarını umursamadığını anlattı.
Nijerya 2007/2008'de başlayan ekonomik krizden en kötü etkilenen ülkelerden biriydi ve o dönemden bugüne işsizlik oranı yükselmeye devam ediyor. Pandemi ile ekonomik faaliyetlerin küresel olarak durdurulması Nijerya ekonomisini de etkiliyor. Nijerya toplam gelirinin yüzde 70'ini ham petrol satışından elde ediyor ve 2020 bütçesinde ham petrolün varil fiyatının 65 dolar olacağı tahmin edilmişti. Oysa ham petrolün varil fiyatı 25 doların altına indi. Nijerya ekonomisinin Kovid-19 sonrası dönemde durgunluğa gireceği tahmin ediliyor ve bu durgunluk, işçilerin etkisini hala hissettikleri 2016 durgunluğundan daha kötü olacak. Otomotiv endüstrisindeki bazı işçiler yönetimin kendilerine iki seçenek sunduğundan bahsettiler; işçi çıkarma veya yarım maaş alma.
Sendikal hareketin tepkisi genel olarak zayıf ama bazı sol örgütler radikal talepler öne sürdü. Sosyalist İşçiler ve Gençlik Birliği'nin Çalışma Bakanlığı kanalıyla hükümete ilettiği talepler arasında ister resmi isterse kayıtdışı sektörlerde çalışsın hiçbir işçinin işten atılmamasının sağlanması yer alıyor. Benzer şekilde 60 sol örgütle bazı sendikaların desteklediği C19 Güney Afrika Halk Koalisyonu'nun eylem planından ilham alan bir "eylem planı" da var.
Nijerya'daki yoldaşlarımız dönemi nasıl değerlendiriyor? Kapitalizm karşısında sosyalizm bir alternatif olabilecek mi?
Yoldaşlar bu dönemin çalışan insanların kötü etkilendiği bir kriz dönemi olduğunu biliyor. Ancak bu dönem aynı zamanda sosyal değişim mücadelesi için muazzam bir potansiyele sahip. Şimdiden ülkede çalışanların pek çok eylemi oldu ve bunlar bize argümanlarımızı işçi sınıfına sunmak ve aşağıdan sistem değişikliği için #ŞimdiDevrim bayrağını yükseltmek için fırsatlar sunuyor. Ancak bunu yapmanın en önemli parçasını, işçi sınıfından insanların gündelik mücadelesinin içinde derin kökler salmak oluşturuyor.
Türkiye'de mücadele yoldaşlarınıza mesajınızı almak isteriz.
Türkiye'de ve dünyanın her köşesinde radikal değişim için mücadele eden yoldaşlara kızıl selamlar. Aşağıdan sosyal değişim mücadelesindeki kararlılığınızı ve azminizi selamlıyoruz. Kapitalizm son nefesini vermenin eşiğinde olabilir ama patronların statükoyu korumak için savaşacakları da bir gerçek. Bu durum özellikle özellikle dünyanın dört bir tarafındaki patronların Kovid-19 krizine gösterdikleri tepkilerde açıkça görülüyor, onlar kârı insan ihtiyaçlarının önüne koyuyorlar. Ancak kapitalizmin başarısızlığının yarattığı krizin yükünü işçi sınıfının sırtına yüklemeye çalışan patronların tepkileri daha fazla kriz yaratıyor. Bu da, bu baskıcı sistemin küllerinden yeni bir dünya inşa etmek için mücadele etmemiz için bize daha fazla fırsat sunuyor. Çalışmalı, örgütlenmeli ve savaşmalıyız!
İşçiler ve gençlik! Birleşin ve savaşın!
(Çeviri: Onur Devrim)