Suriyeli sosyalist Joseph Daher ile röportaj: “Bir politika olarak adaletsizlik”

03.10.2019 - 16:12
Haberi paylaş

Suriye Devrimi’ni destekleyen sosyalist muhaliflerden Joseph Daher, Esad’ın ülkedeki yeniden yapılandırma politikası üzerine görüşlerini açıkladı.

En son makalenizdeki ana tartışma nedir?

Joseph Daher: Benim temel savım, Esad rejiminin yeniden yapılanma çerçevesinin ve politikalarının, rejimin politik, ekonomik ve güvenlik hedeflerini yerine getirerek kendi gücünü pekiştirmek için tasarlandığı. Yeniden yapılanma ve ekonomik strateji, ülkedeki tüm iktidarın, özellikle Suriyelilerin büyük çoğunluğunun çıkarları hilafına, ahbap-çavuş kapitalistlerin ekonomi ve kamu varlıkları üzerindeki kontrolünü güçlendirerek, rejime ve onun müşteri ağlarına doğru akmasını garanti altına almak istiyor. Bu, özellikle mültecileri ve ülke içinde yerlerinden olmuş kişileri bulduğumuz daha yoksul sosyoekonomik gruplar için geçerlidir.

Yeniden yapılanma projelerinin özelleştirilmesi ve liberalizasyonu devam edecek ve bu rejimin yırtıcı faaliyetlerini daha da yoğunlaştıracak. Aynı zamanda, rejim, Suriye’nin yoksulluğunun yanı sıra toplumdaki eşitsizlik ve adaletsizlikleri derinleştiren ekonomik ve tasarruf politikaları izleyecektir.

Rejimin yeniden yapılanma politikaları neden sosyal eşitsizlikleri sertleştirdi ve bunun olası sonuçları nelerdir?

Hükümet ve özel sektör tarafından oluşturulan imar planları, Suriye toplumunda varlıklılar için konut sağlamaya odaklanmış durumda. Bu, ülke içinde yerlerinden olmuş kişilerin ve mültecilerin, en azından iyi koşullarda yıkıma maruz kalan bölgelere geri dönüşünü kolaylaştırmamak ya da desteklememekdir. Özellikle Lübnan ve Türkiye gibi komşu ülkelerdeki mültecilerin, güvenlik garantisi olmadan, artan politik baskı ve Suriye'ye dönmek için baskıcı kararlarla karşı karşıya kalmaları nedeniyle tehlikelidir. Bu ülkeler, topraklarında yaşayan Suriyelilerin çoğunu mülteci olarak tanımıyor. Suriye makamları şimdi ye dek az sayıda geri döneni kabul etti. Birçoğu içinse Suriye devleti, geri dönüşleri için idari engeller oluşturmanın yanında, güvenlikleri için hâlâ bir tehdit oluşturuyor.

Rejimin güvenlik kurumlarının aldığı çeşitli tedbirler nedeniyle sivillerin belirli alanlara geri dönüşü de engellendi. Yerinden edilmişlerin geleceği bölgelerin çoğu tahrip edilmiş olduğu için de engellendi ve temel hizmetleri yeniden sağlama konusunda bile hiçbir yeniden yapılanma veya rehabilitasyon yapılmadı. Bunun olası sonuçları, protestolara yol açabilecek daha fazla yoksulluk, eşitsizlik ve adaletsizliktir. Rejimin baskıcı eylemleri ve silahlı isyancı gruplarla yaptığı sözde “yerel anlaşmalar”ı ihlalleri nedeniyle muhalefet örnekleri ortaya çıktı. İnsanlar ayrıca herhangi bir ekonomik iyileşme ve hizmet sunumunun olmamasına karşı da tepki gösterdiler. Bu, örneğin Der‘a'da görüldü.

Makalenizde, rejim yanlısı çevrelerde bile Suriye’nin ekonomik durumundan hoşnutsuzlukların yayıldığını yazıyorsunuz. Bu liderliği nerede görüyorsunuz?

Rejim, muhtemelen, geçmişte olduğu gibi, yolsuzluğa karşı küçük veya sembolik önlemler, vaatler ve sözde kampanyalar yoluyla gerginlikleri yatıştırmaya çalışarak, Suriye'nin yeniden doğuş ve gelişmesini ekonomik olarak engelleyen yabancı ve bazı yerel güçleri suçlayarak, bu sesleri susturmaya çalışacaktır. Bununla birlikte, ülkedeki derin sosyoekonomik kriz, çoğunlukla rejim yanlısı milislerin neden olduğu güvensizliğin artmasıyla birlikte, bu tür önlemlerin yeterli olmayacağını gösterecektir. Bu nedenle rejim kuvvetleri, baskıcı önlemlere giderek daha fazla başvuracak ve son yıllarda bazı devlet politikalarındaki sıkıntılarını ifade etmeleri için biraz daha fazla alana izin verilen “sadık” olarak kabul edilen çevrelerden bile tüm eleştirileri yasaklayacak. Benzer şekilde, Rusya ve İran'ın toplumun tüm sektörleri üzerindeki artan etkisi, Suriye’nin egemenliğinin baltalanmasına neden olmuştur. Bu durum Esad'ı destekleyenleri, rejimi eleştirmeye kışkırttı.

Bununla birlikte, toplumun bu sektörlerini bastırmak, haklı göstermesi daha zor olacak ve rejim için yeni bir istikrarsızlıkla güvensizlik yaratacaktır. Bu durum aynı zamanda rejim yanlısı kabul edilen toplululukların tek bir homojen blok olarak görülmemesi gerektiğini de göstermekte. Bu topluluklardaki karakteristik sosyoekonomik farklılıklar tarafından belirlenen çıkarlar, yönetici elitlerin çıkarlarıyla aynı değildir. Rejimin dayanıklılığı, çelişkilerine veya muhalefet biçimlerine son verdiği anlamına. Baskı ile ayakta kalmasına rağmen rejim, ayaklanmaya neden olan sebeplerin yaratacağızorlukla karşı karşıya kalacak. Bunlar arasında demokrasinin yokluğu, derin sosyoekonomik adaletsizlik ve eşitsizlikler var.

Bu, rejimin düşmanları için fırsatlara çevrilebilir mi?

Bu şartlar, özellikle sekiz yıldan fazla yıkıcı ve katil bir savaştan ve halkın genel yorgunluğundan sonra, doğrudan siyasi fırsatlara dönüştürülmez. Çoğu Suriyeli, otoriter Esad yönetiminde bile olsa, istikrarın sağlanmasını istiyor. Sürdürülebilir hiçbir organize muhalefet görülmedi. Sürgün ve silahlı muhalif grupların muhalefetinin başarısızlıkları, ayaklanma hissine sempati duyan birçok insanı hüsrana uğrattı ve acı verdi. Daha fakir sınıflara ve sosyal aktörlere hitap edecek yapılandırılmış, bağımsız, demokratik ve kapsayıcı bir Suriye siyasi muhalefetinin yokluğu, nüfusun çeşitli kesimlerinin ulusal ölçekte birleşmesini ve rejimi sorgulamasını zorlaştırdı.

Suriye'deki yeniden yapılanma maliyetlerinin olağanüstü yüksek olmasını göz önüne olarak, rejimin ülkeyi yeniden inşa etmesine dönük nasıl bir beklentiniz var?

Şimdilik ve kısa vadede büyük çapta herhangi bir yeniden yapılanma veya ekonomik gelişme görmüyorum. Bu, özellikle yeniden yapılanmaya ve gelişmeye ihtiyacı olanlarla ilgili bir hakikat. Yalnızca bir büyük emlak projesi ilerliyor; Şam'ın Mazzeh bölgesindeki Marota City. Projedeki tüm yatırımlar devletten ve çoğunlukla rejime bağlı özel yatırımcılardan geliyor. Ulusal finansman eksikliği, ister özel ister kamusal, yabancı fonlama ölçeğinin belirsizliği ve Suriye'deki uluslararası yaptırımlar, ülke için ciddi bir sorun teşkil ederken önemli ekonomik aktörlerin yeniden yapılanmaya katılmasını önlüyor. Bu, sağlık ve eğitim hizmetlerinin tahribatı, Suriyelilerin büyük ölçüde yerinden edilmesi, insan sermayesinde meydana gelen büyük kayıplar ve yabancı finansal rezervlerin görünür yokluğu üzerine geliyor. Bu nedenle rejimin ülkeyi yeniden inşa etme kapasitesi birçok meseleyle bağlantılı. Şam daha çok, rejimin bölgesel ve uluslararası olarak yeniden yasallaştırılması durumunda, yabancı aktörlerin ve uluslararası kuruluşların yeniden yapılanmaya katılmalarına izin verecek olasılıklara bağlı olacaktır. Ek olarak ve yeniden yapılanma çerçevesinde, Suriye toplumunun yeniden gelişmesine izin vermek için yeni bir politik ve ekonomik yönelime ihtiyaç vardır.

(Carnegie Ortadoğu Merkezi’nin Joseph Daher ile yaptığı röportajı Türkçe’ye Ali Rıza Seven çevirdi)

Bültene kayıt ol