Birçok Afrika ülkesinden gelen 4700 göçmen Libya'da gözaltında tutuluyor. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Ruanda, zor koşullarda ayakta kalmaya çalışan göçmenlere yardım etmek istiyor.
Independent Türkçe'de yayınlanan Vincent Wood imzalı haber:
Ruandalı yetkililer, Libya’daki gözaltı merkezlerinde zor koşullarda tutulan mültecilerin tahliyesine yardım etmeyi önerdi.
Afrika’nın merkezinin doğusunda bulunan, Birleşik Krallık’tan 9 kat daha küçük ülke Birleşmiş Milletler’e (BM) göre dünyanın en az gelişmiş ülkelerinden biri.
Fakat Afrika Birliği’nin ve BM’nin mülteci kurumunun desteğiyle Ruanda’nın, Libya’da tutulan ve pek çok Afrika ülkesinden gelen ilk 500 kişilik mülteci ve göçmen grubunun işlemleri için üs olarak kullanılmasına karar verildi. BM yetkilileri Libya’da halihazırda 4 bin 700 kişinin “zor koşullarda” gözaltında tutulduğunu belirtiyor.
Karar temmuzda Libya’daki gözaltı merkezine gerçekleştirilen ve 80 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısının ardından, ülkede tutulanlara uygulanan muamele konusunda kaygının arttığı esnada geldi.
Tahliye uçuşlarının gelecek haftalarda, aslen Afrika Boynuzu ülkelerinden gelen ve gönüllü olarak serbest bırakılan tutukluların çoğunluğunun kıtanın doğusuna gönderilerek başlaması bekleniyor.
Ruanda hükümetinin, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) ve Afrika Birliği’nin ortak açıklamasında sözcü, “Bazıları üçüncü dünya ülkelerine yerleşimden yararlanabilecekken, diğerlerinin daha önce kendilerine sığınma verilen ülkelere gönderilmesine ya da eğer güvenliyse kendi ülkelerine gönderilmelerine yardım edilecek” dedi.
Bazılarına yetkili makamlarca anlaşmaya tabii olarak Ruanda’da kalma izni verilebilir.
Muammer Kaddafi’nin 2011’de düşüşünden bu yana Libya, savaştan ve kıta genelindeki yoksulluktan kaçarken Avrupa’ya gitmek isteyen göçmen ve mülteciler için çıkış noktası işlevi görüyordu.
2014’ten bu yana iç savaşla boğuşan ülkede insan kaçakçıları yüzbinlerce kişiye Akdeniz boyunca tehlikeli bir yolculuk önererek kaostan faydalanıyor.
İzleme grubu Kayıp Göçmenler Projesi (Missing Migrants Project) savaşın başlamasından bu yana sadece orta Akdeniz güzergahında 15 binden fazla ölüm kaydetti.
Milyonlarca göçmenin denizi geçmeye teşebbüs ettiği 2015’te bu yolculuğa çıkan insanların sayısı doruk noktasına ulaşmıştı. AB gemileri durdurma politikasını uygulamaya koyduğundan bu yana, Libya sahil güvenliğine gemileri yakalaması ve suda bulunan göçmenleri geri göndermesi için para ödüyordu.
Fakat göçmenler bir kez döndüklerinde Libya’daki gözaltı merkezlerinde tutuluyor. Sınır Tanımayan Doktorlar’a göre kağıt üzerinde Trablus’un içişleri bakanlığının yetkisi altında olan fakat silahlı gruplar tarafından denetlenen bu göçmenler, fiziksel şiddete, tecavüze maruz kalıyor ve çalışmaya zorlanıyor.
Irish Times’ın haberleştirdiği sızan BM raporuna göre, bu tip bir merkezde gözaltında tutulanların yüzde 80’i aşırı kalabalık ve yetersiz koşullar nedeniyle verem hastalığından muzdaripken en az 22 kişi hayatını kaybetti.
Bahsi geçen ortak açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:
UNHCR 2017'den bu yana 4 bin 400’den fazla mülteci ve sığınmacıyı Libya’dan tahliye etti ve diğer ülkelere gönderdi. Tahliye edilenler arasında Nijerya’daki Acil Tahliye Mekanizması’yla gönderilen 2 bin 900 kişi ve Romanya’daki Acil Tahliye Merkezi’yle Avrupa ülkelerine gönderilen 425 kişi de yer alıyor. (...) Fakat yaklaşık 4 bin 700 kişinin şu an Libya’daki gözaltı merkezlerindeki zor koşullarda tutulduğu tahmin ediliyor. Bu kişilerin acilen güvenli bir yere taşınması ve korunma sağlanması, can kurtarma desteği ve kalıcı çözümler sunulması gerekiyor.