(Röportaj) Panos Garganas: “Yunanistan ve Türkiye'nin rekabetine karşı işçilerin dayanışması”

28.01.2019 - 08:58
Haberi paylaş

Sosyalist İşçi gazetesi, Yunanistan’da antikapitalistlerin örgütü Sosyalist İşçi Partisi’nden (SEK) Panos Garganas ile Yunanistan’daki siyasi krizi ve ırkçılığa karşı mücadelenin anlamını konuştu.

Garganas, 16 Mart'taki ırkçılığa karşı uluslararası eylem gününe hazırlıklarının yanı sıra, antikapitalist solun verdiği mücadeleleri anlattı.

Yunanistan’daki hükümet krizi ile ilgili son durum nedir? SYRIZA iktidarını sürdürebilecek mi?

Panos Garganas: SYRIZA dört yıldır küçük bir sağcı partinin (Bağımsız Yunanlar- ANEL) desteğiyle iktidarda. Ancak şimdi genel seçime yaklaşırken, her şey çok kutuplaşmış durumda. ANEL aşırı sağdan destek ararken, SYRIZA solcu destekçilerini geri kazanmaya çalışıyor. Bu sebeple koalisyon bozuldu ama SYRIZA hükümeti parlamentodaki bağımsızların oyları sayesinde iktidarda kaldı. Çipras, seçimlerin planlandığı gibi Ekim’de yapılacağını söylüyor ancak çoğu yorumcu seçimlerin Mayıs ayında, Avrupa Parlamentosu seçimleriyle aynı anda yapılacağını düşünüyor.

Prespa Anlaşması’ndan sonra büyük gösteriler yapıldı. Bunun Yunanistan işçi sınıfı için anlamı nedir?

Yunan kapitalizmi, Makedonya Cumhuriyeti’ne çok uzun zamandır koşullar dayatıyor. Bunu milliyetçi terimlerle, Makedonya isminin Büyük İskender’in yadigarı olarak Yunanistan’a ait olduğu şeklinde ifade ediyorlar. Yunan egemen sınıfı bu gerici baskıyı komşularımızdan imtiyazlar koparmak için kullanıyor. Örneğin Üsküp’te özelleştirilen pek çok şirket Yunan sermayesi tarafından devralındı. Şimdi Prespa Anlaşması’yla Makedonya Cumhuriyeti, NATO ve Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğe kabul karşılığında, ismini Kuzey Makedonya Cumhuriyeti olarak değiştirmeyi kabul etti. Makedonya Başbakanı Zoran Zaev bunun Yunanistan’ın Balkanlar’da “önde gelen bir güç” olduğunu gösterdiğini söylüyor. Yunan muhafazakar muhalefeti, yeni ismin hâlâ Makedonya sözcüğünü içermesi sebebiyle Prespa Anlaşması’nın “ihanet” olduğunu söylüyor! İşçi sınıfının buradan kazanacağı hiçbir şey yok. İşçiler, Yunan sermayesi bölgede “önde gelen bir güç” hâline geldiği takdirde hiçbir şey kazanamaz ve eğer Yunan kapitalizmi komşularımıza askeri güç aracılığıyla daha kötü koşullar dayatmayı denerse işçilerin kaybedecekleri çok şey var. O yüzden biz Yunanistan’daki devrimci sol olarak diyoruz ki: Bırakın Üsküp’teki işçiler kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullansınlar ve istedikleri ismi seçsinler. Bu yolla her iki ülkedeki işçiler patronlara, NATO ve AB gibi emperyalist örgütlere karşı birleşebilirler.

Irkçılık ve faşizm karşıtı hareket sayesinde başta Altın Şafak olmak üzere aşırı sağ zor zamanlar yaşadı. Sokaktaki sağcı gösterilere bakarak ırkçıların toparlanmakta olduğunu söylemek mümkün mü?

Prespa Anlaşması’na karşı yapılan milliyetçi eylemler faşistler için bir fırsat yarattı. Muhafazakar muhalefet partisi Yeni Demokrasi yanlış bir hesap yaptı. Eylemler işçi sınıfının geniş bir kesimi içinde etkili olmadı, Yunan Ortodoks Kilise aygıtı gibi daha geri unsurlar ile sınırlı kaldı. Bu, resmî muhafazakar muhalefet açısından bir yenilgi anlamına geliyor ama aşırı sağ için geniş bir dinleyici kitlesi oluşturuyor. Organize ettikleri cinayetler sebebiyle yargılanmakta olan Neonazi Altın Şafak’ın liderleri Atina’nın ana meydanında, parlamentonun yanı başında gövde gösterisi yapma fırsatı buldu. Ancak bu problemlerinin bittiği anlamına gelmiyor. Dava devam ediyor ve hapse girmek zorunda oldukları giderek daha açık hâle geliyor. Yerel ofislerinin çoğu kapatıldı ve ne zaman bir saldırı düzenlemeye kalksalar antifaşist bir seferberlikle karşılaşıyorlar. KEERFA (Irkçılığa ve Faşizm Tehdidine Karşı Birlik Hareketi), Neonazilerin yeniden toparlanmasına karşı her tür girişimi püskürtmek için 16 Mart’taki uluslarası eylem gününü örgütlüyor.

16 Mart dünya çapında ırkçılığa karşı gösteri günü olacak. Bu eyleme nasıl hazırlanıyorsunuz ve bunun Yunanistan’daki antikapitalist mücadele açısından anlamı nedir?

KEERFA, Atina, Pire, Selanik ve pek çok başka şehirdeki mahallelerde yerel gösteriler ile 16 Mart kampanyasını başlattı. Bu gösterilerin konuşmacıları arasında Altın Şafak’ın yargılanmasını sağlayan avukatlar da bulunuyordu. Pek çok kişi Neonazi katillerin davası hakkında birinci elden bilgi almak istiyordu. Ayrıca sendikalardan, göçmen topluluklarından, mülteci kamplarından, ırkçılık ve faşizme karşı başka ülkelerdeki birliklerden de konuşmacılar vardı. Trakya’daki KEERFA şubeleri 10 Şubat’ta Evros/Meriç ırmağı üzerinde, göçmenleri şiddet dolu sınırdışı etme pratiklerine karşı savunmak ve AB sınır devriyesi FRONTEX’in dağıtılması ile bir açık sınır politikası oluşturulmasını talep etmek üzere bir Yunanistan-Türkiye buluşmasına hazırlanıyorlar.

16 Mart’ta Yunanistan’da 8 şehirde gösteriler yapılacak, böylece o gün uluslararası hareketin bir parçası olacağız. Bu hareket her yerdeki işçi sınıfı ve sol açısından önemli ancak Yunanistan ve Türkiye için özellikle önemli çünkü bu hayati bölgede işçiler arasındaki dayanışmayı güçlendiriyor. Yunan ve Türkiye kapitalizmleri Balkanlar’da, Ege’de, Akdeniz’de etkilerini arttırmak için rekabet ediyor. Antikapitalist sol bu rekabete karşı çıkıyor, işçilerin kardeşliğini ve dayanışmasını savunuyor. Bu enternasyonalist hareket aracılığıyla kazanacak çok şeyimiz var.

(Röportaj: Can Irmak Özinanır)

Bültene kayıt ol