Nisan ayında Güney Karolina’daki bir cezaevindeki ayaklanmada 7 kişinin öldürülmesi, 22 kişinin de yaralanması üzerine ABD’deki mahkûm hakları savunucuları ülke çapında cezaevlerinde grev çağrısı yaptılar.
2018’in Nisan ayında ABD’nin Güney Karolina kentinde yer alan Lee Islahevi’nde mahkûmlar ayaklandı. Ayaklanma sonucunda 7 kişi öldürüldü ve 22 kişi de yaralandı. Bu, ABD’de son 25 yılda gerçekleşen en kanlı cezaevi şiddeti olayı olarak ele alınıyor. Mahkûm hakları için çalışmalar yürüten avukatlardan oluşan Cezaevi Avukatları Konuşuyor (Jailhouse Lawyers Speak) grubu Nisan ayında yaşananların “çete-bağlantılı” sunulmasına karşı, olayın hapishanelerdeki yükselmekte olan barbarca koşulların, umutsuzluk ve çaresizliğin ürünü olduğunu savunarak hapishanelerde grev çağrısı yaptı. 21 Ağustos’ta ABD cezaevlerinde grev yapılması bekleniyor.
Neoliberalizm ve barbarlık
Güney Karolina’da yaşanan olay, ABD’nin kâra dayalı cezaevi sisteminin bir sonucu. Özellikle eski ABD Başkanı Bill Clinton’un 1994’te yürürlüğe soktuğu Suç Kanunu’ndan bu yana bütçe bulunamadığı için cezaevlerindeki eğitim ve kültüre dönük programlar kapatılıyor.
Cezaevleri kâra dayalı olduğu için yiyecek, giyecek gibi temel ihtiyaçlar da doğru düzgün sağlanmıyor ve cezaevlerinde bir barbarlık sistemi yerleşiyor. Daha sert bir kontrol, yemekler arası uzun saatler, duş günleri arasında geçen uzun zamanlar mahkûmları umutsuz bir yaşama sürüklüyor.
Nisan’daki ayaklanmanın gerçekleştiği Lee Islahevi’ndeki mahkûmlarla yapılan bir röportaja göre mahkûmlar duş almak için bir hafta bekletiliyorlar, yemekler 16-18 saat arasındaki periyotlarla yeniyor ve çoğu zaman son kullanma tarihi geçmiş ürünler veriliyor. Hatta verilen yemekler arasında üzerinde “insan tüketimi için değildir” etiketi taşıyan ürünler olduğu bile söyleniyor.
Cezaevi grevi ne talep ediyor?
Cezaevlerinde gerçekleşecek grev, devam etmekte olan kesintiler ve cezaevlerinin özelleştirilmesine karşı gerçekleşiyor. Somut talepleri ise hem disiplin ve yargılama yöntemleri, hem de cezaevlerindeki koşullar ile ilgili. 21 Ağustos’tan 9 Eylül’e kadar iş durdurma, oturma eylemleri, boykotlar ve açlık grevleri ile protestolarını gerçekleştirecek mahkûmlar, cezaevi emeği için adil ücretler, ırkçı yasaların ve şartlı tahliyesiz ömür boyu hapis cezasının ortadan kaldırılmasını, tüm mahkûmların oy haklarının garanti altına alınmasını ve bazı rehabilitasyon hizmetleri için sabit bir fonlama olmasını talep ediyorlar.
Mahkûmların talepleri şöyle:
-Hapishane koşulları ve politikalarının mahkûm erkek ve kadınların insanlığı göz önünde bulundurularak derhal düzeltilmesi.
-Hapishane köleliğinin derhal ortadan kaldırılması. Tüm mahkûmlar kendi bölgelerindeki ortalama ücreti almalılar.
-Mahkûmların başlarına gelen hak ihlallerini uygun bir kanalla iletebilmeleri için bir Cezaevi Mahkeme Reformu Yasası iptal edilmeli.
-Hapsetmede Hakikat Yasası ve Hapsetme Reformu Yasası’nda acil iyieştirmeler yapılmalı ki tüm insanlar rehabilitasyon ve şartlı tahliye hakkına sahip olsun. Hiçbir insan şartlı tahliye ihtimali olmadan ömür boyu hapse çarpırılmamalı veya herhangi bir süre ceza almamalı.
-Irk sebebiyle aşırı suçlamalar, aşırı cezalandırmalar, siyah ve esmer insanların şartlı tahliyelelerinin reddi derhâl sonlandırılmalı. Siyah insanların şartlı tahliyeleri sırf suçun kurbanı beyaz diye reddedilmemeli. (Bu Güney eyaletlerinde özellikle bir sorun)
-Siyah ve esmer insanları hedef alan çete yasaları derhal kaldırılmalı.
-Hiçbir mahkûmun, şiddetli bir saldırgan ilan edilmesi sebebiyle, tutukevindeki rehabilitasyon programlarına erişimi engellenmemeli.
-Devlet hapishaneleri daha fazla rehabilitasyon hizmeti sunmak üzere özellikle fonlanmalı.
-Doğrudan hibeler tüm ABD eyaletleri ve bölgelerinde yeniden hayata geçirilmeli.
-Bütün mahkûmların oy hakları tanınmalı.