'Bu yasayı durduracak olan bizlerin mücadelesidir!'

28.12.2024 - 09:57
Haberi paylaş

Sokakta yaşayan hayvanlara dönük katliam yasası üzerine çıkarılan yönetmelikle ilgili hayvan hakları aktivisti Sevcan Çamlıdağ ile konuştuk. 

Yasanın meclisten geçmesinden sonra sokakta yaşayan hayvanların yaşamı nasıl değişti?

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, 2 Ağustos 2024’te yürürlüğe giren değişiklikler sonrası, sokakta yaşayan hayvanları katletme yasasına dönüştü. Yasa değişiklikleri öncesinde de pek çok zorlukla boğuşan hayvanlar, değişikliklerle bir güruh tarafından hedef hâline getirildi ve sistematik şekilde yok edilmeye başladı. Hayvanlara yönelik kötü muamele, işkence ve öldürme fiilleri bariz şekilde arttı, şiddet meşrulaştı ve bu şedit yasa ile birlikte insanlar adeta hayvanlara şiddet uygulamaya teşvik edildi. Ankara’da yavru köpekleri tırmıkla öldüren kişinin videosunda duyduğumuz “Devlet kanun çıkardı köpekleri öldürmek için” şeklindeki kan donduran sözler bunun apaçık kanıtı.

Değişiklikler yürürlüğe girdikten hemen sonra art arda gelen korkunç fotoğraf ve videoları hepimiz görmüşüzdür. Altındağ, Niğde, Kalamış, Gebze, Ümraniye ve en son Mamak örnekleri bu kıyımlardan yalnızca bazıları. Bunlar sadece hayvan hakkı savunucularının çabaları sonucu haber alabildiğimiz katliamlar. 

Hayvan özgürlüğü savunucuları yıllardır “iyi barınak yoktur” diyor. Evet, iyi barınak yoktur! Barınak diye güzelledikleri yerlerin her biri birer Gebze’dir, Mamak’tır. Adına ister bakımevi ister doğal yaşam alanı desinler; hayvanları alıkoyup tecrit ettikleri tüm o “tesis”ler birer toplama kampıdır. Yerel yönetimlerin sokaklardan topladığı hayvanları sistematik şekilde bilinmeze götürmesi, ölüme terk etmesi veya öldürüp saklaması; devletin insanları zorla kaybetme pratiğine çok benziyor. Pek çok insan “bir gün uyandık ve baktığımız kedi ve köpekler götürülmüştü” diyor, “yakınlarından” bir haber alabilmek umuduyla, onları -canlı veya cansız- görebilmek için basına yansıyan barınak katliamı görüntülerinde bir iz arıyor. 

Yasadan çok daha ağır koşullar dayatan bir yönetmelik çıktı. Bu yönetmelikte ana hatlarıyla neler yer alıyor?

Katliam yasasının katliam yönetmeliğinde göze çarpan genel bir özellik var; çoğu yetki ve sorumluluk belirsiz şekilde düzenlenmiş. Örneğin yasa hayvanlara yönelik tıbbi/cerrahi müdahalelerin yalnızca veteriner hekimler “tarafından” yapılabileceğini öngörmesine rağmen yönetmelik hayvanlara uyuşturucu tüfek veya üfleme aparatıyla yapılacak müdahaleler veteriner hekim “koordinasyonunda” yapılır diyor. Yani veteriner hekimin yetkisinde olan tıbbi/cerrahi müdahaleyi gerçekte herhangi bir belediye çalışanının yapmasının önü açılıyor. Bu düzenleme açıkça kanuna aykırı.

Başka bir maddede hayvan ölümlerinden sorumluluğu belirsizleştirip cezasızlık öngörülüyor: “Tüm önlemler alınmasına rağmen ölen” hayvanların derhâl diğer hayvanlardan ayrılarak kireçle çukurlara gömüleceğini hükme bağlıyor. Önlemlerin ne olduğu hiçbir yerde yazmıyor, önlem alınıp alınmadığını fiilen denetleyecek hiçbir mekanizma yok. Keyfî uygulamalara, katliamlara son derece açık bir düzenleme.

Sokakta yaşayan hayvanların yuvalandırılması teşvik ediliyormuş gibi gösteriliyordu fakat hayvan bakımı üstlenmek güçleştiriliyor. Yönetmelik, apartman yönetiminden binada köpek bakılabileceğine dair izin belgesi zorunluluğu getiriyor, hayvanların yuva bulması büyük ölçüde imkânsızlaştırılıyor. 

Yasa, bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahaleyi yasaklamasına rağmen, yönetmelik bariz şekilde bazı hayvanlara soykırım yapılmasını amaçlıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından “tehlike arz eden hayvanlar” olarak damgalanan hayvanların yuvalandırılması yasaklanıyor. Kimliklendirilerek bir insan üzerine kayıtlı hâle getirilmemişlerse bu hayvanların el konularak barınakta katledileceği düzenleniyor. Yaşamalarına kesinlikle olanak tanınmayan bu hayvanlar soykırıma uğratılarak nesilleri yok edilmek isteniyor. Keyfî şekilde “tehlikeli” addedilen hayvanlar, katliam yönetmeliği ile her koşulda ölüme mahkûm ediliyor. 

AYM sürecinden neler beklemeliyiz?

Anayasa Mahkemesi eylül ayında katliam yasasının iptali başvurusuyla ilgili ilk incelemesini yaptı ve usulen (şeklen) uygun bir iptal başvurusu yapılıp yapılmadığına baktı. Esastan (başvuru içeriğine dair) incelemesini ise ileri bir tarihte yapacağını duyurdu. Ne var ki Mahkeme ilk incelemesini yaparken katliam yasasına ilişkin yürürlüğü durdurma kararı verebilecekken bu yetkisini kullanmadı, başvuruyu esastan incelerken bu konuda da karar vereceğini açıkladı. Yürürlüğü durdurma konusu önemliydi çünkü eğer yürürlüğü durdurmuş olsaydı, başvuru esastan incelenip karara bağlanıncaya kadar katliam yasası uygulanamayacaktı. Yani belediyelerin eylül ayından bu yana sokaklardan topladığı köpekler ve kediler şu an hâlâ mahallelerinde olacaktı. Gebze’de, Mamak’ta katledilen hayvan dostlarımız bugün aramızda olabilirdi. 

AYM’nin bu pasif tutumu, katliam yasasının esasına yönelik yapacağı inceleme bakımından da kaygı yaratıyor. Ancak umutsuz olma lüksümüz yok. Bu yasanın yürürlükten kalkması için son ana kadar mücadele vermek hayvan dostlarımıza borcumuz. Ve 6 aydan fazladır süren kitlesel protestolara bakınca bu meselenin burada kalmayacağını öngörmek zor değil. İnsanlar yasaya karşı bıkmadan usanmadan ses çıkarıyor, sokaklarda direniyor, barınak önlerinde nöbet tutuyor, imza kampanyaları düzenliyor. Yasa karşıtı hareket kemikleşti. Söylemler, talepler çok net. AYM’nin üzerinde yoğun bir kamuoyu baskısı var. Bu baskının artarak devam etmesi hâlinde yasa pekâlâ iptal edilebilir. Biz bu yasayı durdurabiliriz! Ve bu yasayı durduracak bir şey varsa o da bizlerin mücadelesidir!

AYM Yasayı İptal Et, Hayvanları Yaşat kampanyasından biraz bahseder misiniz?

Aralarında sanatçı ve aktivistlerin bulunduğu 350 kişi, katliam yasasının iptali için AYM’ye seslenen bir açık mektup kaleme aldı. İmzaya açılan mektubun amacı, AYM’nin -yaşanan işkence ve katliamlara bir yenisi daha eklenmeden önce, gecikmeksizin- iptal başvurusunu gündeme alması ve yasayı iptal etmesi.

AYM’nin iptal başvurusunu ocak sonu veya şubat başı inceleyeceğine dair söylentiler var. Tarih ilan edilince Ankara’ya, AYM önüne gitmek üzere hazırlıklara başladık. AYM’ye giderken açık mektupla birlikte on binlerce kişinin imzasını da götüreceğiz. Yasanın iptali için en geniş kampanyayı örgütlemek en öncelikli hedefimiz.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol