Ankara'da hayvan hakları savunucularının Sakarya Caddesi'nde başlattığı nöbet 20. gününe girdi. Her gün 18:30'da toplanan eylemciler sokak hayvanlarını katletmeyi içeren yasa tasarısının geri çekilmesini istiyor.
Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi ve Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifinin düzenlediği nöbete katılım artarken aralarında Eğitim Sen şubelerinin de bulunduğu çeşitli kurumlar destekleme kararı aldı.
Nöbet, sloganlarla başlıyor: "Susma haykır katliama hayır", "İnsana hayvana yeryüzüne özgürlük", "Köpekleri değil katilleri topla", "Kısırlaştır aşılat yerinde yaşat", "Sokaktayım, yanındayım!", Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya tüm türler ya hiçbirimiz", "Buket'e özgürlük!"
Ardından her güne özgü basın açıklaması okunuyor. Bu basın açıklamasında sokak köpeklerinin hedef alınması ile tüm baskı, şiddet ve eşitsizlikle bir arada ele alınıyor.
11 Haziran'da yani nöbetin 19. gününde okunan basın açıklamasında tutuklanan hayvan hakları savunucusu Buket Özgünlü'nün uğradığı haksızlık ve birçok konu işlendi:
"Urfa’daki hayvan katliamının her gün yeni bir boyutunu öğreniyoruz. Günlerdir burada Urfa’da yaşananların istisnai bir olay değil, tüm Türkiye’de köpeklere dönük bir soykırımın fitilini ateşlemek için yapılmış bir provokasyon olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Çelişkili açıklamalar gösteriyor ki Urfa Katliamı, planlı bir katliamdır. Tüm Türkiye’de sahte bir kuduz paniği yükseltilerek, köpeklerin öldürülmesine zemin hazırlamaya çalışıyorlar.
Peki, neden böyle bir provokasyona ihtiyaç duydular?
Çünkü biliyorlar ki, halkın büyük çoğunluğunun sokakta yaşayan hayvanlarla derdi yok. Halkın büyük çoğunluğu mahallesindeki hayvanların ölmesini değil yaşamasını istiyor. Onun için her mahallede apartman önlerinde su kapları ve mamalar bırakılıyor.
Sahte kamuoyu araştırmalarınızla, medya ve troller üzerinden yürüttüğünüz nefret kampanyasıyla insanları kandıramıyorsunuz. Panik havası yaratmak otoriter rejimlerin en temel niteliğidir. Geçtiğimiz günlerde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yükselen aşırı sağ tam da böyle bir panik havası üreterek yükseldi. Onlar göçmenleri ve LGBTİ+’ları hedef gösterdiler, siz de birer rehine gibi kapattığınız göçmenleri, LGBTİ+’ları ve sokak köpeklerini hedef gösteriyorsunuz. Yürüttüğünüz nefret kampanyası örneklerini sayısız defa gördüğümüz gibi insanlara ve hayvanlara dönük nefret suçlarına dönüşüyor.
İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan Halkın Nabzı isimli uydurma bir raporda halkın büyük çoğunluğunun sokaktaki hayvanların katledilmesi istediği yazıyor. Son birkaç yıldır medya ve troller aracılığıyla örgütlenen nefret, şimdi en yetkili ağızlardan tekrarlanıyor.
Biz devlet propagandasının körüklediği nefretin sonuçlarını Türkiye tarihinden gayet iyi biliyoruz. Maraş’tan biliyoruz, Çorum’dan biliyoruz, Sivas’tan biliyoruz!
Şimdi katliam politikasının hedefinde köpekler var!
Urfa’dan gelen haberler dehşet verici! Urfa’da hayvanların içine atıldığı ölüm çukurları olduğunun haberini aldık. Arkadaşlarımız olay yerine gittiklerinde tüten bir dumanla karşılaştılar. Anladığımız kadarıyla toplatılan hayvanlar o çukurlara atılmış ve yakılmış.
Panik yaratmaya çalışırken kendileri paniğe kapılan muktedirlerin emriyle delillerin yok edilmesi için hayvanları yakmışlar! Bu katliamın peşini bırakmayacağız! Tüm sorumlulardan tek tek hesap sorulacak!
Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü, barınaktan tutanak karşılığı çıkardığı köpekleri Ankara’ya getirdiği için tutuklandı!
Buket Özgünlü, “Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranmakla” ve “Hayvanları koruma kanununa muhalefet”le suçlanıyor. Gözümüzün içine baka baka kanunu çiğneyen, uydurma gerekçelerle sokak köpeklerini toplatan, öldürtenler Buket’i kanuna uymamakla suçluyor. Ayrıca Buket Özgünlü evcil bir hayvana şiddet uygulamakla suçlanıyor. Ömrünü hayvanlara adamış birine böyle bir iftira atmak alçakça bir saldırıdır.
Bu tutuklama cinayete karşı yaşamı savunanlar dönük bir gözdağıdır. Kimse hayvanları korumaya cesaret edemesin, onlar için ses çıkaramasın istiyorlar.
Susmayacağız, korkmayacağız, itaat etmeyeceğiz!
Ne kadar baskı yaparsanız yapın, cinayetinize izin vermeyeceğiz.
Urfa Büyükşehir Belediyesi dün bir açıklama yayımlayarak, “Siverek Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’nde kuduz karantinası veya karantina bölgesinden gelen herhangi bir hayvan bulunmamaktadır” dedi.
Buket Özgünlü’ye teslim edilen köpeklerin tutanak karşılığı verildiği ortada.
Peki Buket Özgünlü niye tutuklu?
Özgünlü’nün tutuklanmasına sebep olan savcı ve tutuklayan hakimler kimler?
Hangi gerekçeye dayanarak Buket Özgünlü’yü içeride tutuyorlar? Belediyenin açıklaması suçlandığı iki maddenin de gerçekdışı olduğunu ortaya koyuyor.
Hakim ve savcılar kimin talimatıyla hukuku çiğnediklerini ve Özgünlü’yü tutukladıklarını açıklamak ve istifa etmek zorunda.
Buket Özgünlü derhal serbest bırakılsın!
Türk Tabipleri Birliği bir açıklama yayımlayarak hayvan katliamına karşı ses çıkardı, şimdi okuyacağımız açıklamaya aynen katılıyor tüm meslek örgütlerinden ve sendikalardan da katliama karşı ses çıkarmalarını bekliyoruz:
Ülkemizde belli gruplarca kışkırtılan, evrensel hekimlik değerleri çerçevesinde asla kabul edilemez olan ve yeni ekolojik krizlerin kapısını aralayacak toplu hayvan itlafı gibi tartışmaları kaygıyla izliyoruz.
Türk Tabipleri Birliği olarak önerilerimiz:
📌 Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklara ilişkin veriler ayrıntılı biçimde paylaşılmalıdır.
📌 Hayvanların aşıları yapılmalı ve üremeleri kontrol edilmelidir.
📌 Sahiplenilmiş hayvanlara yönelik çip uygulamasındaki eksiklikler giderilmelidir.
📌 Hayvanlara işkence uygulayanlara ve sahiplenilen hayvanları sokağa terk edenlere dönük cezai müeyyideler uygulanmalıdır.
📌 Sağlık sistemi içinde veteriner hekimlik hizmetlerindeki eksiklikler giderilmelidir.
📌 Sağlık alanındaki kurumlar koordine edilmeli ve desteklenmelidir.
Uygarlığın ilk zamanlarından beri birlikte yaşadığımız hayvanlar ile uyumlu, doğa ile bütünleşik bir yaşam mümkündür!
Sahte kuduz haberleriyle köpekleri katledenler, “çocukları koruduklarını” söylüyor. Bu utanmaz bir yalan!
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre 2013-2024 yılları arasında Türkiye’nin 77 şehrinde 695 çocuk işçi, iş cinayetlerinde can verdi.
Köpekleri öldürmek isteyenlerle, bu vahşi sömürü düzenini sürdürmek isteyenler aynıdır!
LGBTİ+’ları, kadınları hedef hâline getirip kadın cinayetlerinin, LGBTİ+ cinayetlerinin önünü açanlar da aynıdır!
Ormanları maden şirketlerine satan, ekolojik yıkımı teşvik edenler de aynıdır!
Hukuku sistematik olarak çiğneyerek uydurma suçlarla cezaevlerine aktivistleri, gazetecileri, politikacıları dolduranlar da aynıdır!
Bu topyekûn saldırı iktidar ve ortaklarının neoliberal otoriter saldırısının parçasıdır!
Köpekleri niye öldürmek istediğinizi de gayet iyi biliyoruz. Öldürmek istiyorsunuz çünkü bundan çıkarınız var! Sermayenin çıkarı var! Muktedirlerin çıkarı var! İnşaatçıların, HES’çilerin, rantçıların, maden patronlarının çıkarı var! Siz hayvanları para uğruna öldürmek istiyorsunuz.
Yalan söylemeyin!
Halkın köpeklerle bir sorunu yok.
Yalan söylemeyin!
Sokakların güvenli olmamasının sebebi köpekler değil sizsiniz.
Sokakların güvenli olmamasının sebebi 20 yılı aşkın iktidarınızda sokaktaki hayvanların kısırlaştırılması, aşılanması ve yerinde yaşatılması için adım atmayan belediyeler.
Sokakların güvenli olmamasının sebebi sokaklardaki hayvanlar değil, bizzat kendi ellerinizle örgütlediğiniz nefret!
Bizler biliyoruz: Sokak hayvanlarına dönük nefret sadece onların değil, hepimizin hak ve özgürlükleriyle ilgili bir sorun.
Bugün ekolojik yıkımdan, hukuk tanımazlığa, toplumsal cinsiyet rejiminden işçi sınıfının haklarına dönük saldırılara kadar her alanda hak ve özgürlüklerin yok edilmesi aynı otoriter neoliberal saldırının parçasıdır.
Ancak bizler yine buradayız! Ne hayvanlara yönelik nefret politikalarını ne de kentlerimize, yaşam alanlarımıza yönelik baskıcı politikaları kabul ediyoruz.
Buradan duyuruyoruz.
İzin vermeyeceğiz! Direneceğiz!
Tarihi muktedirler yazıyor olabilir ama tarihi yapanlar bizleriz, sokaklardaki sıradan insanlar, hayvanlar, ağaçlar, canlılar, biz ezilenleriz!
Ve biz direnmeye karar verdiğimizde bizi yıldıramazsınız, bastıramazsınız, yok edemezsiniz!
Sokaktaki dostlarımıza dokunmanıza izin vermeyeceğiz!"
Basın açıklamasının ardından oturma eylemi yapılıyor. Eylem sırasında Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi aktivisti Can Irmak Özinanır'ın nöbet için yazdığı ve bestelediği "Sen de havla!" şarkısı seslendiriliyor.
Ritm ve alkışlarla konuşmalar yapan aktivistler Ankara'daki tüm hak savunucularını nöbete davet ediyor.