COP bir fosil zirvedir!

01.12.2023 - 08:36
Haberi paylaş

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi'nin (DSİP) açıklaması:

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) bu yıl da daha başlamadan çöktü. Çökeceği bu yılın ilk haftalarında COP28’in başına, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) fosil yakıt şirketi Adnoc’un CEO’su Sultan El Cabir’in getirilmesinden belliydi. 

Zirvenin başına bir fosil yakıt şirketi patronunun getirilmesini kabul etmiyor, COP28’den gezegen için hiçbir hayırlı sonuç çıkmayacağını düşünüyoruz.

Geride bıraktığımız 11 ay içerisinde gezegende sıcaklık rekorları defalarca kırıldı. 6 Temmuz’da 17,23 derece ile gezegenin en yüksek sıcaklık ortalaması ölçüldü. Ardından da BM, Temmuz ayının ilk haftasının gezegenin en sıcak haftası olduğunu ilan etti. Daha sonra da Temmuz ayı gezegenin en sıcak ayı ilan edildi. Ardından Ağustos, Eylül ve Ekim ayları da kayıtların tutulmaya başlandığı dönemden bu yana en sıcak aylar oldu. 

Paris İklim Anlaşması’nın küresel ısınmayı 1,5C artışla sınırlandırma hedefini tehlikeye atan bir başka gelişme daha yaşandı. Bu yıl 86 gün, küresel sıcaklık ortalaması sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerinde geçti. Geçtiğimiz haftalarda da ilk kez gezegenin sıcaklık ortalaması 2 derece eşiğini aştı.

Tüm bunlar yaşanırken, COP28 zirvesinin başlamasına günler kala zirve hakkında skandal haberler patladı. COP28’in “tartışma noktaları” diye geçen belgelerinin basına sızması sonucu BAE’nin bu zirvede fosil yakıt anlaşması için 15 ülkeyle görüşme planları yaptığı ortaya çıktı. Hemen ardından basına sızan başka bir skandal belgeyle bu kez de Suudi Arabistan’ın, Petrol Talebinin Sürdürülebilirliği Programı kapsamında, yoksul ülkelerin petrol tüketimlerini artıracak projelerine, “kalkınma” adı altında destek verdiği ortaya çıktı. 

Bu skandalların hemen ardından da COP28 zirvesinin 30’a yakın büyük sponsorundan sadece altısının şirketlere yönelik BM destekli bir iklim eylemi vaadi olan Bilimsel Temelli Hedefler’i (science-based targets) imzaladığı, bunlardan sadece birinin gereken yükümlülükleri yerine getirdiği ortaya çıktı. Ayrıca karbon salımında fosil yakıt endüstrisinden hemen sonra gelen hayvancılık endüstrisinin büyük bir lobi faaliyetine hazırlandığı ve “sürdürülebilir gıda” adı altında et üretiminin teşvik edilmesine yönelik planlar yaptığı da ortaya çıkarıldı.

İşgal altında iklim adaleti olmaz!

İklim aktivizmi de COP’ların bir süredir hedefinde. COP25 Şili’de yapılacakken ülkede yaşanan büyük toplumsal hareketler nedeniyle bu ülkeden kaçırılıp İspanya’ya alınmıştı. COP26 yoksul ülkelerden aktivistlerin katılmasının neredeyse imkansız olduğu, son derece pahalı olan İskoçya’da yapılmış ve COP27 ise eylemlerin yasak olduğu bir diktatörlükte, Mısır’da gerçekleştirilmişti. 

Bu yıl sadece COP zirveleri özelinde değil dünya genelinde iklim aktivizmine yönelik saldırılar yaşandı. 

ABD ve Birleşik Krallık’ta görünüşte ulusal güvenliği ya da fosil yakıt boru hatları gibi kritik gördükleri altyapıyı korumayı amaçlayan protesto karşıtı yasalar çıkarıldı. Almanya, Fransa, İtalya, İsveç, Hollanda ve Birleşik Krallık'ta yetkililer iklim protestolarına kitlesel tutuklamalarla, şiddet içermeyen protestolara ağır cezalarla karşılık verdi ve iklim aktivistlerini holigan, sabotajcı veya eko-terörist olarak etiketleyen açıklamalar yapıldı. 

İklim İçin Cumalar (Fridays for Future) hareketinin kurucusu Greta Thunberg, neredeyse altı yıldır iklim eylemleri yapmasına rağmen bu yıl arka arkaya gözaltına alındı, cezalandırıldı ve hedef gösterildi. Önce Almanya'nın Lützerath kentinde kömür madeninin genişletilmesine karşı eylemlere katıldığı için gözaltına alındı, sonra da Norveç’te ve en son da İngiltere’de katıldığı iklim eylemleri nedeniyle gözaltındaydı. Kendi ülkesi İsveç’te ise yine katıldığı iklim eylemlerinden dolayı iki defa para cezasına çarptırıldı. 

Greta en son Filistin’le dayanıştığı için hedef oldu. Daha önce Ukrayna’nın işgaline karşı paylaşımlar yapan aktivist bu sefer Gazze’nin işgaline karşı çıktığı için Batı medyasının hedefi haline geldi. Filistin bayrağı ile yaptığı paylaşımda “soykırımın” durdurulması ve dünyanın acil ateşkes için İsrail’e baskı yapması gerektiğini yazması nedeniyle antisemit ilan edildi. Hollanda’daki iklim yürüyüşünün ardından yaptığı bir konuşmada ise “Uluslararası dayanışma olmadan iklim adaleti sağlanamaz. İşgal altındaki topraklarda iklim adaleti olamaz" dedi. 

Greta haklıydı. İklim adaleti militarizmin yükseldiği ve işgallerin sürdüğü bir dünyada sağlanamaz. İklim hareketi, uzun zamandan beri gözünü haklı olarak yoksul dünyaya çevirmiş durumda. Yoksul ülkelerin borçlarının silinmesi, iklim değişimi kaynaklı yıkıcı hava olaylarının etkilerinin azaltılması için kayıp ve hasar fonu oluşturulması, iklim değişikliğine adaptasyon için yoksul ülkelere uyum fonu verilmesi, işsizlikle mücadelede adil geçiş programlarının hayata geçirilmesi ve benzeri iklim adaletini hem bölgesel hem de sınıfsal düzeyde ele alan birçok talebi var. Bu nedenle de Batılı ve beyaz bir hareket olmanın ötesine geçebiliyor. Cesaretli ve gerçekçi talepleri yükselttiği için umut yaratabiliyor.

İşgal altında iklim adaleti olmaz! 

Her yerde savaşlara ve işgallere hayır!

Savaş bütçeleri iklim değişimiyle mücadelede kullanılsın!  

COP’a değil mücadeleye güven

COP28 iklim değişimini durdurmaya yönelik olumlu tek bir gerçekçi adım dahi atılmadan sona ereceğini şimdiden kanıtladı. Bugüne kadar elde edilen hangi kazanım varsa her biri iklim hareketinin yükseldiği ve devletleri zorladığı koşullarda elde edildi. COP zirvelerinde dahi arsızca yeni fosil yakıt anlaşmaları planlanabilmesini engellemenin yolu güçlü hareketler inşa etmek.

Küresel ısınmayı sınırlamak için hala geç değil. Daha önce olduğu gibi yine güçlü ve radikal bir iklim hareketine ihtiyacımız var.

İklimi değil sistemi değiştir!

Başka bir dünya mümkün!

1.12.2023

Bültene kayıt ol