Yine benzersiz bir iklim afeti… Ve yine en yoksul toplumlardan birinde yaşandı.
Pakistan’da 1000’den fazla kişiyi öldüren, 30 milyon kişinin hayatını felce uğratan sel felaketi onulmaz yaralar açtı.
Daha geçtiğimiz ay Bangladeş’teki selin korkunç ölçeğinden bahsediyor, yüzyılın en kötü sel felaketlerinden biri olduğunu yazıyorduk ki sadece birkaç hafta içinde bir tanesi daha geldi.
Nedeni, ilk bakışta muson yağışlarıymış gibi görünebilir. Oysa ne Pakistan ne de Bangladeş daha önce böyle bir muson görmemişti: Musonların kesintisiz yağışla devam etmesi üzerine her iki ülkenin de büyük bölümü sular altında kaldı.
Pakistan’da musonlar sekiz hafta boyunca hız kesmeden sürdü!
Ağustos başından bu yana da Sindh eyaletinde ortalamanın dokuz katı, Pakistan genelindeyse beş katı yağış yaşandı.
‘Süper taşkınlar’ dönemi
İklim krizi gelecekte yaşayacağımız bir durum değil; şu anda burada.
Dünyanın her yerinde çeşitli şekillerde gösteriyor kendini.
Hatta artık ona ‘kriz’ demek bile yeterli gelmiyor, çünkü daha şimdiden, yani öngörülen süreden çok daha kısa bir zaman içinde getirdi büyük felaketlerini. En doğru ifadesiyle, fiili bir iklim çöküşünü yaşıyoruz.
Kimi iklim raporlarında senelerdir değinilmekte olan bir gerçek var: Bu varoluş krizi kendini evvela benzeri görülmemiş seller ve süresi giderek uzayacak olan dayanılmaz sıcak hava dalgalarıyla gösterecek. Şimdi yaşanmakta olan tam da budur.
Kimi raporlar da bu yeni iklim afetlerinin, bilhassa da sellerin ‘süper taşkınlar’ biçiminde yaşanacağını öngörüyordu ki bunu da yaşamaya başladık.
Isınan okyanuslar ve Kuzey Kutbu’ndaki erime, ısınma-erime süreçlerini hızlandırıyor. Bu ikisini tetikleyen başlıca unsur ise Atlantik akımı olarak özetlenebilecek AMOC sistemi. Bu okyanus akıntısı zayıflayıp daha kıvrımlı bir modele dönüştükçe yağış düzeni bozuluyor, Kuzey Kutbu'na fazladan ısı dalgalanmaları yansıyor, kutuplar daha da ısındıkça Kuzey Kutbu ve tropikler arasındaki sıcaklık farkı azalıyor, bu domino etkisiyle yağış modelleri bir darbe daha alıyor.
İklim çöküşü, yukarıda bahsedilen süreçlerin birbirlerini tetikleyip hızlandırması nedeniyle, Güney Asya musonunun işleyişini bozdu.
Asya-Pasifik halkları bir yandan bu süper taşkınları yaşar ve inanılmaz kayıplar verirken, eşzamanlı olarak bir de sıcak hava dalgalarına katlanmaya çalışıyor.
Asya-Pasifik, dünyanın en savunmasız bölgelerinden biri. İklim afetlerinin biri bitiyor diğeri başlıyor, daha birinden toparlanma şansı bulamadan bir diğerine yakalanıyorlar. Bangladeş halkı da bir önceki sel felaketinin şokunu atlatamadan yeni bir süper taşkın yaşadı, yüzlerce kişi öldü, 3 milyon kişi evsiz kaldı.
Bu ölçekteki sellerin yüz yılda bir veya iki defa yaşanması beklenir. Oysa yalnızca 2022 yazında bile birkaç kez yaşandığına tanık olduk.
Pakistan da bu yıkıcı felaketin öncesinde, bahar aylarında, eşi görülmemiş sıcaklara maruz kalmıştı. Şimdiki süper taşkında 300 bin konut yıkıldı, milyonlarca insan yerinden oldu, nüfusun yedide birine karşılık gelen bir nüfus (33 milyon) etkilendi.
Ülkenin üçte birinin sular altında kalabileceği söyleniyor. Tarım arazilerinin büyük kısmı şimdiden kaybedildi. Daha da beteri, Pakistan iklim değişikliği bakanı Sherry Rehman’ın paylaştığı bilgilere göre, musonların Eylül ayında çok daha fazla yağış getirmesi bekleniyor.
(Sosyalist İşçi)