Dünya yangınlar, seller, kuraklık gibi iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini yaşarken Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Altıncı Değerlendirme Raporu’nu yayınladı.
Liderler ne dedi?
BM Genel Sekreteri António Guterres: “[Bu rapor] insanlık için kırmızı bir alarmdır. Alarm zilleri sağır edici ve kanıtlar reddedilemez boyutta: fosil yakıt kullanımı ve ormansızlaşmadan kaynaklanan sera gazı emisyonları gezegenimizi boğuyor ve milyarlarca insanın hayatını riske atıyor.”
ABD Başkanı Joe Biden'in iklimden sorumlu özel elçisi John Kerry: “IPCC raporu, içinde bulunduğumuz anın ezici aciliyetinin altını çiziyor. Küresel ısınmayı 1.5C ile sınırlandırma olanağı ortadan kalkmadan önce dünya bir araya gelmeli… Glasgow [COP26 zirvesi] bu krizde bir dönüm noktası olmalı.”
Uzmanlar ne diyor?
Londra Imperial College Grantham Enstitüsü araştırma direktörü ve IPCC baş yazarı Joeri Rogelj: “Bu rapor, 1.5C'nin altında kalmak için hala zamanın olduğu muhtemelen son IPCC raporu.”
Atmosfer bilimci, Yeni İklim Savaşı kitabının yazarı Michael Mann: “IPCC, birçok bilimsel kurum gibi, özünde muhafazakar bir kuruluştur. Dolayısıyla iklim değişikliğinin etkilerinin artık “yaygın ve şiddetli” olduğunu söylemeleri, iklim değişikliğinin etkilerinin artık gerçekten yaygın ve şiddetli olduğu anlamına geliyor.”
İklim bilimci ve raporu hazırlayan panelin eş başkanı Valérie Masson-Delmotte: "Bu rapor bir gerçeklik kontrolüdür [fact check]… Artık nereye gittiğimizi, ne yapabileceğimizi ve nasıl hazırlanabileceğimizi anlamak için gerekli olan geçmiş, şimdi ve gelecekteki iklim durumunun çok daha net bir resmine sahibiz."
Aktivistlerin değerlendirmeleri
İklim aktivisti ve Gelecek İçin Cumalar (Fridays for Future) kurucusu Greta Thunberg: “Rapor bize ne yapacağımızı söylemiyor. Cesur olmak ve bu raporlarda sunulan bilimsel kanıtlara dayanarak kararlar almak bizim elimizde. En kötü sonuçlardan hâlâ kaçınabiliriz, ancak bu, bugünkü gibi devam ederek ve krize kriz gibi davranmadan olmaz.”
Greenpeace İngiltere'nin baş bilimcisi Doug Parr şunları söyledi: “Bu liderler, bilim insanları tarafından iklim krizinin ciddiyeti konusunda uyarılan ilk dünya liderleri değil, ancak bu uyarıları görmezden gelmeyi göze alabilecek son liderler onlar. Son aylarda dünyanın birçok bölgesini kavuran ve sular altında bırakan iklim felaketlerinin artan sıklığı, ölçeği ve yoğunluğu geçmişteki eylemsizliğin sonucudur. Dünya liderleri nihayet bu uyarılara göre hareket etmeye başlamadıkça, işler çok, çok daha kötü olacak.”
Meteorolog ve iklim muhabiri Eric Holthaus, raporda sera gazları sıralanıp emisyonların düşürülmesi gerektiği yazılırken neden emisyonlara neden olan fosil yakıtların hiç yer almadığını açıkladı: “Raporda fosil yakıtlardan açıkça bahsedilmiyor. Petrol yok. Doğalgaz yok. Kömür yok. Bu bilinçli bir karar. Raporun her satırı hükümetler tarafından oybirliğiyle onaylandı ve tabii ki fosil yakıtlardan hâlâ çok para kazanan bazı hükümetler var. IPCC'nin rolü sorunu tanımlamaktır. İklim acil durumunu yaratanları açığa çıkarmak ve herkes için işe yarayan çözümler talep etmek bize, kelimenin tam anlamıyla size ve bana bağlı. Her şeyden önce bu, fosil yakıtlar çağının ve toplumun her alanına etki eden [doğal varlıkları] çıkartmaya dayanan kapitalizmin sona ermesi anlamına geliyor. Bu düşündüğümüzden de hızlı bir şekilde mümkün hale gelebilir. Kendini adamış küçük bir grubun – hem de toplumun %3,5’u kadar küçük bir grubun- devrim niteliğinde değişiklikler yapabileceğine dair kanıtlar var.”
İrlandalı Marksist John Molyneux rapordaki eksikleri bir tweet dizisinde yazdı: “Yükselen deniz seviyelerine odaklanmak yanıltıcı. Deniz seviyeleri, yokedici sonuçlarıyla birlikte yükseliyor ancak bunlar esas olarak alçak bölgelerde hissedilecek. Kıyı şehirleri sular altında kalmadan çok daha önce, büyük ölçekli aşırı hava olayları yaşanacak (seller, sıcak hava dalgaları, yangınlar, fırtınalar vb.), sayısız cana mal olacak ve milyonlarca insanı göç etmeye zorlayacak.
İnsanlığın hayatta kalması, nihayetinde, küresel olarak emekçilerin siyasi ve ekonomik gücü elinde tutanların elinden bu gücü almasına ve kâr amaçlı olmayan, doğayı koruyarak insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik planlı bir üretimi oluşturabilme yeteneğine bağlı olacak.”