IPCC’nin 2018 yılındaki raporu, iklim mücadelesinin yeniden ivme kazanmasını sağlamıştı. Greta Thunberg’in önderliğinde gençler okullarını kırdılar, sokağa çıktılar. Uluslararası eylem günleri örgütlemeye başladı. Daha sonra işçi hareketini de bu mücadeleye kazandılar. Yokoluş İsyanı (XR), Gelecek İçin Cumalar (FFF) gibi örgütlenmeler ortaya çıktı.
Son üç yıldır, bu ivme sayesinde hükümetler ve şirketler üzerindeki baskıyı artırıyoruz. Bunu yapmamız son derece elzem zira gezegenimiz artık ciddiye alınması gereken alarmlar veriyor. Olağanüstü doğa olayları olağan kabul edilmeye başlandı. Kış aylarında barajların doluluğunun düşüklüğünü konuşuyorduk, yaz aylarında her gün yağmur yağıyor. Dünyanın her yerinde yangınlar, seller yaşanıyor. Kapitalist kâr ve rekabet güdüsü, dünyamızı korkunç bir sona doğru sürüklüyor.
Buna dur demekten başka çaremiz yok. Sınıf mücadelesinin canlı yaşamının ve gezegenin devamlılığından daha acil bir gündemi yok.
Diğer yandan, bu devamlılığı ancak sınıf mücadelesiyle, kapitalizmin yok edilip yerine insan ihtiyaçlarını önceleyen bir ekonomik/toplumsal sistem kurarak sağlayabileceğiz.
Kasım ayında COP26 yapılacak. İklimi mahveden şirketlerin kollayıcısı olan hükümetler bir kez daha buluşup ne yapacaklarını konuşacaklar. Buraya varan süreçte protestolar, kitlesel eylemler, grevler örgütlememiz son derece önemli.
FFF’in 24 Eylül’de ilan ettiği uluslararası grev çağrısını bu bağlamda ele alıyoruz. Türkiye’de de 2019 yılından beri sokaklarda iklim için sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz. İki sene önce, 20 Eylül’de binlerce kişiyle yürümüştük. Aynı kalabalığı tekrar harekete geçirme zamanıdır. Çok geç olmadan.
IPCC gibi muhafazakâr bir kurumun yeni raporunun taslağının bir kısmı basına sızdırıldı. Raporda iklim krizinin önümüzdeki on yıllarda yerküre yaşamını tümden değişime uğratacağı, yakıcı sıcakların ‘yeni normal’ olacağı, yakın gelecekte bulaşıcı hastalıkların daha da yaygınlaşacağı, ekosistemlerin çökmeye başladığı söylenip ısınmanın hızlandığı doğrulanıyor.
FFF’in çağrısı “Uproot the system” diyor. Yani sistemi kökünden söküp atmayı, yok etmeyi öneriyor.
Hepimizin geleceği için bundan başka çaremiz yok.
(Sosyalist İşçi)