Gezegensel kriz: Greta Thunberg ve Sir David Attenborough tartışıyor

04.11.2020 - 11:20
Haberi paylaş

Genç iklim aktivisti Greta Thungberg ile Sir David Attenborough'nun iklim krizi hakkında sohbeti...

Moderatör: Merhaba ve festivalin en can alıcı konuşması olmayı vaat eden ana hoş geldiniz. Bugün, Sir David Attenborough ve Greta Thunberg’in sohbetlerini sunmaktan büyük zevk duyuyorum. İkisini ayıran 77 yıla rağmen, aynı tutkuyla birleşiyorlar ve küresel krizinin çözümünde yardımcı olmaya kararlılar.

Greta, bugün neredesin? Nereden bizimle konuşuyorsun?

Greta: Sizinle Stockholm'deki kanepemden konuşuyorum.

Mod: Çok keyifli. Peki ya sen David?

David: Richmond Parkı yakınlarında, Batı Londra'daki Richmond'da, evimdeyim.

Mod: Pekâlâ, bu sabahki plan, benim olabildiğince az konuşmam, hemen başlamak istiyorum, David, açılış sorusuna ilk seninle başlamak istiyorum lütfen. 70 yılı aşkın süredir doğal hayatı kaydediyor ve filme alıyorsun. Merak ediyorum, doğal hayatın başının belada olduğuna dair kanıtları ilk gördüğünde, ilk ne zaman anladın?

David: Muhtemelen gördüm ve anlamadım. Bir buzula bakarsınız, daha önce ne olup olmadığını söyleyemezsiniz… daha önce orada bulunmadıysanız, erimiş mi buzullaşmış mı anlayamazsınız… Ama ilk kez mercan resifinde korkunç bir şeyin tartışılmasız işaretini fark ettim. Mercan resiflerine ilk olarak 50'lerde daldım. Su altı eksperi sayılmam ama tüplü teçhizatı kullanabilirim, ama çok değil. 50'li yıllarda resiflere ilk daldığım zaman, buranın hayatımda gördüğüm alacalı ışığın olduğu, olağanüstü harika bir cennet olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.… Gökkuşağının her rengi, ne olduğu hakkında hiçbir fikrinizin olmadığı her türlü hayvan… Yani, tabii ki balıkları görüyorsunuz ama daha önce hiç görmediğiniz gibi balıklardan bahsediyorum. Ve her türlü organizma orada mevcut. Ve sanırım bu 20 yıl önce olmalıydı, o zamanlar resiflere gelip gidiyordum. Ve sanırım Kertenkele Adası'nın hemen açıklarına dalmıştım. Ve aniden beklediğim gösteri harikası yerine bir mezarlıkla karşı karşıyaydım. Demek istediğim, tam anlamıyla mezarlık çünkü tüm mercanlar beyazlamıştı, ölmüştü! Ve aniden mercan ağırmaları hakkında duyduğum şeyin gerçekleştiğini fark ettim. Çok gerçek ve yıkıcıydı. Doğal hayatta gerçekten dehşet verici bir şey olduğuna ilk kez orada ikna olmuştum.

Mod: Ve Greta! Sana benzer bir soru sorabilir miyim? Küçük bir çocuk olarak bir şeyler yapman gerektiğini ve uzun ömrünü iklim kriziyle mücadeleye adaman gerektiğini ilk ne zaman anladın?

Greta: Önce farkına vardım, sonra endişelenmeye başladım, belki 8 yaşındaydım ve sanırım o zaman endişelenmeye başladım, ama sonra konuyu daha çok okumaya başladım. Birkaç yıl boyunca… Bu süre zarfında yavaş yavaş bu konuda yapmam gereken şeyler olduğunu fark ettim çünkü ... Başka hiç kimsenin bu konuda bir şey yapmadığını ve birinin bu konuda bir şey yapması gerektiğini hissettim. Ve o birisi ben olabilirim, o zaman düşündüm ki, o zaman bir şeyler yapmalıydım. Bunu gördüğümden dolayı ne olduğunu anladım ve başka hiç kimse anlamıyordu ve ciddiye almıyor gibi görünüyorlardı, o zaman bununla ilgili bir şeyler yapmak için bir tür ahlaki sorumluluğum vardı.

David: Bu kesinlikle şaşırtıcı. Benimkinden çok daha az travmatik neyse ki… ve bunu fark ettiğinde ... yaptığın şey grev yapmaya başlamaktı. Bu ... haftada bir miydi?

Greta: Iıımm, önce İsveç seçimlerine kadar üç hafta boyunca her gündü. Ve sonra.. İsveç seçimlerinden sonra haftada bir devam etmeye karar verdim.

David: Peki bunu ne zamandır yapıyorsun?

Greta: Sanırım dün… 112. hafta idi.

David: Açıkçası bunun işe yaradığını söyleyebiliriz. Demek istediğim, buna başlaman çok sansasyoneldi ve imajın tüm dünyayı dolaştı ve bağlığını tüm dünya duydu. Bu sürdürdüğün politikanın gerçekten işe yaradığına dair herhangi bir bulgu var mı?

Greta: Sanırım bu sorunun birçok farklı cevabı var. Bir yönden, evet, o zamandan beri bir çeşit değişime yol açtığı görülüyor çünkü diğer birçok şeyin yanı sıra halk arasında farkındalık ve endişenin artmasına neden oldu ve bu da ama bir şekilde. Yani, şeye yol açmadı. Biz hala krize bir kriz gibi davranmıyoruz.

Ve elbette değişim böyle tek bir şeyden çıkmaz. Bunun için herkesin birlikte çalışmasına ve bunu ileri sürmesine ihtiyacı var,

David: Yani bunu sadece Stockholm'de yaptıktan sonra dünya sahnesinde yapmana bir geçiş süreci vardı. Bunu dünya sahnesinde ilk kez ne zaman yaptın?

Greta: İlk başta sadece Stockholm'deydi. Biz birkaç kişiydik ve sonra diğer İsveç şehirlerine yayılmaya başladı, insanlar da belediye binalarının önünde falan durmaya başladı ve sonra diğer ülkelere yayılmaya başladı. İlk ülke Hollanda idi ve sonra Finlandiya olduğunu sanıyorum falan… Ve oradan sonra yayılmaya başladı. Ve sanırım bir, bir devrilme noktası, Avustralya'nın muazzam bir grev yapmaya başlamasıydı. Ve bu medyada oldukça yer aldı ve sonra insanlar gördü… genç insanlar bunu gördü ve aynı şeyi yapmak istediğini söylediler. Bence pek çok genç bu tür konularla ilgileniyor, ancak bu endişeyi nasıl ifade edeceklerini…. Çaresiz hissettikleri bu duyguyu yani... Gerçekten bir şeyler yapmaya nasıl dönüştüreceklerini bilmiyorlardı ve bu duyguları yapılacak somut bir şeye dönüştürmek için bence çoğuna bir tür araç verildi.

David: Amerika'ya gidip bu bilinci yaymak olağanüstü şey olmalı. Kesinlikle okuduklarımdan anladığım bu. Prensiplerine bağlı kalmaya ve bir uçakla giderek karbon tüketmeme karar vermenden çok etkilendim, ama bunu bir yelkenli ile yapmak zor değil miydi? Demek istediğim, zor olmadı mı?

Greta: Başka seçeneğim yok değildi. Orada olmayı kendim seçtim ve bu, birçok insanın deneyimleme fırsatı bulamadığı, inanılmaz bir fırsattı. Bu yüzden bunu eşsiz bir fırsat ve harika bir deneyim olarak gördüm. Bu yüzden zor olan bir şey görmedim. O yelken seyahatinden gerçekten keyif aldım çünkü orada olduğum için çok şanslıydım. Çoğu insan bunu deneyimleyemiyor ve doğal hayata olanların sonuçlarını da görmüyorlar. Ve yine de… Demek istediğim… Sizin yardımınızla da…. Siz de bu farkındalığı yaymayı başardınız, ama yine de sizin deneyiminizle... Şeyle aynı şey değil. Kendinizi, deneyimlerinizden ve kendi gözlerinizle gördüğünüzden dolayı soruyorum, bunu savunmaya çalışmak sizin için de bir tür sorumluluktan dolayı mı?

David: Evet, tabii ki öyle... Ve en net şekilde, hiçbir sorumlu kişinin gerçekten deneyimleyemeyeceği, aslında tamamen medeniyetten kopuk bir şeyi deneyimledim, hiçbir e-posta olmadan, dış dünya ile hiçbir bağlantı olmadan, tamamen kendi başına. Demek istediğim, bunu Yeni Gine'de yaptım ve Borneo'da da yaptım. Ve bu, oldukça farklı bir şey, ama orada sadece bugün ne yapacağınız önemli, o gün yağmurun yağıp yağmadığı önemli veya sadece son üzüm kesesini alıp almadığınız önemli. Düşüp bacağını kırsan, o kadar işte. Bir şekilde geri dönmen gerekecek ama kimse nerede olduğunu bilmeyecek ve bu gerçekten bir kaybolmuşluk hissi. Asla unutamadığım bir deneyim... Bugünlerde bunu sorumlu bir şekilde kendi başına yapacak pek kimse yoktur… Başka bir şeye sormak istiyorum, Earthshot Ödüllerini duymuş muydun?

Greta: Bunu duydum. Çok iyi bilmiyorum…. O kadar okumadım ama biraz daha açıklayabilir misiniz?

David: Evet, pekâlâ... Bu Prens William'ın fikri. Genel olarak halka şunu söylüyor; İngiltere'de var ama uluslararası olup olmadığından emin değilim ama kesinlikle İngiltere'de olduğunu biliyorum, dünyadaki veya gökyüzündeki veya denizdeki problemler veya korumayla ilgili veya plastikle nasıl başa çıkılacağı hakkında harika bir fikriniz varsa bu konularla ilgili projelerde kazanacaklara bir milyon sterlinlik ödül olacak.

Ve merak ediyorum, aslında bu prosedüre yardımcı olabileceğini düşündüğün türden bir şey mi diye.

Greta: Bence evet, kesinlikle bunun gibi girişimler harika. Şu anda her şeye ihtiyacımız var. Doğru yöne gitmemize yardımcı olabilecek tüm girişimler iyi ve gerekli bence. Bugün ya bunları yapmamız gerekliliğinden… Ya bireysel değişimden ya da oy kullanma, ya da insanların protesto etmesinin gerekliliğinden bahsediliyormuş gibi geliyor ama tüm bunları aynı anda yapmamız gerektiğini unutmuş gibi görünüyorlar ve bu yüzden evet, tüm bu girişimlerin teşvik edilmesi gerekiyor.

David: Biliyorsun, klimatolojiyi, ekolojiyi, deniz bilimini ve plastik atıklarla ve tüm bunlarla nasıl başa çıkabileceğin fiziğini anlamak için çok geniş tabanlı bir bilim insanı olmalısın ama bu zor. Bu, şu anda misafiri olduğumuz WildScreen yayınları, sanırım Bristol'da başlayan ilk Vahşi Yaşam Film Festivali bu .. Çok uzun zaman önceydi. Şu anda yer aldığımız gibi konferansların gerçekten bu konuda yardımcı olduğunu düşünüyor musun?

Greta: Bence kesinlikle olabilir… Bir şeyleri değiştirebilmek için büyük bir fırsat. Beni iklim krizine yoluna iten şey... yani beni iklim ve çevresel acil durumla tanıştıran şey, doğal yaşam ve olup bitenlerle ilgili filmlerdi. Yani filmlerin olağanüstü bir “gözleri açma gücü” var. Ve bu da, yani, sizin yaptığınız şey de bu, bu konuda herkesten daha çok şey biliyorsunuz. Demek istediğim, bunun sebebinin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Filmlerin neden üzerimizde bu kadar gücü olduğunu düşünüyorsunuz? Ve yeni filminizi daha yeni seyrettim ve harikaydı. Bunu yaptığınız için size çok teşekkür ederim. Filmlerin neden bu kadar güçlü olduğunu düşünüyorsunuz?

David: Gerçekliği bu tür resimler kadar etkili aktarmanın daha güçlü bir yolu yok. Demek istediğim, mercan resifine geri dönersek eğer, gerçekten, tek yapmanız gereken mercan resifinin bir resmini göstermektir. Kaplumbağalar, hepsi… Ve nefesinizi kesiyor. Ve eğer bir de bu resimler hareketliyse, eğer renkliyse, çok etkileyici oluyor. Beni hayrete düşüren şey, Birleşmiş Milletler'in bize, bir dereceye kadar, insan nüfusunun çoğunluğunun şehirlerde yaşadığını ve kentleştiğini söylemesidir. Doğal hayattan kopuk haldeler ve yine de paradoks şu kiartık dünya çapındaki televizyon yayınları sayesinde, herkes bir şekilde, daha önce hiç olmadığı gibi vahşi hayatın resmini görebiliyor. Demek istediğim, mesela babam asla bir pangolinin ne olduğunu bilemezdi. Yani, bilirsin... Sokaktaki herhangi biriyle konuşsan, şimdi herkes pangolinin ne olduğunu biliyor. Ve bu yüzden, insanların doğadan kopuk olması ve yine de bunun hakkında her zamankinden daha fazla bilgi sahibi olması garip bir şey, ancak bu festival nedeniyle bu sohbetlerimiz duyulabiliyor… Bu insanlar yani, bunu yapmaktan sorumlu olanlar sayesinde. Yani bence şeyleri ileriye götüren, doğal yaşam bilinci ve farkındalığı. Peki ya senin yeni filmin, aynı şekilde sen de bir film yaptın. Nasıl bir şey, neyle ilgili, odak noktası nedir?

Greta: Ben yapım sürecine dahil olmadım. Aktivizmimi yaptığım sırada,  beni tam anlamıyla, takip eden bir adam vardı ve sonra kendisi de… Yani o hem kameraman, hem yönetmen ve hem de ses sorumlusuydu ve sadece beni takip ediyordu, çok fazla gürültü yapmıyordu ve sonra evet, bir film yaptılar… İklim ve çevrenin konusundan ziyade, bir birey olarak benim hakkımda, ama aynı zamanda ama bunu yaparak, bir nevi bireye odaklandığımız, bu saçma gerçeği gösteriyorlar, aslında bizim, benim gibi aktivistlerin gördüğü problemler yerine bireye odaklandığımız sorunu bu “saçma ünlü kültürünü” tasvir ederek gösteriyor. Yani, bunun adil olmadığını göstermek, bunu iletebilmek, tüm bu sorumluluk bizim gibi insanlara, özellikle de çocuklar ve aktivistlere düşüyor.

David: Dikkatini çekerim… Biliyorsun, artık sen de dünya çapında bir ünlüsün. Bu sana garip geliyor mu?

Greta: Bunun böyle olması çok garip ve biz… evet tabi daha önce hareket büyümeye başladığında kamuya mal olmuş bir figür olabileceğimi düşünmüştüm. Ama demek istediğim şöyle oldu... İlgi o kadar arttı ki; gerçek yangına odaklanmak yerine tüm zamanımızı yangın alarmı hakkında tartışarak geçirmekten bahsediyoruz ve bu öyle olmamalı çünkü bu tüm zamanımızı alıyor ve buradan ilerleyebilmeliyiz… Ve sizin ve benim gibi insanların bu konulara köprü olduğunu ve insanların bununla özdeşleşmesini kolaylaştırdığını anlasam bile... Hala iklim krizine odaklanmayı ortadan kaldırıyor. Ama siz de aynı deneyimi paylaştınız, bu sizi ve işinizi nasıl etkiledi?

David: Elbette. Katkıda bulunabildiğim tek şey bu filmlerde, sözlerden ibaret ... 50'li ve 60'lı yıllarda, ben bir yapımcıyken ve gerçekten ekranda görünmem gerekmediği zamanlarda, ki sadece başkası hastalandığı için ekran önüne geçmeye başladım. ve sonra Alastair'in şimdi yaptığını yapıyordum… Her aşamada yer alıyordum. Ancak o zamandan beri televizyon ve bu filmleri yapmak gittikçe daha odaklı, daha fazla uzmanlık haline geldi. Demek istediğim, şimdi yapamazsınız ama sanırım sadece bir vahşi yaşam kameramanı olabilirsiniz, ancak büyük vahşi yaşam kameramanlarının çoğu harika uzmanlar olabiliyor. Demek istediğim, seni bir dostumla tanıştırabilirim, mesela kuşlar konusunda uzmanlaştı. Yani gerçekten zor bir kuşu bilmek istiyorsan, ya da utangaç bir kuşu bulmak istiyorsan, ona gitmen gerekiyor. Ve bunun gibi başka özel meziyetleri olan başkaları da var, biri gerçekten karıncalardan başka bir şey yapmıyor, yani onun tarzında biriyseniz, karıncalar hakkında sonsuz film yapabilirsiniz. Ya da gerçekten de kartları hızlandırmak için zaman aşımına uğrarlar, böylece kartları birbiri ardına yayarak görebilirsiniz. Ve şimdi bu büyük uzmanlar… Yani 50 yıl önce orada değillerdi ve şimdi yaptığım programlarda, herhangi bir program üzerinde çalışan bir düzine kameraman olabilir. Ve ben… Herkes şey düşünüyor, tanrım, hep orada kendim yapıyorum zannediyorlar. Yani diyorlar ki; şu saldıran boğa veya fil ya da her neyse, aniden karşına çıktığında ne yaptın? "Tabii ki aslında orada değildim, sadece üzerine konuşuyordum” gibi şeyler söylemek zorunluluğunu hissediyorum. “A, evet diyorlar, tabii anlıyoruz”... Ama yine de nasıldı? Diye soruyorlar. “Orada değildim dedim!!” diye sürüyor konuşma... Bilirsiniz, bu yüzden gereğinden daha fazla övgü görüyorum, çünkü şu anda bizi dinleyen insanlar bu filmleri de yapan insanlar ve inanıyorum ki bu insanlar olmasaydı, dünya krizin farkında olmazdı. Soru şu; peki bu gerçekten işe yarıyor mu? Pekâlâ, size tersine söylüyorum, uzman olarak konuşuyorum, benim görüşüme göre yaptığın şey, dünyanın her yerindeki gençleri harekete geçirdiğin ve neler olduğunu... ve herhangi bir umut ışığı varsa, daha doğrusu olması gerektiğini düşündüğüm umut, 25 yıl öncesine kıyasla şimdi var… Eğer ne yaptığını, ne yaptığını söyleyeyim... Dünyanın dört bir yanındaki gençler… bu gençler için yaptıkların... şimdi senin sayende bu gençler dirsek dirseğe, el ele... Dürüst olmak gerekirse dünya sana çok şey borçlu. Umarım bunun için çok büyük bir bedel ödemiyorsundur, çünkü bana söylediğin gibi hayatta kalmayı iyi yönetiyorsun.

Greta: Aslında o kadar da bir şey yapmadım. Demek istediğim, çok güçlü sesi olan bir figürsünüz ve söyledikleriniz gerçekten de fark yaratıyor diye düşünüyorum çünkü bir şey söylediğinizde insanlar sizi dinliyor. Çünkü herkes size... Ve bu konferansa katılan herkese çok saygı duyuyor. Demek istediğim, gerçekten çünkü…. Bu çok büyük ölçüde çalışmaları sayesinde gerçekleşiyor ve bence…. Sizin çalışmalarınız ve onların çalışmaları olmadan şu anda bulunduğumuz yerde olmazdık.

Ama şimdi başka bir şeyden bahsetmek istiyorum, en son filminizi gördüğümde, olumlu olarak söylüyorum; iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı, verimli toprak kaybı ve aşırı avlanma gibi, tüm bu farklı konuları ne kadar iyi birbirine bağladığınıza çok şaşırdım... Yani bugün bu sorunları, birbiri yüzerine yığılmış olan tüm bu farklı sorunları bağlamakta çok başarısız olduğumuzu kastediyorum. Biz bunu "işte iklim değişikliği ve sonra bu da bu ve sonra bu" olarak görüyoruz ama bunların hepsi sadece daha büyük bir sürdürülebilirlik krizinin ve çevresel krizin semptomları. Ve sadece bir tanesinin üstesinden gelemeyiz. Sadece ikisinin üstesinden gelemeyiz. Çünkü bir tanesini ele alacaksak, hepsini halletmemiz gerekiyor. Bu tasviri iletmekte çok başarılı oldunuz. İnsanların bu noktaları daha fazla anlamasını ve birleştirmesini nasıl sağlayabileceğimiz hakkında ne düşünüyorsunuz, çünkü şu anda iletilmesi gereken şey tam da bu.

David: Tamamen katılıyorum ve aslında çok şey istiyor... Aslında doğal hayattan uzakta yaşayan, şehirlerde yaşayan, şehirlerin ortasında yaşayan ve vahşi hayatı pek de anlamayan insanlardan çok şey istiyoruz. Öyleyse, doğa tarihi filmlerinin senin tarif ettiğin argümanları yapması gerektiğini düşünüyorum, ancak aynı zamanda, doğal hayatın nasıl çalıştığını açıklamaya çalışma sorumluluğumuz da var, burada yaptığınız bir eylemin, başka bir yerde etki yarattığının sebebini anlatmalıyız... Brezilya'daki yağmur ormanlarını kestiğinizde, Kuzey Kutbu'ndaki buzullarda neler olup bittiğini ve bunun tek bir dünya olduğunu gösteren bir etkisi olabilir. Ama tek bir dünya olmak başka bir fenomen üretti bence, bu belki de insanların bana söylediği en önemli şey, bilirsin, “ne yapabiliriz, neden bu konuda bir şey yapamıyoruz” gibi. Politikacılarımızı ikna etmeliyiz, ancak sadece dünyaya olanların gerçekliğine değil, aynı zamanda fedakârlık gerektirdiğine de ikna olmalıyız. Demek istediğim, bizim gibi şehrin doğası, dünyanın endüstriyel doğası, doğal hayattan yüzyıllardır alıyor ve şimdi ellerinden aldığımız diğer ülkelere büyük bir borcumuz olduğunu keşfediyoruz. Öyleyse belki şimdi borcumuzu geri ödeme zamanı gelmiştir... Ve bu konuyu bir Uluslararası Konferansa taşırsanız, delegelerin sahip olması gereken amaç geri döndüklerinde “iyi iş çıkardık, kârlı çıktık, aynı zamanda iyi bir pazarlık da başardık” demeleri değil. Sorun bu değil, iyi bir pazarlık yapmak, değil. Mesele “sonuç olarak dünya daha iyi bir yer mi?” Ve bu da seçmenlerin politikacılarından farklı taleplere sahip olması gerektiği ve bu taleplerin de yeni anlaşmalar yapma taleplerimiz olduğu anlamına geliyor. Asıl sorun bu ... Ve biz, sen ve ben elimizden gelen her şeyi yapabiliriz, benden daha çok yaptığın şey var, aslında oldukça eminim ... en azından kişisel hayatın açısından, senin yaptıklarının benden daha fazla olduğuna şüphem yok, ama ve bu çok önemli. İnsanların plastiği israf etmemek veya yiyecek israf etmemek gibi açılardan fiziksel olarak gerçekten yapabilecekleri şeylere sahip olması gerekiyor. Ama sonunda dünyanın birleşmesi gerekiyor. Yani bu, milliyetçilik değil, enternasyonalizm çağı ve eğer bizim filmlerimizde, senin filminde ve benim filmimde söylediklerinizin o bu konuda faydası olduysa, bence bu çok önemli bir şey.

Mod: Şahane! Sohbetinizi bölmek istemiyorum, ancak herkesin bize, film yapımcıları olarak çok sorduğunu bildiğim bir soru var ve cevaplamanızı çok isterim. İnsanların kişisel yaşamlarında… İnsanların gezegeni kurtarmaya yardımcı olmak için bireysel olarak yapabilecekleri en önemli şey nedir? Greta bu sorunun cevabını önce senden alabilir miyim lütfen?

Greta: Evet, daha önce söylediğim gibi, yapabileceğimiz yapmamız gereken tek bir şey yok, en iyi şey diye bir şey yok. "Bu bundan daha iyi ve bunun yerine bunu yapmalıyız" konusunda tartışacak ne zamanımız ne de karbon bütçemiz mevcut... Ama yapabileceğimiz her şeyi yapmalıyız, ben kimseye şunu yapmalıyız demiyorum. Bunları yapmamız gereken... Ama demek istediğim…. Birilerine bir şey yapmalarını söylemek yapmamamız gereken bir şey ama tek bir şeyi seçersem; en önemlisi sorunu anlamaya çalışmak, kendinizi eğitmeye çalışmak, konu hakkında okumak ve bu bilgiyi başkalarına yaymak ve krizde olduğumuz duygusunu yaymaktır. Çünkü bir krizde olduğumuzu anlarsanız problemi anlarsanız, büyüklüğünü tam olarak anlarsanız, günlük yaşamınızda da neler yapabileceğinizi bilirsiniz. Ve bir de aktif demokratik vatandaşlar olmamız gerektiğini söylüyorum. Sokaklara çıkabilmeliyiz. İktidardaki insanlara baskı uygulamalıyız ve bunu yapmaya çok ihtiyacımız var. Ayrıca günlük yaşamımızda yapabileceğimiz birkaç şey vegan olmak, uçakla seyahat etmeyi bırakmak, yeni şeyler almayı bırakmak gibi. Başka neler var? evet, yapabileceğiniz sonsuz şeyler var, ancak en önemli ilk adım, sanırım iklim krizini ve bu değişikliklerin neden gerekli olduğunu anlamaktır.

Mod: Peki David, sen neyi seçerdin?

David. Kişisel yaşamınızda, te bir cümle içinde söylemem gerekirse "israf etmeyin" diyeceğim. Boşa harcamayın. Elektriği boşa harcamayın, gazı israf etmeyin, enerjiyi hiçbir şekilde israf etmeyin, yiyecek israf etmeyin. Etrafımız lüksle çevrili, biliyorsun, yani benim etrafım lükle çevrili. İstediğin her şeyi alabilirsin. Kendimizi şımartmaya teşvik ediliyoruz, bir şeyler istemeye teşvik ediliyoruz. Gittikçe daha azını istemeliyiz ve her şeyden önce israf etmeyin… “Zaman kaybetmeyin”. Özellikle bu problemle başa çıkmalıyız.

Mod: İkinize de sormak istiyorum; geleceğe baktığınızda, gezegenimizin geleceği için iyimser veya kötümser olup olmadığınızı sorabilir miyim? Greta, bunun hakkında ne düşünüyorsun?

Greta: Hiçbiri! Ben gerçekçiyim.

David: Bravo çok teşekkür ederim. Söyleyebileceğim tek şey; aynen. Hayır, kesinlikle katılıyorum. İnsanlara söylüyorum, bu alışılmadık bir soru değil. İnsanlar “iyimser misin yoksa kötümser misin” diye soruyorlar. Bunun onunla bir ilgisi var mı? Bunu değerlendirebilecek bir dahi bilmiyorum yani “Bu biraz daha ağır, bu ondan daha hafif” diyemezsiniz… Yapamazsınız. Tek bildiğin acil bir sorunun olduğu. Mümkün olduğu kadar çabuk hareket etmeliyiz. Virüsün bu konuyu nasıl etkilediği hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum ama insanların Covid'de yaşadıkları acil sorunlar nedeniyle çevre sorunlarına gözlerini kapayacaklarından endişeliyim. Ve elbette tüm ulusların bir araya gelip konuşması gereken COP konferansları erteledi. Geçen gün birinden bir mektup aldım, politikacıların ne yapmaları gerektiğini konuşmasından bıktığını söylüyordu. Şunu anlatıyor; Afrika'da bir sorun varmış... Uzun zaman önce, ben de hatırlıyorum, liderleri bir odaya koymuşlar ve sonra... “Bir anlaşmaya varana kadar çıkmanıza izin vermeyeceğiz” demişler. Pekâlâ, bu şahane ama eğer sözde totaliter liderlerin sadece içeri girip etkili kararlar almaları ise... ama bunu demokratik bir toplumda yapamazsınız ve demokratik toplum tarafından seçilmişler sizi takip edip etmeyeceklerine karar vermelidir. Öyleyse senin yaptığın ve umarım, benim yaptığım şey... Ve bizi dinleyen herkesin yaptığı şey bir çeşit aktif görüş talebi, senin talep ettiğin gibi, bu talep öylesine etkili ki; politikacılar bu tür şeyler hakkında bir şeyler yapıyorlar. Tabii bunun için vergilerin olabileceğini anlıyoruz ama gerçekten bir şeyi paylaşacaksak, bir nevi, almamız gerektiği kadar vazgeçmemiz de gerekiyor, ama gerçekten almamız gerektiğini anlıyoruz... Yani, benim açımdan gördüğüm en açık örnek; okyanuslar. Demek istediğim, sonsuza dek balığa avlayamayacağınız gerçeği, en ahmak insanın bile görebileceği bir acı. En ahmak insan bile, bir aşamada gerçekten durmanız gerektiği ve balık stoklarının toparlanmasına izin vermeniz gerektiğini görebilir... Ve bu anlaşmaları gerektirir. Ve bu da birinin “evet, tamam. Burada iyi yaptığımızı anlıyoruz, ama altını çizeceğiz”. Yaptığınız şeyi bırakın! Ve aldığımız kadar yaptıklarımızdan da vazgeçmeliyiz. Ama bunları pazarlık konusu yapmaya çalışan bir politikacıyı da hiç kıskanmıyorum. Ama sevgili politikacılar, seçmenler şu anda... sizin söylediklerinize, benim söylediklerime ve Wildscreen'deki herkesin söylediği şeyin de; dünyayı koruyabilmek için aslında daha az bencil olmamız gerektiği anlamına geldiğini anlıyoruz. Ve bize pahalıya mal olan yasalar çıkarırsanız, ancak çevre için bariz bir şekilde iyiyse, düşündüğünüzü kabul ederiz ama Greta, sizin gösterdiğiniz şey de tam bu.

Greta: Hayır, yani hepimizin kamuoyu oluşturmak için kamu bilincini artırmak için yapmaya çalıştığı şey bu, sonuçta özgür dünyayı yöneten kamuoyudur ve şu anda en büyük umut kaynaklarından biri de bu insanlar için. Yeterince insan farkına varırsa, yeteri kadar insan iktidardaki insanlara, seçilmiş yetkililer üzerinde yeterince baskı uygularsa, o zaman bir şeyler yapmak zorunda kalacaklarının farkında olurlar. Çünkü bir siyasetçinin işi seçilmek ve seçmenlerin talepleri doğrultusunda davranmak, Ve şu anda, kamuoyu baskısı yapmak için farkındalığı yaymamız gerekiyor. İşte bu yüzden bu yer aldığımız gibi konferanslar… Amacı ve farkındalığı yaymak, bilgiyi yaymak ve duyguları veya bilgileri veya her ne olursa olsun iletmek olduğunda, bu çok önemli çünkü insanları etkilemek için sahip olduğumuz en verimli araç bu; medya.

Mod: İkinize de son bir soru sorabilir miyim lütfen. Greta! Sizin kuşağınızın genç neslin, David'in nesline, eski nesle tavsiyesi ne olurdu?

Greta: Belki de evet, bizim sahip olduğumuzdan çok daha fazla deneyime sahip olduğunuzu biliyoruz ve bizden daha eğitimli olduğunuzu ve dünyayı farklı bir şekilde anladığınızı biliyoruz, ancak yine de açık fikirli olmamız gerekiyor. Bu, açık fikirli olmamızı ve kalıpların dışında düşünmemizi gerektiren bir kriz. Ve bu sizde hayran olduğum pek çok şeyden biri David, siz…. Çok açık fikirlisiniz ve bunu nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum. Ama hala çok… Hala öğreniyor ve yeni şeyler öğreniyorsunuz ve açık fikirlisiniz. Bence bu benim neslimden eski nesillere tavsiyem; "açık fikirli olun". Sırf her zaman bu şekilde yaptığımız için, bunun doğru olduğu anlamına gelmez, ahlaki olarak savunulabilir olduğu anlamına gelmez.

Mod: Ve David, Peki ya sen?

David: En sonunda bunun dünyayı kurtarabileceğimiz politik bir karar olmalı, uluslararası, sizin, ben ve Greta gibi seçmenler arasında alışveriş var olmalı. İnsanları, yeşil olan politikalara destek verdiğimize ikna etmeliyiz. Ve bu ülkede, en azından Britanya'da, hükümetten yeşil politikaları destekleme, yenilenebilir kaynaklardan gittikçe daha fazla güç alan politikaları destekleme konusunda açıklamalar geldi ve tabii başka politikalar da var; denizlerimize daha iyi davranılması gibi. Ve size umut veren açıklamalar yapıyorlar ve umarım gerçekten işin içine girerler. Karşılaştığımız salgının oranınında bir krizle karşı karşıya kaldığınızda, gözlerinizi acil sorunlardan kaldırmak çok zordur… Hastanelerdeki acil sorunlar, bir beş yıl sonra hayatın nasıl olduğunu düşünmek gibi… Ama bunu yapmalıyız, bunu gerçekten yapmalıyız. Ve ben sadece… Sanırım dünyanın geleceği buna bağlı.

Mod: David, Greta! çok teşekkür ederim. Burada Bristol'da, ikiniz arasındaki bu çok özel, bu çok eşsiz konuşmayı dinlemek inanılmaz bir ayrıcalıktı. 

David ve Greta’nın filmlerine ulaşmak istiyorsanız; Greta'nın "I Am Greta" filmi 16 Ekim'de İngiltere'de Hulu'da gösterime girdi ve 13 Kasım'da Amerika’da gösterime girecek ve David'in "David Attenborough - Gezegendeki Bir Yaşam" filmi zaten Netflix'te yayınlanıyor. . İzlediğiniz için çok teşekkür ederim.

(Açık Radyo - Çeviri: Nil Sarrafoğlu)

 

Bültene kayıt ol