Küresel eylem günü: “İklimi değil sistemi değiştirelim”

25.09.2020 - 18:37
Haberi paylaş

25 Eylül uluslararası iklim grevi için Antikapitalistler platformunun çağrısıyla İstanbul, İzmir ve Tekirdağ'da eylemler yapıldı.

İklim hareketi, küresel eylem günü ilan ettiği 25 Eylül'de dünyanın birçok yerinde etkinlikler ve sokak eylemleri düzenledi.

Türkiye'de de Antikapitalistler platformunun çağrısıyla İstanbul, İzmir ve Tekirdağ'da yapılan eylemlerde patronların ve onları koruyan hükümetlerin kâr hırsıyla gezegeni ve iklimi tahrip etmesi protesto edildi, sistemi değiştirme çağrısı yapıldı.

İstanbul'da aktivistler "İklimi değil sistemi değiştir" demek için Moda çimlerde buluştu. Eylemde "Kâr değil insan! Kâr değil yaşam", "Yönetemiyorsunuz, yok oluyoruz", "İklim krizini durdur, göçmenlere sahip çık", "Fosil yakıt müjde değil felakettir", "İklim banka olsaydı çoktan kurtarılmıştı", "İklim adaleti = sosyal adalet", dövizleri taşındı.

(İstanbul'daki eylemin tüm fotoğrafları için tıklayın)

İzmir'deki eylem FFF ile ortaklaşılarak saat 19:00'da Alsancak'ta yapıldı.

Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan aktivistler, küresel eylem gününde şirketlere ve kapitalizme karşı seslerini yükselttiler.

Basın açıklamasını Maya Kılıç okudu.

FFF aktivisti Maya Kılıç, marksist,org'a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Pandemiye rağmen sayımız tedbir alabildiğimiz ancak birlikte olduğumuzu hissedebileceğimiz kadar çoktu. Taleplerimizi, bakış açımızı belirttik. Sesimiz duyulana geleceğimiz için yapılması gerekenler yapılana kadar durmayacağız."

(İzmir'deki eylemin tüm fotoğrafları için tıklayın)

Tekirdağ'da ise 18:00'de Hasan Ali Yücel Meydanı'nda gençler, iklim aktivistleri bir araya gelerek kapitalizmi protesto etti. Tekirdağ'daki aktivistler "Şirketleri değil gezegeni kurtar", "Başka bir dünya yok", "İklim krizini durdur, göçmenlere sahip çık", "Zaman daralıyor, harekete geç, ya sıfır karbon ya sıfır gelecek!" dövizleri taşıdı. Öğrenci Yusuf da eylemde bir konuşma yaptı.

(Tekirdağ'daki eylemin tüm fotoğrafları için tıklayın)

Antikapitalistler platformunun eylemler için hazırladığı basın açıklaması şöyleydi:

İklimi değil sistemi değiştirelim!

Bugün 6. Küresel İklim Grevi için bir araya geldik. GretaThunberg’in İsveç’ten başlattığı ve tüm dünyaya hızla yayınlan İklim grevleri kapsamında defalarca, milyonlarca insan sokaklara çıktık. En son geçtiğimiz Eylül ayında dünyanın dört bir yanında 7 milyondan fazla insan “Derhal İklim Acil Durumu ilan edilsin” talebiyle meydanlardaydık. 6. Küresel İklim Grevi’ni ise pandemi koşulları altında yapıyoruz. kimsenin sağlığını tehlikeye atmamak için bugün burada olağanüstü tedbirler alarak bir araya geldik.

Ama içinde bulunduğumuz ekonomik, ekolojik ve pandemi krizinin oluşmasından sorumlu olan kapitalist sistem ve onun temsilcileri için ne insanların sağlığı ne yoksulluk ve işsizlik ne de tüm canlı yaşamını yok oluşa sürükleyen iklim krizi önemli. Onlar krizlerden bile çıkar sağlamanın peşinde.

Pandemi sürecinde yaşadıklarımız, bu sistemin sadece ve sadece egemenlere ve sermaye sahiplerine hizmet ettiği gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya serdi.Vergilerimiz, işsizlik fonlarında ve emeklilik fonlarında biriken paralarımız patronlara teşviklerle, vergi muafiyetleriyle aktarıldı.

Bugün vaka sayıları resmi verilere göre günde ortalama 1700’lerde. Her gün ölenlerin sayısı ise 60’lara ulaştı. Toplu taşıma araçlarında üst üste her gün işe gitmek zorundayız, koruyucu önlemlerin alınmadığı fabrikalarda, işyerlerinde çalışmak zorundayız.“Yeni normal” dedikleri bu. “Covid-19 ayrımcılık yapmaz, hepimiz aynı gemideyiz” sözü doğru değil.

Korona pozitif tanısı konanların yüzde 60-70’i işçiler. Eğitim-Sen, DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği gibi emek örgütlerimiz, sendikalarımız bizlere açlık ya da ölüm ikilemi dayatan uygulamaları teşhir ettiği, bunlara itiraz ettiği için saldırı altındalar. Türk Tabipleri Birliği'nin haklı feryadına ve taleplerine karşı anayasal olarak tanınmış meslek örgütlerine baskı uygulamaya çalışmak, halkın yüzde 99'unun aleyhinedir.

Değerli arkadaşlar,

Evet iklim krizi ile tüm canlı yaşamı yok oluşa sürükleniyor!

Bugün yeni normal dünyanın dört bir tarafında milyarlarca insan için fırtınalar, orman yangınları, seller, kuraklık demek. Açlık, yoksulluk, yoksunluk demek. Eski normal bugünün krizlerin yarattı, yeni normal de yarın yeni krizler yaratacak.

Haftalardır ABD’deki Kaliforniya yangınlarında yanan orman alanı 1,5 milyon hektarı geçti. Gökyüzü gündüz vakti turuncuya boyandı. Kaliforniya yangınlarının dumanları Kuzey Avrupa’ya ulaştı. Meksika körfezinde tarihte ikinci kez aynı anda beş kasırga ortaya çıktı ve ABD’nin kıyı eyaletlerini vurdu. Bangladeş’te ise sel felaketleri nedeniyle ülkenin üçte biri sular altında kaldı. Bilim insanları Grönland buzullarındaki erimenin geri dönülmez noktaya ulaştığını açıkladı.

Antarktika’da Şubat ayında 20 derece rekor sıcaklık ölçülmüştü. Haziran ayında Sibirya’da yani kuzey kutup bölgesinde de 38 derece ile rekor kırıldı. Tarihin gördüğü en yüksek sıcaklık ise birkaç hafta önce Kaliforniya’nın Death Valley bölgesinde ölçüldü; tam 54,4 derece!

Türkiye’de ise bu yaz yüzlerce yangın çıktı. Cudi dağı, Adana ormanları haftalarca yandı. Ağustos ayında Giresun’da büyük yıkımlara ve ölümlere yol açan sel felaketi yaşandı. Giresun ilk olmadığı gibi son da olmayacak. Şimdi de söylüyoruz Giresun’dan daha kötülerini de yaşayacağız. Ama her yaşadığımız felaketinin ardından yetkililer çıkıp “Bir ayda yağacak yağmur saatler içinde yağdı, şimdiye kadar böyle bir yağmur hiç görülmedi” gibi açıklamalar yapıyorlar. Sanki kendiliğinden oluşan, doğal, önüne geçilemez bir durumla karşı karşıya kaldığımızı ifade ediyorlar. Felaketleri normalleştirmeye, kendi sorumluluklarını, suçlarını örtmeye çalışıyorlar. Tıpkı pandemi sürecinde ölümleri sıradanlaştırdıkları gibi.

İklim değişikliği doğal yollarla oluşan, önüne geçilemez bir durum, bir kader değildir. Bir hafta önce Karadeniz’de doğalgaz buldundu müjdesi verip, Giresun’da yaşanan selin ardından “N’apalım iklim değişiyor” diyemezsiniz. İklimi değiştiren; toprağın altından çıkarılan kömür, petrol, doğalgazdır. Madencilik faaliyetleri ile yok edilen ormanlık alanlar, tarım arazileridir. Fosil yakıt şirketlerine, madencilik ve inşaat şirketlerine verilen teşviklerdir.

İklimi değiştiren enerji şirketlerinin petrol ve gaz üzerinden elde edecekleri kârları için tıpkı Doğu Akdeniz’de gerilimi tırmandıran, bölge halklarını savaşın eşiğine getiren, temiz enerjiye yapılması gereken ve özellikle pandemi döneminde eğitime, sağlığa harcanması gereken paraların silahlara aktarılmasıdır. Karadeniz’de müjdelenen, Doğu Akdeniz’de silahların eşliğinde aranan doğalgaz kirli enerji politikalarının bir parçasıdır, gezegenimizin geleceğine büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Kömür, doğalgaz, petrol yerin altında kalsın, güneş-rüzgâr bize yeter! diyoruz. Askeri gerginlikler üzerinden milliyetçiliği yükseltecek politikalara, göçmenleri hedef alan ırkçı kampanyalara karşı çıkıyoruz. Göçmenler savaşın ve yoksulluğun, iklim krizinin kurbanlarıdır,“Yeterli yerimiz var” onlara hoş geldiniz diyoruz.

Küresel kapitalizmin ekonomik-ekolojik-pandemik krizine karşı dünyanın birçok yerinde işçiler ve ezilenler mücadele ediyorlar. Bugün milyonlarca genç “İklim adaleti eşittir sosyal adalet” talebi ile eylemde. Onların hayatlarımızı riske atan, bizi yoksullaştıran, iklimi değiştiren uygulamaları varsa bizim de sisteme karşı küresel mücadelemiz var.

Milyonların içinde olduğu dev bir hareket bizimki.

Onların bir avuç bizim milyonlar olduğumuzu her seferinde ortaya seren bir hareketimiz var.

İklimi değil sistemi değiştireceğiz!

Antikapitalistler

Bültene kayıt ol