İklim Acil Durumu: Geri dönüşü olmayan noktayı çoktan geçmiş olabiliriz!

29.11.2019 - 08:53
Haberi paylaş

Bilim insanlarının pek de iç açıcı olmayan uyarıları, gezegenimizin bir dizi ‘geri dönüşü olmayan iklim felaketine’ doğru ilerlediğini gösteriyor.

Bu “uygarlığımız için varoluşsal bir tehdit” diyorlar; yani “gezegensel bir OHAL’in içindeyiz.” 

‘Geri dönüşü olmayan nokta’, küresel ısınmanın, örneğin buz örtüsü ve ormanlardaki önlenemeyen kayıplar gibi olumsuz etkilerinin artık durdurulamaz olduğu anlamına geliyor. Geçmişteki tahminler, bu noktaya bu kadar kolay gelebileceğimizi öngörememiş, hatta 5C gibi olağanüstü bir ısınma seviyesinde başlayacakları sanılmıştı. The Guardian’ın haberine göre ulaşılan son bulgular, bunun için 1-2C arası ısınmanın yeterli olabildiğini gösteriyor. 

Gezegenimiz zaten 1C’lik ısınmaya çoktan ulaştı bile. Isınma, geçmişteki emisyonlarımız nedeniyle daha da artacak. Kaldı ki atmosfere saldığımız sera gazlarının oranı da artıyor. Bilim insanları, özellikle çözülüp erimekte olan permafrostlar nedeniyle salınacak metan konusunda uyarıyor. Bu donmuş topraklardan atmosfere metan salınması, ısınmanın hızlanması demek. 

Bilim insanlarının Nature dergisinde yayımlanan bir makalede ‘taşma noktaları’ olarak bahsettiği kırmızı çizgiler son derece karmaşık bilimsel süreçlerle ortaya çıktıkları için tam olarak nasıl ve ne zaman yaşanacaklarını tahmin edebilmek pek mümkün değil. Ancak bu ‘taşma noktaları’ nedeniyle yaşanacak olası felaketlerin ne kadar büyük olacağını biliyor ve özellikle bunun üzerinde duruyorlar. Öyle ki bir kez başladıklarında, durdurmak için çok geç kalmış oluyoruz. Diğer bir deyişle, işaretlerle karşılaşmaya başladığımızda önlem alabilecek kadar zamanımız kalmayacak. Bu nedenle acil bir uluslararası eylem planı uygulanması gerektiğini belirtiyorlar. 

Makalenin başyazarı, Exeter Üniversitesi’nden Profesör Tim Lenton, “Birbiriyle zincirleme ilişkili taşma noktaları eşiğini hâlihazırda geride bırakmış olabiliriz” diyor; “İklim için grev yapan çocuklar haklı: Büyük olasılıkla geri döndürülemeyecek olan bir dizi değişimin gerçekleştiğine ya da gerçekleşmek üzere olduğuna tanıklık ediyoruz.” 

“Yaptığımız şey, panik yaratmaya çalışmak değil; aksine iklim değişimi sorununun tamamını bir risk yönetimi gibi ele almak gerek” diyor Lenton; “Sağduyu bunu gerektirir.” 

East Anglia Üniversitesi’nden (UEA) Phil Williamson ise Lenton ve meslektaşlarının hazırladığı makaleyi şöyle yorumladı; “Maalesef öngörüleri bütünüyle makul. Artık yerkürenin iklim sistemi üzerindeki kontrolümüzü yitirmiş olduğumuz görünüyor.”  

Birleşmiş Milletler’in geçtiğimiz günlerde yayınladığı yeni emisyon raporu da benzer bir tablo çizerek 3-4C’lik ısınmaya doğru ilerlemekte olduğumuzu gösterdi. Bir başka deyişle; 9 taşma noktasının tamamı ya geçildi ya da geçilmek üzere. 

“Batı Antarktik buz örtüsündeki kaybın önlenemeyebileceğine dair endişe verici kanıtlara sahibiz” diyor Lenton. Doğu Antarktika’daki Wilkes havzasında da durum pek farklı değil. Bu buzulların kaybı, deniz seviyesini de kaçınılmaz olarak birkaç metre yükseltecek.  

Bilim insanları Grönland buzullarındaki erimenin artarak devam ettiğini hatırlatıyor. Bu sırada Arktik deniz buzu da git gide küçülmekte. Ayrıca Kuzey Kutup bölgesindeki permafrostun eriyip metan ve karbondioksit salımı yapmaya başladığı da biliniyor. Avrupa’nın ısınmasına yol açan Atlantik’teki körfez akıntısı ise 20. yüzyılın ortalarından bu yana %15 yavaşladı ve bu yavaşlamanın devam edip etmeyeceğine dair bir fikre sahip değiliz. Amazon ormanlarındaki kayba bakıldığındaysa, 1970’den bu yana ormanların %17’sinin kaybedildiği anlaşılıyor. Bilim insanlarına göre, kayıp %20 ila 40 civarına ulaşırsa yağmur ormanları kuraklaşmaya başlayacak. Diğer taraftan, Kuzey Amerika’daki gibi ılıman ormanlardaki ısınma, beraberinde durdurulamayan orman yangınlarını da getirdi ve zararlı türlerin bölgeyi istila etmesine yol açtı. Mercan resiflerininse 2C’lik ısınmayla beraber tamamen yok olacağı söyleniyor. 

Birbiriyle bağlantılı olan bu kritik eşikler zincirleme bir etkiyle tetikleniyor. Örneğin Kuzey Kutup bölgesindeki deniz buzunun erimesi, okyanus suyunun daha fazla güneş ışını emip ısınmasına ve beraberinde gezegeni de ısıtmasına yol açıyor. Bunun sonucunda Grönland buzu eriyor, permafrost çözülüyor.

Makale, mevcut iklim modellerinin, yıkıcı sonuçları öngörmek konusunda yetersiz kaldığının da üzerinde duruyor.

Çeviri: Tuna Emren

Bültene kayıt ol