Gazze’de 19 Ocak tarihinde yürürlüğe giren ateşkesin ilk aşamasının sonuna gelinmek üzere. 1 Mart’ta sona erecek ilk aşama içerisinde 33 İsrailli rehineye karşılık 2 bin kadar Filistinli rehine serbest kalmış olacak. İlk aşamada birçok sorun yaşanmış olmasına rağmen rehine takasları büyük ölçüde gerçekleşti. Ancak ikinci aşamanın görüşmeleri henüz başlamış değil. Süreç birçok zorluğa rağmen, çelişkileriyle birlikte devam ediyor.
İkinci aşamada Gazze’deki tüm rehinelerin serbest bırakılması dahil kapsamlı bir rehine takası, İsrail ordusunun Gazze’den tamamen çekilmesi ve Gazze’nin yeniden imarı için müzakere edilmesi öngörülüyor. Ancak ikinci aşamanın görüşmelerine 3 Şubat’ta başlanmış olması gerekirken henüz bu konuda bir ilerleme yok. İsrail de Hamas da müzakere heyetlerini Mısır’a göndermiş durumda ve en son İsrail yönetimi müzakerelerin başlayacağını açıkladı.
Bu sırada Hamas, ateşkes sürecini hızlandırmak ve Netanyahu hükümeti üzerindeki baskıyı artırmak amacıyla ani bir çıkış yaparak bütün rehineleri tek seferde serbest bırakabileceğini açıkladı. Hamas Sözcüsü Hazem Qassem 60’tan fazla rehinenin serbest kalması karşılığında İsrail güçlerinin Gazze’den tamamen çekilmesini ve savaşa son verilmesini istediklerini belirtti.
Siyonist Trump’ın İsrail’e sınırsız desteği
ABD Başkanı Donald Trump’ın bütün dünyanın tepkisini çeken Gazze’yi devralma, orayı lüks bir Riviera’ya dönüştürme ve Gazzelileri geri dönmemek üzere başka ülkelere sürme planı, ateşkesin ikinci aşamasına geçilip geçilmeyeceğine yönelik belirsizlik yaratmıştı. İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD ziyareti sırasında Trump’ın bu öneriyi yapmış olmasından son derece memnun oldu. Üstelik Trump bir adım daha ileri giderek Hamas’ın öyle ikinci aşamaya falan kalmadan tüm rehineleri serbest bırakmasını talep etmişti. Aksi halde Gazze’yi cehenneme çevirmekle tehdit etti. İsrail’e de eğer Hamas rehinelerin tamamını serbest bırakmazsa ateşkesten çekilmesi gerektiğini söyledi.
Trump’ın açıklamaları Netanyahu hükümetinden ateşkes imzaladığı için istifa eden faşist Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilirse istifa edeceğini açıklayan aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi lideri Bezalel Smotrich tarafından ayakta alkışlandı.
Trump yönetimi ayrıca Netanyahu hakkında yakalama kararı veren Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptırım uygulanmasını öngören bir kararname imzaladı. Bu yaptırımlar arasında mülk ve varlıkların bloke edilmesi ve UCM yetkilileri, çalışanları ve akrabalarının ABD’ye girişine izin verilmemesi de yer alıyordu.
Trump’ın İsrail hakkında olmasa da Napolyon’un “Ülkesini kurtaran kişi hiçbir yasağı çiğnemez” sözlerini paylaşması da ulusal ve uluslararası hiçbir hukuku tanımadığını gösteriyor.
Tüm bunların yanında başkan olur olmaz başta ABD’nin yoksul ülkelere olan yardımları olmak üzere tüm dış desteği durduran Trump bir tek Mısır ve İsrail’e yönelik askeri yardımları bu kararın dışında tutmuştu. Trump en son İsrail’e 1 ton ağırlığında 1.800 adet bombanın satışını onaylamıştı ki bu bombalar şu an Aşdod Limanı’na indirilmiş durumda.
Netanyahu hükümeti ateşkesin ikinci aşamasının görüşmeleri başlamak üzereyken tepeden tırnağa silahlandırılmış durumda ve her türlü hukuksuzluğu yapabileceğine dair ABD’nin koşulsuz desteğini almış durumda.
Öbür yandan, Trump’ın Gazze önerisi Ortadoğu’daki en yakın müttefiki Mısır dahil tüm ülkeler tarafından kesin bir dille reddedildi. Trump, Gazzelileri Mısır ve Ürdün’ün almasını istemişti. Ancak yüz binlerce Filistinli’nin bu ülkelere gitmesi demek hem son derece politik bir topluluğun ülkelerine gelmesi anlamına geliyor hem de iki ülkedeki Filistin yanlısı halkların öfkesini çekmek demek. İki ülke de Ortadoğu Devrimleri sırasında rejimlerin devrilmesi tehlikesini yakından yaşamıştı. O nedenle her ne kadar ABD ile yakın ilişkileri olsa da bu riski göze almaları mümkün değil.
Batı Şeria’ya saldırılar, Lübnan’da ateşkes ihlalleri, Suriye’de işgal
Gazze’de ateşkes tüm çelişkilere rağmen devam ederken İsrail askerleri ve aşırı sağcı yerleşimciler Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik saldırılarına hız vermiş durumda. Gazze meselesi biraz daha sönümlendikten sonra sıranın Batı Şeria’ya gelebileceği tahmin ediliyor.
Filistin direnişinin en önemli merkezlerinden biri olan Cenin Mülteci Kampı askeri operasyon nedeniyle yüzde 90 oranda boşaltılmış durumda. Hemen her gün Batı Şeria’dan sivil ölüm haberleri geliyor.
Netanyahu iktidarı Trump ile birlikte elinin güçlendiğini hissederek daha sert açıklamalar yapıyor. Hamas ateşkes başladığından bu yana esir takaslarında da zaman zaman gecikmelere neden olan 270 ateşkes anlaşması ihlali tespit etti. Bunlar arasında en önemli olan evsiz kalan Filistinlilere kış ayları için verilmesi planlanan konteyner konutların ulaştırılmamış olmasıydı. Altyapı ve bina yapımı için gereken ağır makinelerin girişi de engelleniyor.
İsrail ayrıca Lübnan’da Hizbullah ile imzaladığı ateşkes anlaşmasına da aykırı şekilde bugüne kadar çekilmiş olması gereken bazı bölgelerden güvenlik gerekçesiyle çekilmeyeceğini açıkladı.
Suriye’de ise diktatör Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından işgal ettiği bölgeleri uluslararası hukuka aykırı bir biçimde elinde tutmaya devam ediyor.
Rehine aileleri ateşkes için sokakta
Tüm bunlara rağmen İsrail hala bütün dünyada Filistin dayanışma eylemleriyle protesto edilmeye devam ediliyor. Birleşmiş Milletler, UNRWA ve Kızılhaç gibi örgütler tarafından eleştiriler alıyor. İsrail’e ve İsrailli şirketlere yönelik boykot hareketi sürüyor.
Netanyahu hükümeti ülke içerisinde de başını rehine ailelerinin çektiği bir toplumsal muhalefet hareketiyle karşı karşıya. Ateşkes imzalandıktan beri İsrail basınında ikinci aşamaya geçilmeyebileceğine yönelik yorumlar ailelerin sürekli olarak eylemler yapmasına yol açmış durumda. Aileler savaşa dönülmesini değil rehinelerin tamamının serbest bırakılmasını istiyor ve bunun da tek yolunun ateşkesin korunmasından geçtiğine yönelik basınç oluşturuyor. Netanyahu’yu masadan kalkmaktan alıkoyan en önemli basınç bu.
Özdeş Özbay
(Sosyalist İşçi)