Gazze ateşkesi: İsrail’in yok sayacağı yeni bir anlaşma daha

İsrail yine anlaşmayı ihlal ederek saldırılarını sürdürüyor.

İsrail ve Hamas 9 Ekim’de, ABD, Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda, Trump’ın 20 maddelik ateşkes planının ilk aşamasında anlaştı.

Anlaşma kaçırılan tüm rehinelerin İsrail’e iadesini, karşılığında İsrail askerlerinin Gazze’den kademeli olarak (3 aşamada) asker çekmeye başlamasını ve İsrail’in bazı Filistinli tutsakları serbest bırakmasını kapsıyordu.

Gazze Planı’nın devamında da Hamas’ın silah bırakması talep ediliyor. Bunun yerine Gazze Şeridi’nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump’ın başkanlık edeceği bir “Barış Kurulu” da bu komitenin faaliyetlerini denetleyecek. 

ABD Başkanı Trump, iki tarafı da tehdit ederek ama daha çok Hamas’ı tehdit ederek anlaşmayı imzalamasını sağladı. Eğer bu plana onay vermezse Netanyahu’ya “işi bitirmesi” için yani soykırımı gerçekleştirmesi için tam destek vereceğini söyledi. 

Hamas ateşkesi diğer direniş örgütlerine danışarak imzaladı ve her örgüt Hamas’ın sorumlu bir davranış gösterdiğini açıkladı. 

Anlaşma aslında Hamas için de Filistin halkı için de ağır maddeler içeriyor. Gazze halkının seçmediği, Trump’ın başını çekeceği ve İsrail’in onayını alacak bir teknokrat gruba Gazze yönetimi verilecek. Ayrıca yine İsrail yanlısı rejimlerin oluşturacağı bir uluslararası polis gücü Gazze’ye girecek. Bu güç esas olarak direniş örgütlerini silahsızlandıracak. İsrail ordusunun tekrar Gazze’yi işgalinin önünde ise bir engel görünmüyor. Beğenmediği gelişmelere karşı İsrail Gazze’ye müdahalede bulunabilir ya da bu polis gücüyle birlikte hareket edebilir.

Ancak dünya genelinde yaşanan dev protestolar, Sumud filosunun yarattığı küresel dayanışma ve İsrail’in Katar’a saldırarak ABD’nin bölgedeki çıkarlarını dahi tehdit eden tavırları sonrası İsrail de Gazze’nin tamamen boşaltılmasından, Trump da Gazze halkının diğer Arap ülkelerine gönderilmesi planından en azından şimdilik vazgeçmiş görünüyor.

Hamas ise bu anlaşmayı imzalayarak iki şeyi göstermiş oldu. İlk olarak kendi örgüt çıkarlarını Gazze halkının üzerinde görmediğini gösterdi çünkü Filistinli siviller korkunç bir soykırım ve açlıkla karşı karşıya. Hamas, İsrail Gazze’den tamamen çekildiği takdirde silah bırakmaya onay verdi. 

İkinci olarak da tarihi boyunca hiçbir anlaşmaya uymayan İsrail’in yine bir bahane bulup savaş politikalarına döneceğini biliyor. Bu nedenle uluslararası kamuoyu nezdinde anlaşmaya yanaşmayan taraf olarak algılanmak yerine anlaşmayı kabul etti. 

Ateşkes sayesinde Gazze’ye gıda ve ilaç yardımı ulaşmaya başladı, bombardımanlar hafifledi. Aslında tamamen durması gerekirdi ama İsrail yine anlaşmayı ihlal ederek saldırılarını sürdürüyor.

İsrail yine saldırıyor

Anlaşmanın imzalandığı 9 Ekim’den bu yana İsrail türlü bahanelerle onlarca kez anlaşmayı ihlal ederek saldırılar düzenlemeye devam etti. Toplamda 50 civarı Filistinliyi öldürdü. 

Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için İsrail kabinesinin onayı beklenirken daha o gece İsrail askerleri geri çekilecekleri mevzilerde büyük bir yangın, imha ve yağma olaylarına girişti. 

Ancak İsrail her defasında olduğu gibi yine Hamas’ın anlaşmayı ihlal ettiğini iddia ediyor. İsrailli ölülerin bedenlerini teslim etmemekle suçluyor. Oysa tamamen yıkılan bir bölgede enkazı kaldırmanın ve ulaşılan kemiklerin kime ait olduğunun tespit edilmesinin zaman alabileceğini Hamas daha önce belirtmişti.

Bir başka gerekçesi ise Filistinliler’in İsrail askerlerinin çekildiği sarı hattı ihlal ettiği yönünde. Bu gerekçe ile evlerine dönen 10 kadar sivili dronlarla vurarak katletti İsrail.

En son da Hamas’ın İsrail askerlerine ateş ettiğini iddia ederek Refah’ı bombaladı ve 40 civarında insanı daha öldürdü. 

Trump’ın Knesset’te ve Mısır’daki tiyatro sahnesi

13 Ekim sabahı, ateşkesin uygulanmaya başladığı gün bir tiyatro izledik.  Gazze’de ateşkesin ilk aşaması uygulamaya geçti. Hamas ve direniş örgütleri sağ kalan 20 İsrailli rehineyi serbest bıraktı. İsrail de 2000’e yakın Filistinli rehineyi serbest bıraktı.

ABD Başkanı Donald Trump da İsrail’e giderek Knesset yani İsrail Parlamentosu’nda uzun ve coşkulu bir konuşma yaptı. Geçtiğimiz yıl Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşma sırasında defalarca ayakta alkışlanması gibi bu kez de Trump Knesset’te defalarca ayakta alkışlandı. 

Trump sadece Gazze’ye değil tüm Ortadoğu’ya barış getirdiğini iddia etti. Radikalizm yenildi dedi, İran’ın çok başarılı bir operasyonla vurulup nükleer gücünün yok edildiğini söyledi. İsrail ordusunun çok iyi iş çıkardığını söyledi. İşbirliği yapan Ortadoğu ülkelerine teşekkür etti. 

Ancak konuşması sırasında protesto da edildi. Trump’ın konuşmasının başında çoğunlukla İsrail vatandaşı Filistinlilerin partisi olan Hadeş Telal Partisi Milletvekilleri Ayman Odeh ve Ofer Cassif tarafından protesto edildi. İsrail Meclisindeki muhalif Yahudi Milletvekili Ofer Cassif ile Filistin asıllı İsrail milletvekili Ayman Odeh Trump’ın konuşması sırasında “Filistin’i tanıyın” ve “soykırım” yazılı dövizleri kaldırdılar. İsrail Meclisi karışırken protestocu vekiller yaka paça dışarı çıkarıldı.

En az 68 bin Filistinli’nin öldüğü, 500’e yakın Filistinli’nin ise açlıktan öldüğü korkunç bir soykırımın şimdilik durdurulmuş olmasının ardından adeta bir zafer konuşması yapan Trump, konuşması boyunca sık sık espri yaptı, Netanyahu ve diğer bakanlarla şakalaştı, alkışlandı ve bol bol savaşta kullanılan güçlü silahları övdü, İsrail’in bu silahları çok iyi kullandığını söyledi.

Trump, bu tiyatro oyununun ikinci perdesine aynı gün Gazze zirvesi için geçtiği Mısır’da devam etti. Erdoğan dahil 30’dan fazla devlet liderinin katıldığı zirvede 4 ülke (ABD, Katar, Mısır, Türkiye) Gazze için ‘Niyet Beyanı’nı imzaladı. Daha sonra bu metnin adının “Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması” olduğu öğrenildi. 

Trump burada alakasız bir şekilde “3 bin yıllık savaşı sonlandırdık” ifadelerini kullandı. Ne İslam, ne Hristiyanlık ne de İsrail 3 bin yıl önce vardı! 

Erdoğan’a övgüler düzen Trump “Hiçbir zaman bizi yüz üstü bırakmadı, Ne zaman başım sıkışsa her zaman yanımda oldu” dedi. Türkiye’nin Hamas’a baskı yaptığını açıkladı.

Bu anlaşmanın somut bir içeriği yoktu. Savaşan tarafların da zaten imzası yoktu. Ancak anlaşma İsrail’in yeniden küresel düzenin içerisine alınmasını ve devletlerin ekonomik, diplomatik ve askeri boykotlarını terk edip ilişkilerini eski haline döndürmeyi amaçlıyordu. 

Katar saldırısının önemi

ABD’nin, İsrail’in Filistinlilere verdiği zararı umursamadığı çok açık ancak İsrail’in bölgesel veya küresel çıkarlarını tehlikeye atması ABD’yi zaman zaman İsrail’i durdurmaya zorlamak durumunda bırakıyor.

En son Trump’a dev bir Boeing hediye eden ve Orta Doğu’daki en büyük Amerikan askeri üssüne ev sahipliği yapan Katar’a yönelik saldırının böyle bir rolü olmuş gibi görünüyor. 

The Washington Post gazetesi geçen hafta bu konuda kendisine sızdırılan çok önemli belgeleri yayınladı. Buna göre altı ülke arasında “Bölgesel Güvenlik Yapısı” olarak bir ortaklık kurulmuş. Bu ortaklık aslında 2022 yılında ABD liderliğinde bölgede İran’dan tehdit algılayan devletler arasında (Katar, Bahreyn, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve BAE) yapılan bir askeri ortaklık olarak kurulmuş. Ancak İsrail-İran arasındaki karşılıklı füze saldırıları ve İsrail’in ABD destekli 12 günlük Tahran saldırısının ardından, 2025 yılına kadar sessizce genişletilerek altı Arap devletini İran’a karşı ortak bir hava savunma ağına bağlamış.

Zaten bu ülkeler İran füze saldırıları sırasında kendi hava savunma sistemlerini İsrail lehine kullanmışlardı. 

Ancak bu ortak hava savunma sistemi 9 Eylül’de İsrail’in Katar’ın başkentine düzenlediği saldırıdan Katar’ı korumak için “hiçbir şey yapmadı” deniyor haberde. Bu da ortaklık üyeleri arasındaki askeri bağları krize soktu deniyor.

Trump’ın İsrail’i ateşkes planına zorlamasının arkasındaki en önemlerden birinin bu olduğu iddia ediliyor. 

Trump, İsrail’in bir daha böyle bir saldırı yapmasını engellemek amacıyla Eylül ayı sonunda Katar’ın güvenliğini ve toprak bütünlüğünü dış saldırılara karşı garanti altına almayı ve olası bir saldırıyı ABD’ye yönelik bir tehdit olarak kabul eden bir başkanlık kararnamesine imza atmıştı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu da daha sonra Washington’un baskısı altında Katar’dan özür dilemek zorunda kalmıştı.

İsrail’e tam ambargo

İsrail’in anlaşmayı ihlal edip Gazze’de ve Batı Şeria’da etnik temizliğe geri dönmesi sadece zaman meselesi. 

İsrail korsan bir yerleşimci, işgalci devlet. Bu nedenle küresel Filistin dayanışmasının Mısır’da yapılan anlaşmanın içeriğinde yer alan İsrail ile normalleşmeye izin vermemesi, tüm ilişkilerin kesilmesini talep etmeye devam etmesi gerekiyor.

İsrail sahip olduğu tüm askeri ve ekonomik üstünlüğe rağmen Filistin direnişini bitiremez çünkü Gazze’de iki yılı bulan soykırımcı savaş gösterdi ki son Filistinli ölene dek direniş sürecek.

Ancak Filistin direnişi de İsrail devletini yenemez. İsrail bütün bir Batı emperyalizminden destek alıyor. Muazzam bir teknolojik üstünlüğe sahip.

İsrail ancak Ortadoğu devrimleri ve İsrail’in izole edilmesiyle yenilebilir. Ekonomik açıdan ve hammadde açısından tamamen dışa bağımlı bir ülke olan İsrail’in tüm ekonomik ve askeri avantajı küresel bir boykot ile yok edilebilir.

İzolasyonun bir sonucu da dünya Yahudilerinin Siyonizme sırtını dönmesi ve Siyonizm için hayati önemde olan Yahudi göçünün durması. Böylece İsrail’in insan kaynağını kurutabilir. Hatta son iki yılda olduğu gibi tersine göç yani İsrail’den kaçış gerçekleşebilir.  

Ortadoğu’daki ve Batıdaki İsrail ile işbirliği içerisindeki rejimlerin yıkılması da İsrail için sonun başlangıcı olacaktır. 

Ortadoğu devrimlerinde milyonların kendi rejimlerine karşı sokağa çıktığı dönemde İsrail devletinin bir “sınır intifadası”dan korkması bu yüzdendi. 

Filistin direnişi şimdiye kadar Britanya’da muhafazakar partinin iktidarına son verdiği gibi İşçi Partisi’nde de bölünmeye ve Jeremy Corbyn etrafında Filistin yanlısı yeni bir kitlesel solun oluşması sürecine evrildi.

Fransa’da Filistin eylemleri, seçimlerde faşist Le Pen’in kaybetmesine Yeni Halk Cephesi ittifakının birinci olmasına yol açtı.

İtalya’da yaşanan Filistin için milyonluk genel grev de İtalyan solunda bir toparlanma yaratacak gibi duruyor. 

Son ateşkesin İsrail’i durdurmayacağını bilen Filistin dayanışma hareketinin daha o haftasonu Londra’da 500 bin kişiyle, İspanya ve Berlin’deyse binlerce kişiyle eylemlerine devam etmesi İsrail ile işbirliği yapan rejimlerin devrilebileceği ve İsrail’in küresel ölçekte izole edilebileceğini gösteriyor.

Ayrıca 17 Ekim’de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, İsrail’in, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında çıkardığı tutuklama emirlerinin iptali için yaptığı itirazı reddetmesini ve de İspanya Başbakanı’nın “Barış, unutmak anlamına gelemez, cezasızlık anlamına da gelemez” çıkışını hareketin başarısı olarak görmek gerekiyor.

son yazıları

Gözümüz Gazze’de ve Sumud Filosu’nda
Küresel ısıtmanın etkileri yıkıcılaşıyor: Kapitalizmi durdurmak zorundayız
DEM Parti’nin siyasetin merkezine geri dönüşü

ilginizi çekebilir

google-ai
Yapay zeka patlaması mı yoksa iflası mı?
WhatsApp-Image-2025-10-19-at-20
Kıbrıs’a dokunma
DEM-parti-mersin-miting-ozgurluk-ve-baris03-scaled (1)
Çözüm süreci hızlanmalı