38 milyon insanın yaşadığı ülke, protestolarla çalkalanıyor. Birçok baskıcı devlet gibi polisin saldırılarına karşı eylemciler mücadeleye devam ediyor.
İsyanın sebepleri
Protestoların doğrudan tetikleyicisi, Agadir kentinde bir devlet hastanesinde sezaryen doğum sonrasında sekiz kadının ölümü oldu. Bu facia, sağlık sistemindeki eksikliklere dair halk öfkesini artırdı.
Gençlerin ve protestocular, hükümetin kamu hizmetlerine (sağlık, eğitim) kaynak ayırmak yerine büyük spor altyapı projelerine, özellikle 2030 FIFA Dünya Kupası hazırlıklarına yatırım yapmasına öfkeli. “Stadyumlar burada, hastaneler nerede?” sloganı eylemlerde öne çıktı.
Protestotaları başlatanlar Z kuşağı olarak adlandırılan öğrenci ve işsiz gençler oldu. Fakat biyolojik olarak çok genç olanların dışında geniş gençlik ve halk kesimlerine yayıldı. Toplumsal örgütlenmelerin baskıyla bastırıldığı ülkede, Discord ve Tiktok üzerinden örgütlendiler.
Bu hareketi başlatan gençler arasında işsizlik, geleceksizlik, ekonomik adaletsizlik, yoksulluk ve eşitsizlikler oldu.
En az 11 şehirde devam eden protestolar son yılların en büyük gösterileri oldu. 400’den fazla kişi tutuklandı. Gözaltı sayısı çok daha yüksek. En az üç eylemci katledildi.
Barışçıl protestolar kendiliğinden başladı. herhangi bir siyasi liderliğe sahip değil.
Talepler
- Kamu hastanelerinin iyileştirilmesi, tıbbi hizmetlerin kalitesinin artırılması.
- Daha iyi eğitim olanakları, altyapı iyileştirmeleri.
- Kamu harcamalarının halkın ihtiyacına yapılması. Spor için yapılan yatırımların iptal edilmesi.
- İşsizliğin ve eşitsizliğin yok edilmesi.
- Yolsuzluğa karşı etkin önlemler alınması.
- Başbakan Aziz Akhannouch’un istifası.
- “Özgürlük, onur, adalet” sloganıyla başlayan barışçıl protestolar, devletin şiddeti karşısında şiddetli çatışmalara dönüştü. Bazı devlet binaları tahrip edildi ya da yakıldı.
İstifası istenen başbakan Aziz Akhannouch, başta şiddetle yanıt verirken koltuğu sallanınca diyaloğa açık olduklarını söylemek kaldı. Fakat bu açıklama eşitlik, demokratikleşme ve özgürlük isteyen kitleleri ikna edemedi. Zaman kazanmak ve hareketi bastırmak yönünde bir kanı oluşturdu.
Bir başka önemli dinamik ve talep ise Fas’ı yönetenlerin 2020 yılında İsrail ile imzaladığı, aşırı sağcı Trump’ın dayattığı İbrahim Anlaşmalarını karşı çıkıştı. Protestocular Filistin bayrakları taşıyor ve “Normalleşme utançtır” sloganını sık sık atıyor. Ve kendi hükümetlerinin tutumunu soykırım karşısından işbirlikçilik olarak görüyor.
İsyanın gelişimi
27 Eylül 2025: Sosyal medya uygulamalarında uzun süredir biriken öfke, eylem çağrılarıyla patlıyor.
28 Eylül: Rabat, Marakeş, Kazablanka gibi şehirlerde ilk gösteriler başlıyor. İlk gözaltılar, protestolar kamuoyu gündemine giriyor.
29 Eylül: Protestolar yayılıyor, Kazablanka’da yol kesme eylemleri oluyor.
30 Eylül: Polisin barışçıl eylemlere saldırısı üzerine çatışmalar yoğunlaşıyor. Gaz bombası ve copla şiddete karşı taş atmalar, araç yakma, arbedeler yaşanıyor. Ait Amira gibi yerlerde banka binası gibi kurumlar yakılıyor.
1 Ekim: Protestolar daha da büyüyor. Polis silahla ateş açıyor iki eylemci öldürülüyor. Bunun üzerine bankalar, lüks mağazalar, devlet daireleri tahrip ediliyor.
2 Ekim ve sonrası: Devletin katlettiği eylemci sayısı üçe çıkıyor ve öfke daha büyüyor.
Fas’ta isyan devam ediyor. Korku duvarları yıkıldı. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sokağa çıkan öğrenciler ve işsiz gençler, işçilerin, yoksulların desteğini kazanarak mücadeleye devam ediyor.