Evde kalalım tamam ama hayatta nasıl kalacağız?

Evde kalma meselesi konusunda her emekçi gibi ben de iki arada bir derede kalmış durumdayım. Geçen hafta işlerimi bilgisayarım ve cep telefonum üzerinden e-postalar, mesajlar, telefon görüşmeleri, telekonferansla yürütmeye çalıştım. İki kere markete gitme ve sitede gezinen kedileri besleme dışında hiç evden çıkmamıştım. Bu haftaya ise işim gereği bir atık kağıt deposunda başladım. Sevk edilecek malları birilerinin yüklemesi, benim de yüklemeyi kontrol etmem gerekiyordu.

Depoda çalışan işçilerin en az yarısı göçmen Afgan ağırlıklı, bir iki tane de Suriyeli var. Özellikle böyle işlerde yevmiyeli olarak çalışan insanların evde kalması neredeyse imkânsız. Çünkü onların deyişiyle “bugün iş yok, yarın ekmek yok”.

Ayrıca bu konteynerleri limana götürmesi gereken kamyon şoförleri, limanda boşaltma ve yüklemeleri yapmak zorunda olan liman işçileri, ihracat işlemlerini yapan gümrükçüler, kontrol eden gümrük muhafaza memurları… Hiçbirinin evde kalması mümkün görünmüyor.

Yine birçok emekçi hayatın devamı için bir şekilde çalışmak zorunda kalıyor.

“Evde kal” demek gerçekten kolay…

Peki,

Sadece çalıştığı günlerde ücret alan şoför, pazarcı, garson, komi, inşaat işçisi, mavi yakalılar, ücretli öğretmenler ve diğer emekçilerin,

Sattığı mal/hizmet başına ücret alan pazarlamacı ve satış temsilcilerinin,

Çek, senet ödemesi olan ay sonu kira, stopaj yatırmak zorunda olan küçük esnafın,

Ücretsiz izne çıkmaya zorlanan diğer tüm emekçilerin,

Elektrik, su, doğalgaz, telefon faturaları, kira, kredi borçları nasıl ödenecek?

Eve aş nasıl götürülecek?

Emekçinin kafasındaki ortak soruyu ben tekrar sorayım: “Evde kalalım, tamam, ama hayatta nasıl kalacağız?”

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan, Cumhurbaşkanının duyurduğu 100 Milyarlık ‘Salgın Paketi’ belki bu dertlere biraz deva olabilirdi fakat paket emekçiye değil sermayeye açıldı. Paketten patronlara 90 milyar, vatandaşa 10 milyar çıktı.

O meşhur şiirdeki kurt taksimatından bile daha kötü bir tablo…

“Bin kula 90 pul

80 milyon kula 10 pul,

Bu taksimatı kurt yapmaz,

Kuzulara şah olsa!”

Oysa, bu rakam yukarıda belirttiğim emekçilere dağıtılabilir; elektrik, su, doğalgaz gibi zorunlu tüketimlerinin faturaları tahsil edilmeyebilir; konut ve küçük esnafa ait işyeri kiraları hazine tarafından ödenebilir. Tüm topluma cansuyu olabilecek bu destekler sağlanırsa en azından 3-4 aylık asgari ihtiyaçlar karşılanabilir hem de evde kalmaları sağlanarak salgının yayılma hızı azaltılabilir. Salgının hem can kaybı açısından hem de ekonomik maliyeti açısından vereceği zarar asgariye indirilebilir.

Yasin Altıntaş

son yazıları

Irkçılık ve ötesi
Seçim ve sonrası
Siyaset, muhalefet ve adalet üzerine

ilginizi çekebilir

2025_09_09T143003Z_1272711583_RC28OGAYYLOD_RTRMADP_3_NEPAL_PROTESTS
Asya’da mücadele dalgası: Yozlaşmış ve baskıcı yönetimler düşüyor
1625358843701
Brezilya’da bir dönüm noktası: Darbeciler ilk defa soruşturulup cezalandırıldı
Cosmopolitan_Manifest_1191_af474cc8a9
Sadece Manifest'e değil kadınların özgürlüğüne saldırı