Can Irmak Özinanır

Can Irmak Özinanır son yazıları

Can Irmak Özinanır tüm yazıları

27.11.2017 - 09:24

Vazgeçemezsiniz!

Ziraat Bankası, milliyetçilik pompaladığı reklamında Türkiye’den gidilmemesi gerektiğini  “vazgeçemezsiniz” sloganıyla anlatıyor. 

KHK ile ihraç edilmiş bir çift, üç çocuklarını yanlarına alarak son çare olarak Ege sularına açıldılar. Pasaportları yoktu, iş bulamıyorlardı. Gitmeyi seçtiler. Ege’nin suları son yıllarda binlerce mülteciyi yuttu. İşte bu KHK’lı karı-koca ve üç çocuğu da onların arasına katıldılar. Lağım medyası büyük bir hızla “FETÖ’cü aile boğuldu” başlıkları attı.  Tamamlanmamış bir soruşturmada, bir gece isimlerinin Resmî Gazete’de yayınlanmasıyla işlerini, başka işler yapma olanaklarını yitirmiş olan, tutuklanma korkusuyla bu ülkeden kaçmaya karar veren iki öğretmene ve 7, 10 ve 13 yaşlarındaki çocuklara FETÖ’cü damgası vurdular. Onlar vazgeçmemişlerdi, vazgeçilmişlerdi.

OHAL başladığından bu yana Türkiye Cumhuriyeti 108 bin’den fazla yurttaşından vazgeçmiş durumda. Cem Küçük’ün henüz darbe girişimi öncesi barış akademisyenleri için sarf ettiği “medeni ölüm” politikası, OHAL ile birlikte çok daha geniş bir kesim için hayata geçirildi.

Peki, kimlerdir bu ihraç edilenler?

Darbe girişimine katılanların en azından bir bölümünün ihraç edildiğini biliyoruz. Peki, Türkiye’de sadece kamu kurumlarında 100 binin üzerinde darbeci veya terörist mi bulunuyordu? KHK ile ihraç edilenlerin yaklaşık 3 bin kadarının solcu, barış için akademisyenler imzacısı, KESK’e bağlı sendikaların aktivistleri olduğunu biliyoruz. Bu kesim, OHAL’in bazen hükümet, bazen ise doğrudan kamu kurumlarının yöneticileri tarafından nasıl bir muhalif temizleme operasyonu için kullanıldığını gösteriyor. Hükümetin tavrı ile, özellikle Kürt sorununda, ters düşen muhalif dindarlar da ihraç edildi. Bunun dışında kimi bir bankaya para yatırdığı, kimi harçlığını çıkarmak için bir zamanlar Fethullahçıların bir işyerinde çalışmış olduğu için, kimi bizzat AKP hükümetinin özendirmesi sonucu çocuğunu cemaat okullarına yollamış olduğu için, kimi devlet sosyal işlevlerini yerine getirmediği için cemaatçilerin yurtlarına gitmiş olan vb. on binlerce emekçi ihraç edildi. Darbe girişimine katıldığı için ihraç edilenlerin sayısı devede kulak.

Tamamen güvencesiz ve geleceksiz bırakılan 40’tan fazla KHK’lı intihar etti. Pek çok kişinin ise beden ve ruh sağlığı bozuldu, hayatları darmadağın oldu, OHAL’in tetiklediği çeşitli sağlık sebeplerinden hayatlarını kaybedenler oldu.

Bir insanın yaşamını sürdürmesi için gereken asgari şartlardan mahrum bırakıldılar. Örneğin pek çok banka kredi kartlarını hemen iptal etti, çekilen kredileri hemen geri çağırdı, zaten geliri olmayan ve gelir elde etme şansı bulunmayan insanlar devasa borçlar altında kaldılar.

Ziraat Bankası endişelenmesin, vazgeçilmiş olan bu insanların pasaportları olmadığı için yurtdışına çıkmalarının tek yolu Ege sularını geçmeye çalışan Hüseyin Maden ve Nur Maden gibi bir tekneye binmek.

Türkiye, sadece ihraç ettiği emekçilerden vazgeçmedi. Grev yapmalarını engellediği, ellerinden her tür iş güvencesini almaya çalıştığı emekçilerden de vazgeçti, etkinliklerini ve neredeyse varlıklarını yasakladığı LGBTİ+’lerden de vazgeçti, her gün artan taciz, tecavüz ve şiddet olayları karşısında hâlâ kadınların bedenleri, yaşamları üzerinde kontrol kurmaya çalışarak kadınlardan vazgeçti, Kürtlerden, Rumlardan, Ermenilerden, Alevilerden, Süryanilerden vazgeçti. Gerçek şu ki bu ülke, yerli-millî ittifak çevresinde kümelenmiş çıkar ağına dâhil olmayan kişilerden, nüfusunun önemli bir kısmından vazgeçti. Bu vazgeçiş OHAL ile başlamadı ama derinleşti.

Emin misin Ziraat Bankası? Vazgeçemez miyiz?

Vazgeçilemeyecek tek şey, vazgeçilenlerin mücadelesidir. 

Can Irmak Özinanır

[email protected]


Bültene kayıt ol