Türk Girişim ve İş dünyası Federasyonu (Türkonfed)’nun Mart ayında yayınlanan “iş dünyasında kadın” raporunda, TÜİK istatistiklerine de dayanarak verilen rakamlar kadın istihdamı konusunda çarpıcı bilgiler sunuyor.
Raporda ücret eşitsizliği, işten ayrılma gerekçeleri, bakım hizmetleri ve sosyal güvenlik konusunda rakamlara yer verilirken kadınların işgücüne katılımı için ‘sermayenin’ önerileri sıralanıyor.
Ücret eşitsizliği yani aynı işi yapan kadınların erkeklerden daha az ücret alıyor olması domino taşı etkisi gibi birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Yani “eşit işe eşit ücret” talebi sadece iş hayatındaki cinsiyet eşitsizliğine karşı değil aynı zamanda kadınların gündelik hayatta omuzlarına yüklenen bir dizi sorunun da hafifletilmesi için önemli bir talep. Özellikle düşük gelir grubundaki kadınlar arasında yarı zamanlı çalışma ve ek iş arama oranı diğer kadınlara ve erkeklere göre artış gösteriyor.
Ücretlerin yetersizliği üzerine ‘ev işleri’ binince kadınlar işlerinden ayrılmak zorunda kalıyor. TÜİK’e göre küçük çocukların yüzde 86’sına annesi bakarken yalnızca yüzde 2,8’lik bir kesim kreş veya anaokuluna gönderebiliyor. Özel kreşlere hane bütçesi yeterli gelmezken devletin sağladığı hizmet de yetersiz ve erişilebilir değil. Aynı şey yaşlı/engelli bakımı için de geçerli. Ücretsiz, yeterli ve erişilebilir bakım hizmetlerinin olmaması kadınların çalışması önünde engel.
Rapora göre her yıl 120 bin kadın çocuk veya yaşlı bakımı nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kalıyor. 2015 rakamlarına göre yaşlı-çocuk bakımı oranlarının dışında 1 milyon kadın, temizlik, bulaşık gibi ev işleri nedeniyle iş aramıyor.
İşverenler bu manzaradan iş gücü verimliliğinin arttırılması adına ders çıkarırken hükümetten bu sorunu çözmesini talep ediyor. Hükümetin ise sosyal devlet anlayışından fersah fersah uzak olduğu malum. AKP konuyu koşulsuz, erişilebilir bir hak olarak sosyal devlet politikası yerine kendi iktidarının varlığına tabi lütuf hizmetleri olarak ele alıyor. Ayrıca sosyal devlet politikası olarak uygulanması gereken hizmetleri ‘özel alanlara’ havale edecek formüller peşinde. Çocuk bakımını kadınların omzundan almak için kreş hizmetine bütçe ayırmak yerine ‘babaanne maaşı’ önermesi hükümetin soruna yaklaşımının en net örneği oldu.
Zehra Eren