“Kardeşlerime diyeceğim ki, bir milyon 700 bin kardeşim, git kardeşim, baba ocağına geri dön, sana her türlü yardımı yapacağız. Sana şu ana kadar 5,5 milyar dolar harcadık, helali hoş olsun.
Ama CHP iktidarında 'Suriye'ye huzur geldi, git kardeşim kendi ülkende çalış diyeceğiz'." Kılıçdaroğlu bunları söylerken Baas rejimine bağlı güçler Duma'da 100'den fazla kişiyi (çoğu kadın ve çocuk) katlediyordu.
Burada bitmiyor, Urfa’daki günlük işçilerin bulunduğu alana gidip onlarla konuşuyor: “Neden iş bulamıyorsunuz?" "Çünkü Suriyeliler 20 liraya çalışıyor, biz nasıl 60 liraya çalışalım” diyor işçi... Kılıçdaroğlu’da "Suriyeli vatandaşla hiçbir kavgamız yok... Suriye’yi kan gölüne çeviren kimdir?... kim yaptı... 60 lirayı bile elinizden aldı..” diye cevap veriyor.
CHP, içindeki ultralar gitmeye başlayınca popülist sağda yerini sağlamlaştırmaya karar verdi sanırım. Popülist sağın önemli argümanlarından birisi göçün olmadığı bir toplumda sosyo-ekonomik eşitsizlikten mustarip millî yurttaşların refah seviyelerinin yükseleceğini iddia etmektir.
AKP’li ya da CHP’li olsun patronlar bu göçmenler üzerinden kâr yaparken işte CHP’de bu ucuz popülist söylemiyle “milli” işçiye sözde sahip çıkarak yılların bilinen ırkçılığını artık sadece devletin resmi tezlerini savunarak değil bizzat sahada da ırkçılığa kürek çekerek pekiştirme yoluna girmişe benziyor.
Suriyelilerin varlığını bir anlamda yasadışı ilan ediyor. İktidara gelince onların burada yaşamalarını geçersiz kılabileceğini düşünüyor “boş ol!” der gibi anında göndereceğini tahayyül edebiliyorsa bu, göçmenlerin ne kanuni ne de etik bir yasayla korundukları anlamına geliyor. Bir insan nasıl yasadışı olur? Bu, ancak, radikal ve kökten millîci ya da millîleşmiş bir bireysel haklar anlayışıyla mümkün olur. Fakat böylesi bir anlayış meşru gözükmek için basit bir yasadan daha sağlam bir normatif temele ihtiyaç duyar – onu da, bazı insanları insan-olmayan varlıklar, ya da, en azından, insan hakları olmayan varlıklar olarak tahayyül etmeyi mümkün kılan kökten ötekilik, yabancılık anlayışında bulur. Ekonomik açıdan, bu insanların bazılarının açlıktan ölmesinde, hastalanıp yatağa düşmesinde ya da sınırdışı edilmesinde hiç bir mahzur yoktur – ne de olsa ortalıkta onlardan daha çok vardır.
Milli solumuza yakışır tüm bunlar tabii. Onlara yakışır yakışmasına da her seçim zamanında ittifaklar bağlamında temcit pilavı gibi öne sürülmesinden artık canımıza tak etti. Bir daha bunu konuşmamak için tüm oylar HDP’ye...
Sibel Erduman