Türkiye işin başında, ABD’nin Suriye politikasının bölgede bir tamamlayacısı olmak isterken, özellikle Rusya’nın Suriye sahasına girmesinden sonra ABD ve Rusya arasında her iki tarafa da göz kırpıp kendisine ufak alanlar açıp güçler arasındaki çelişkilerden faydalanmak istemektedir.
Bu göz kırpma, yer yer flört aşamasını bulup arkadaşlığa dönüşürken, yer yer ise azımsanmayacak gerginliklerin ve gerilimlerin önünü açmaktadır. Türkiye, başını ABD’nin çektiği Batı ittifakı ile arasına kimi zaman geçici kalın duvarlar örmesi, kimi zaman ise bu duvarlardan tuğlaları çekip ilişkilerinin daha görünür olmasını istemesi; Suriye sahasındaki emperyal güçlerin Suriye siyasetine ağırlığını ve gücünü koymasıyla orantılı alakalı bir durumdur.
YPG’nin giderek Suriye sahasında genişlemesi ve kendi sınırlarının ötesine geçip Rakka kapılarına dayanması, Türkiye ile ABD arasında ilişkilerin tekrardan normalleşme aşamasından çıkıp sorunlu ve problemli bir alana taşınmasına neden olmaktır. Bu durumdan kaynaklı olarak Türkiye, Rakka operasyonunda kendisinin yer almasını isterken, içinde ağırlıklı olarak YPG’ nin yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri'nin içinden YPG’ nin çıkarılmasını istemekte ve ABD’ye kendi yol haritasını, operasyonel planını, alternatifini sunmaktadır.
Türkiye’nin başını ABD’nin çektiği koalisyon güçlerine sunduğu plan ne? Bu planın olabilirlilik imkanı var mı? Suriye sahası göz önüne alındığında ne kadar gerçekçi buna bakalım biraz.
Türkiye, Amerikan Genelkurmay Başkanı Dunford Türkiye’ye geldiğinde, kendi planını ABD’ye sunarak YPG karşısında kendilerinin alternatif olabileceğini göstermek istemiştir.
Plan şu: ABD Genelkurmay Başkanı'na Rakka operasyonu için iki ayrı güzergah sunmuştur. Bunlardan ilki, Akçakale’den bir yol, güzergâh olurken, diğeri ise El Bab üzerinden Rakka’ya ulaşmayı hedeflemektedir. Peki bu o kadar kolay mı? İlk plandan başlayalım, Akçakale’den girip Tel Abyad’dan Rakka’ya ulaşılmak istenmektedir. Tel Abyad’dan Rakka şehir merkezi yaklaşık 90 km. Bu 90 km, El Bab-Rakka hattı gibi dağlık ve düzenli ordular için sorunlu bir arazi değil, sorun arazide değil sorun YPG güçlerinin bu bölgeyi yani Rakka’ya kadar olan araziyi elinde tutması, YPG’nin izni ve onayı alınmadan bu araziden geçmek öyle sanıldığı gibi kolay olmayabilir. YPG bu izni verir mi? Son yaşanan gelişmelere baktığımızda ve PYD/YPG güçlerinin, sözcülerinin ifadelerini dinlediğimizde, bu izni vermeyeceklerini, eğer Türk ordusu bu hattı kullanmaya kalkarsa çatışacaklarını söylemektedirler.
Peki, ABD; YPG’ nin bu izni onayı vermesini sağlar mı? Evet sağlar, ama bir şeyin pahasına; SDG içinde YPG güçleri kalacak ve Türkiye de bunu onaylayacak, yani YPG ile Türk ordusunu müttefik yapma Rakka operasyonuna beraber katma şartı ile bu onayı alabilir. ABD ,YPG ve Türkiye’nin önceliklerinin farklı olduğu düşünülürse bu ihtimalin de olabilirlik imkanı biraz zayıf… O zaman diğer hatta, Türkiye’nin ABD Genelkurmay Başkanı Dunford’a sunduğu hatta geçelim. Türkiye’nin Rakka operasyonu için masaya getirdiği ikinci alternatif plan ise şu: El Bab, Menbiç, Menbiç’ten sonra Rakka, kağıt üzerinde kulağa çok rahat geliyor; fakat bu hat bana göre Akçakale, Tel Abyad hattından daha sorunlu bir yol. Neden? Bu hattın toplam mesafesi 200 km, üstelik bu hatta sadece YPG yok, IŞİD var, Rusya ve İran’ın desteklediği rejim güçleri var, aynı zamanda düz bir arazi değil. Bunun yanında El Bab’ın bile kaç ayda sadece yüzde 30’nu alabilen Türk ordusu ve OSÖ güçleri, bu riski alıp böyle bir maceraya girişebilir mi?
Çünkü rejim güçlerini karşısına almak demek, tekrardan Rusya ile gerginliklerin yaşanması demek; hatırlanacağı üzerine, ayrıntılarına girmiyorum, Rusya ile gerginliğin husumetin nelere mal olduğunu birçok kişi bilir, diğer IŞİD ve YPG ile doğabilecek gerilimleri saymıyorum bile. Dolayısıyla ABD Genelkurmay Başkanı Dunford'a sunulan iki plan da sürdürülemez ve Rakka operasyonu için gerçek anlamda sonuç alınabilecek planlar değil. Rakka operasyonu, IŞİD’in egemen olduğu herhangi bir yere yapılan bir operasyon değil, IŞİD’in ana karargahına, merkezi üssüne yapılan bir operasyon, bundan dolayı koalisyon güçleri en kabul edilebilir ve askeri açıdan sonuç alıcı en geniş cephe ile Rakka ’ya girmek isteyeceklerdir. Türkiye’nin sunduğu, masaya getirdiği planlar devre dışı kaldı. Rakka operasyonu, daha doğrusu Kuzey Rakka operasyonu başladı ve devam ediyor.
Rakka operasyonunun içinde ağırlıklı olarak YPG güçlerinin bulunduğu SDG ile yapılması ve operasyonun bu güçler açısından zaferle sonuçlanması, ileriki dönemlerde Suriye ve Rojava sahasında PYD/YPG güçlerinin siyaseten gerek içerde, gerek ise dışarıda ağırlığının daha artığı yeni bir döneme girişinde startını verecektir. PYD ve YPG’nin siyaseten ağırlığının daha bir artması demek, Türkiye’nin Suriye sahasında siyaseten daha bir sıkıştığı, tam tersinden yeni bir döneme girilmesi demektir. Türkiye, YPG’nin devre dışı bırakılması nedeni ile Rakka planına dahil olmak istemekte ve Fırat Kalkanı'ndan sonra ikinci bir kalkan açmak isteyerek YPG güçlerini birbirinden, yani kantonları bir birinden ayırmak istemektedir. Fakat tarihteki bütün deneyimler bize göstermektedir ki, masa başında hazırlanan stratejiler ile saha da yaşananlar, çoğu kez aynı dili konuşmamakta yani evdeki hesap çarşıya uymamaktadır. Suriye, Rakka süreci, son yaşananlar bize bunu net olarak bir kez daha göstermiştir.
Mehmet Can