Ben doğrusu AKP'nin evlilikten yana olduğunu sanıyordum. Memlekette (ve herhalde dünyada) ilk "Aile Bakanlığı" bu hükümetin döneminde yaratıldı. Sayın Cumhurbaşkanı çok çocuk yapmanın ne kadar iyi bir şey olduğunu her fırsatta anlatır, hepimizin en az üç çocuk sahibi olmasını ister. Ben de bunlardan yola çıkarak evlilik-aile-çocuk denkleminin AKP için kutsal olduğunu sanırdım.
Galiba değilmiş.
Önce, televizyonlardaki evlilik programlarının KHK ile yasaklandığı açıklandı.
Sonra, ertesi gün, şöyle bir haber okudum:
"Esra Erol ve Zuhal Topal'ın kendi ismiyle sürdürdüğü izdivaç programı ve aynı zamanda Evleneceksen Gel adlı evlilik programları KHK kararı ile yayından mı kaldırıldı? sorusu gündemde... Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yetkilileri OHAL kapsamında 690 sayılı KHK ile evlilik programlarının yasaklanmadığını, yaptırımların ağırlaştırıldığını açıkladı."
Sonuçta ne olduğunu ben de bilemiyorum. Bu programların sıkı bir izleyicisi olmadığım için, devam edip etmeyecekleri pek de ilgimi çekmiyor.
İlgimi çeken, başka bir şey.
Geçtiğimiz şubat ayında CNN'de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, evlilik programlarının "toplumu yozlaştırdığı" görüşünü dile getirmiş ve buna izin verilmemesi gerektiğini söylemişti.
Yanılıyor.
Televizyon toplumu yozlaştırmaz. İçinden çıktığı toplumu yansıtır. O toplumdan bazen biraz ileri, bazen biraz geri olabilir, ama dışarıdan gelip toplumu yozlaştıran bir güç değildir, olamaz. Toplumun istemediği bir şeyi topluma dayatamaz. Aksine, genellikle o toplumun mevcut değerlerini, inançlarını, yargılarını pekiştirir. Aksini yapsa zaten izlenmez.
Mesele "yozlaştırma" meselesi değil. Tüm muhafazakâr parti ve kişiler gibi, AKP ve AKP'liler de kendi hayat tarzlarını, kutsallarını, değerler bütününü değişmez ve dokunulmaz zannediyor. Ve topluma dayatmaya çalışıyor.
Oysa, hiçbir hayat tarzı ve değerler bütünü değişmez ve dokunulmaz değildir, tüm zamanlar için geçerli değildir. Toplumla birlikte bunlar da değişir. Hiçbir kanun veya kararname bunu engelleyemez.
Türkiye gibi dinamik ve genç nüfuslu bir ülkede bunu engellemeye çalışmak iyice beyhude bir hayaldir.
Engellemeye çalıştıkça, anne ve büyükannelerinden öğrendiklerini bu topluma dayatmaya çalıştıkça, Erdoğan ve AKP kendi kuyusunu kazıyor.
Referandumda bütün büyük şehirleri kaybetmeleri bunu gösteriyor. Anlaşılan göremediler. Toplum göstermeye devam edecek.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)