Dünyada risk yönetimi, sigorta ve reasürans brokerliği konularında faaliyet gösteren Aon şirketinin geçtiğimiz hafta “2016 Küresel İklim ve Felaket Raporu” yayınlandı.
Basında “365 günde 315 felaket” başlığı ile yer alan raporda dünya çapında meydana gelen iklim ve doğal afetlerin ekonomik maliyetleri hesaplanmış. Raporlanan veriler çok ürkütücü...
2016’daki ekonomik kayıp 210 milyar dolar
Rapora göre, 2016’da iklim değişikliği ve doğal afetlere bağlı 210 milyar dolarlık kayıp yaşanmış. Bu son dört yılda gerçekleşen en büyük kayıp olurken, tarihte kayıtlara geçen en büyük 7. kayıp olarak tespit edilmiş. Ayrıca 2013 yılından bu yana 200 milyar dolarlık eşiğin ilk kez aşıldığı söyleniyor. Ekonomik kayıplara neden olan toplam 315 farklı olayın yüzde 70’lik bölümünü sel, deprem ve ağır hava olayları oluşturuyor. Ekonomik olarak 1 milyar dolardan fazla zarara yol açan doğal afetlerin sayısı ise 34. Yine raporda son 10 yılda en çok artış gösteren tehditlerin deprem, su baskınları ve kuraklık olduğu belirtiliyor. 2016’da meydana gelen doğal afetlerin 14’ü Amerika Birleşik Devletleri’nde, 11’i Asya-Pasifik ülkelerinde, 3’ü Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde ve 2’si ise Latin Amerika’da meydana geldi. Yani dünyanın dört bir yanı bu doğal afetlerden etkilenmiş. Kayıpların oluşmasında ana neden tabii ki iklim değişikliği ama bu raporu hazırlayan bir sigorta şirketi ve asıl kaygısı sigorta şirketlerinin bu felaketlerin artması ile uğrayacağı zararlara dikkat çekmek. Rakamsal verilerin ardında ise gerçek insanlık dramları yaşanıyor.
Afrika’da öldüren kuraklık
Afrika son yılların en kötü kuraklığını yaşıyor. Etiyopya’da aylardan beri yağmur yağmıyor, son 30 yılın en kötü kuraklığı olarak ifade edilen bu dönemde BM’nin verilerine göre 10 milyondan fazla insan acil gıda yardımı bekliyor. Bu rakamın çok kısa süre içinde iki katına çıkabileceği uyarıları yapılırken, yetersiz beslenme nedeniyle tedavi gören çocuk sayısı 400 bin olarak belirtiliyor ve bu sayı da her geçen gün artıyor. Afrika kıtasında ki diğer ülkelerde de durum farklı değil “Su yok, ot yok, hayvanlarımız ölüyor” Afrika’daki durum bu. İklim değişikliğinin bizler açısından anlamı kuraklık ya da seller, fırtınalar, orman yangınları, açlık, salgın hastalıklar, susuzluk, yüksek gıda fiyatları, yaşam olanaklarının ortadan kalması ile çatışma ortamları, göç… Ve maalesef iklim değişikliğini durdurmak için daha radikal adımlar atılmaz ise bu felaketlerin sayısı artacak.
Artık yeter
17 Mart tarihinde dünya ekonomisinin %80’ini oluşturan G20 ülkelerinin zirvesi yapıldı. Bu zirvede ne geçtiğimiz yıl Paris’te varılan iklim anlaşmasına bir atıf ne de iklim değişikliğini durdurmak için somut adımlar vardı. Dünyanın en zengin ülkeleri kuraklık ve açlıkla kırılan ülkelere vaat ettikleri insani yardımları bile yerine getirmediler. İklim krizinin insani ve ekolojik maliyetinin her geçen gün artacağı uyarısı yıllardan beri yapılıyor ve bu maliyetlerin arttığına tanık oluyoruz. Ekonomik ve ekolojik krizin tüm maliyetini dünyanın en yoksulları yaşamları ile öder hale geldi. Ekonomik ve ekolojik krizden sorumlu olanlar maliyeti sosyal haklarımıza saldırarak ekolojik krizin yarattığı yoksulluk ve ölümlere duyarsız kalarak bize ödetmeye çalışıyorlar. “İkisini de ödemeyeceğiz!” diyeceğimiz güçlü bir hareketi acilen yaratmamız gerekiyor.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)