"Rejim değiştiriliyor. Tek adam rejimiyle siz parlamenter demokratik sistemi askıya aldığınız zaman rejimi değiştiriyorsunuz. Tek kişi her şeye egemen oluyor." Böyle demiş Kemal Kılıçdaroğlu.
Biraz farklı bir memlekette yaşıyor olsaydık, "Türkiye'de 'Tek Adam' ve tek adamlık" başlıklı binlerce kitap, makale ve doktora tezi (ve traji-komik TV programları) yazılmış olurdu.
Ve bunların hepsinin konusu Mustafa Kemal olurdu elbet. Oysa, benim bildiğim, bir tek Şevket Süreyya Aydemir'ün üç ciltlik Atatürk biyografisinin adı Tek Adam.
Niye bir tek o var? Çünkü ölümünden 80 yıl sonra bile adam hâlâ tek adam. Hâlâ "Ebedî Şef". Ve bunu böyle yazmak insanın başını belaya sokar. Dolayısıyla kimse yazmaz.
Hâl böyleyken, Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin ve çeşitli Kemalistlerin tek adam rejimine itiraz etmeleri vallaha çok inandırıcı gelmiyor bana. Cumhuriyet'in kuruluşundan 1938'e kadarki yılları altın bir çağ olarak görenlerin tek adamlığı eleştirmesi biraz garip geliyor!
Nitekim, Başbakan da kolaylıkla şöyle diyebiliyor: "Tutturmuşlar, ‘tek adam’! Başka ne olacak? Biz demiyor muyuz kardeşim? Bir direksiyonda iki kaptan olmaz, bir gemide iki süvari olmaz. Onun için tek olacak. Elbet tek olacak."
Akıl etse, diyebilir ki, "Obama'ya itiraz ediyor muydunuz? Hillary Clinton seçilse itiraz edecek miydiniz? Onlar da tek!" Kılıçdaroğlu ne diyecek o zaman?
Sorun, tek meselesi değil, genel bir demokrasi sorunu.
Trump'ın, yedi ülkenin vatandaşlarının Amerika'ya girmesini yasaklayan kararına bakalım. Hem tek adam, hem de Kanun Hükmünde Kararname! Bal gibi, bildiğimiz KHK!
Ama ne oldu?
Bir mahkeme bu Kararname'nin anayasaya aykırı olduğunu belirtti, uygulamayı durdurdu. Tek adam, kararı temyize götürdü. Birden fazla mahkeme ilk mahkemenin kararını onayladı; Trump'ın kararnamesi hâlâ uygulanamıyor.
Bu arada toplumun her kesiminden kararnameye karşı muazzam bir tepki geliyor. Şirket yöneticilerinden Oscar törenindeki oyunculara, sendikacılardan diplomatlara kadar, toplum tepki gösteriyor, mahkemelerin elini güçlendiriyor.
16 Nisan'da oylanacak olan anayasanın sorunu, demokratik mekanizmaların hepsini ortadan kaldırıyor olması. Hukuk sistemini ortadan kaldırıyor olması.
Evet, Türkiye'de hukuk zaten hiçbir zaman bağımsız değildi. Eski sisteme geri dönelim şeklinde bir talebimiz olamaz.
Türkiye zaten demokratik değildi. Mevcut sistem olduğu gibi kalsın şeklinde bir talebimiz olamaz.
Ama yeni bir anayasa talep ediyoruz. Demokratik olan, hukuku bağımsızlaştıran bir anayasa istiyoruz.
Bu o değil. O nedenle hayır diyeceğiz.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)