Amerikan egemen sınıfı beni şaşırttı doğrusu. Trump’ın başkan olmasına izin vereceklerini hiç düşünmüyordum. Seçimlerde yasal bir yolunu bulup Cumhuriyetçi Parti adayı olmasını engellemelerini ya da aday olduktan sonra adamın geçmişinde karanlık skandallar bulup seçilememesini sağlamalarını bekliyordum.
Niye bekliyordum? Amerika’da aşırı sağcı salaklar seçilmemiş midir?
Elbette seçilmiştir. Reagan da, oğul Bush da kafası çalışmayan aşırı sağcı salaklardı. Ama Reagan, Amerika politika sahnesinde pişmiş, ne yapıp ne yapamayacağını bilen, kontrol edilebilir bir salaktı. Küçük Bush ise, tüm aptallığına rağmen, Amerikan egemen sınıfının önde gelen ailelerinden birinin oğlu olarak kendisine verilen talimatları anlayabilen bir adamdı.
Trump farklı.
Düşünceleri, ırkçılığı, cinsiyetçiliği, İslam düşmanlığı, azgın milliyetçiliği değil farklı olan. Bunların hepsi Amerikan egemenlerinin şöyle veya böyle paylaştığı şeyler.
Obama’nın da bu konularda pek farklı düşünceleri olduğunu sanmam. Irkçı değildi belki; ama Obama’nın iki dönem başkanlığı sonucunda Amerika’da siyahların hayatında en ufak bir değişiklik olmadı.
Hilary Clinton’ın da bu konularda Trump’tan farklı düşünceleri olduğunu sanmam.
Kuşkusuz Clinton başkan olsaydı, o da İslamofobik politikalar uygulamaya devam edecekti.
Ama ani bir kararla yedi Müslüman ülkenin vatandaşlarını hedef almak ve böylece hem dünyada hem bizzat Amerika’da faşistler hariç herkesin tepkisini çekmek Trump’a özgü bir davranış.
Bill Clinton’ın kadınlar hakkında ne düşündüğü herkesin malumuydu. Ama durum ortaya çıktığında, Clinton özür diledi. Trump ise düşüncelerini göğsünü gere gere ilan ediyor; bütün kadınları küçümsemekten, düşman etmekten zerre kadar rahatsız olmuyor.
Amerikan egemen sınıfı kâr hırsı ile korku arasında sıkışmış durumda. Trump vergi oranlarını düşüreceğini ilan ettiğinde zenginlerin gözleri parlıyor. Ama aynı zamanda Trump’ın tüm ırkçılık/cinsiyetçilik/homofobi/savaş karşıtlarını seferber etmekte olduğunu görüyorlar, korkudan ödleri patlıyor.
Kâr hırsı hakkında bir diyeceğim yok, ama korkmakta haklılar.
Trump’ın başkan olduğu gün dünyanın 670 şehrinde yaklaşık beş milyon kişi gösteri yaptı. Örneğin, Londra’da o gün 100 bin kişi, geçen hafta Pazartesi günü 50 bin kişi ve geçen Cumartesi 40 bin kişi sokaklardaydı.
Dünya çapında böyle devasa rakamların seferber olması en son 15 şubat 2003’te Irak savaşına karşı gerçekleşmişti. Ve ardından muazzam bir savaş karşıtı hareket doğmuştu.
Emin olamayız henüz. Ama bugün yeniden dünya çapında bir hareketin, üstelik daha geniş kapsamlı, sadece savaşı değil bizzat sistemin kendisini hedef alan bir hareketin doğumuna tanık olduğumuzu hissediyorum.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)