Yüz yüze konuşuyor olsalardı, belli ki adamın yakasına yapışıp kafayı çakacak, sonra da sağ diziyle...
Ama karşı kaldırımdan avazı çıktığı kadar bağırmakla yetindi: “Sen benim zaten muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin. Irak’tan senin bağırman çağırman bizim için hiç de önemli değil, biz bildiğimizi okuyacağız, bunu böyle bilesin. Kim bu? Irak’ın Başbakanı. Önce haddini bil...”
Niye bu kadar sinirlendi?
Çünkü Irak’ın Başbakanı, haddini bilmediği için, Irak’ta olup bitenlerle ilgili laflar etti. Hem Irak’ın Başbakanı hem de Irak hakkında konuşuyor! Bu nasıl bir densizlik!
Sonra bizimki biraz yatıştı, alttan almaya çalıştı: “Bin yıldır beraber, kardeşçe yaşadığımız bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır” dedi.
Haydar el Abadi ne düşünmüştür, tam olarak bilemiyorum tabii. Ama şöyle bir şeyler geçmiş olabilir aklından: “Ulan, yüzyıllarca beni yönet, sen sömürgeci, ben sömürge, bunun adı kardeşlik oluyor, öyle mi? Benim seviyeme, kaliteme laf edince, atıp tutunca ben senin kardeşin oluyorum, öyle mi?”
Kardeşlik filan umurunda olmadığına göre, gerçekte niye sinirlendi bizimki?
Cevap, Cumhurbaşkanı’nın şu cümlelerinde mevcut:
“Suriye’de sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma projesine nasıl izin vermediysek, Musul merkezli mezhep çatışması projesine müsaade etmeyeceğiz. Biz Suriye’ye 911 kilometre sınırdaşız, 350 kilometre de Irak’a sınırdaşız. Eğer bugün ‘Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için hem masada olacağı hem de arazide olacağız’ diyorsak bunun bir sebebi var. Bunu durup dururken söylemiyoruz, dostlar alışverişte görsün diye söylemiyoruz. Bura benim 350 kilometre sınırım, her an tehdit var, benim burada tarihi mesuliyetim var. Biz burada olacağız, hem arazide olacağız hem de masada olacağız. Bütün diplomatik görüşmeler bir taraftan yapılıyor, diğer taraftan araziye yönelik hazırlıklarımız devam ediyor.”
Neymiş? “Terör koridoru oluşturma projesine izin vermemek.” “Bura benim sınırım, her an tehdit var.”
Kardeşlik, mezhep çatışmasını engellemek, IŞİD filan fasa fiso.
Türkiye, 2003’te Irak’ın işgaline dahil olamadı, kuzey Irak’taki Kürt devletinin ortaya çıkmasını bu nedenle engelleyemediğini düşünüyor. Suriye’de aynı şeyin olmasını engellemek şu anda devletin birinci önceliği.
İçeride, barış süreci bu nedenle sona erdirildi.
Dışarıda, Erdoğan’ın “Ben de varım, ben de varım, lütfen ya, ben de savaşmak istiyorum” diye çırpınıp durmasının nedeni de bu.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)