“Kediyi güvercinlerin arasına salmak” diye bir ifade vardır, İngilizce. “O da ne demek?” derseniz, Bülent Arınç’ın kedisini örnek göstererek meseleyi açıklamak mümkün. Adını bilmiyorum, ama Bülent Bey ikide bir bu kediyi ortaya salar, bir velvele çıkar, sonra kuşlar yine yatışır.
Bu sefer de şöyle şeyler demiş:
“Dolmabahçe sürecinde metinler gidip geldi. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın haberinin olduğunu biliyorum... Yeniden çözüm sürecine mutlaka ihtiyaç olduğuna dair kanaatim var.” Türkçesi, çözüm masasını Erdoğan devirmiştir; devirmemeliydi.
“Rahmetli Tahir Elçi her zaman ‘barış olsun’ diyen bir insandı. Bu insanlar mahkemeye verildi. Bu tür insanları birer militan haline getirmek, ceza vermek konusunda da maşallah pek maharetliyiz.” Türkçesi, böyle davranırsak çözüm filan olmaz.
“Yargının kendi içinde problemleri giderek arttı. Hakim ve savcıların adalet ve vicdandan başka bir takım korkularla hareket etmesi, bugün en büyük sorun.” Türkçesi, yargı diye bir şey kalmamıştır.
“Bugün ‘paralel’ yapıyla mücadele kapsamında açılan öyle davalar var ki, üstüme yeniden cübbeyi geçirmeyi arzu ediyorum!” Türkçesi, ‘paralel’e açılan davalar gülünçtür.
“Kendi içimizde latife ediyoruz; ‘Yani hazır emekli de olduk. Bizi de bir yere kayyım yapsalar, parası da güzelmiş falan diye.” Türkçesi, açılan davalar gülünçtür, yargı diye bir şey kalmamıştır.
“Meydan mitinglerinde hamaset yaparak dış politika olmaz.” Türkçesi, dış politikamız çökmüştür.
Memlekette kemik AKP taraftarları dışında zaten herkesin düşündüğü şeyleri bir de Bülent Bey’in kedisinin ağzından duymak, bu işlerden biraz anlayan biri tarafından teyit edildiğini görmek güzel şey.
Peki, bir şey farkeder mi?
Arınç, Gül, Çelik gibileri hakkında Ahmet Hakan şöyle demiş:
“Bugün itelendikleri ve ötelendikleri yerden bir huruç başlatabilecek ne güçleri var artık, ne de zeminleri... Olacak olan şudur: Gitgide daha fazla eriyen bir reytingle birkaç kez daha konuşurlar ve bu defter kapanır.”
Bir açıdan haklı. Gül, Arınç, Çelik gibilerinin herhangi bir hareket başlatacağı, AKP’yi böleceği filan yok.
Ama bir açıdan da yanılıyor.
AKP seçmeninin beşte biri, 3-4 milyon kişi, Haziran seçimlerinde AKP’yi terk etti. Kaygılıydılar, rahatsızdılar, ama bu kaygılarını bir kenara koyup Kasım’da yine AKP’ye oy verdiler.
Kaygıları, rahatsızlıkları devam ediyor ve Kasım’dan bu yana daha da artmıştır.
Bunları Sosyalist İşçi’nin dile getirmesi o 3-4 milyonu etkilemez. Arınç’ın dile getirmesi etkiler; AKP tabanındaki mutsuzluğun yayılmasını sağlar; değişimin kapısını biraz daha aralar.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)