Ulusalcıların siyasî olarak tam nerede durduğunu merak ettiğimde, Aydınlık gazetesine bakarım.
Zaman zaman bakmakta fayda vardır zaten. Diğer ulusalcı kaynaklar yanıltıcı oluyor çünkü.
Özellikle şu dönemde, AKP’nin otoriterliği zirveye doğru tırmanırken, bu tırmanışa muhalefet eden herkes aynı şeyi söylüyormuş gibi görünüyor bazen. Bir yanda ulusalcı ve milliyetçilerle, öte yanda biz sosyalistler arasında pek fark kalmamış gibi görünebiliyor. AKP karşıtlığının hepimizi bir araya getirmiş olduğu zannedilebiliyor. Ulusalcıların milliyetçiliği, devlete ve orduya düşkünlüğü daha az rahatsız edici gibi hissedilebiliyor. Cumhuriyet gazetesi sanki daha makulmuş, CHP sanki o kadar da kötü değilmiş gibi olabiliyor.
O yüzden Aydınlık faydalı bir gazete. Hiç gak guk etmiyor; ulusalcıların gerçekten nasıl bir şey olduğunu en net, en açık şekliyle ifade ediyor. Aramızda hiçbir benzerlik, ortaklık, yakınlık filan olmadığını açık seçik gösteriyor.
Örneğin, barış için imza atan akademisyenlerle ilgili Aydınlık başyazısının başlığı şöyleydi: “Akademi vatana ve gerçeklere bağlıdır”.
Yazıdaki ara başlık ise, “Vatansız akademisyen olmaz”.
Yani üniversitede önemli olan bilim, araştırma filan değil, vatan savunmasıdır.
Peki, barış?
“Barışın tek güvencesi bugün ulusal devletlerin ve ordularının varlığıdır.”
“Ulan, AKP’den ne farkınız var?” diye soranlar olduğunu bildikleri için, “AKP’yle yan yana duruyorsunuz iftirası!” başlıklı bir yazıda şöyle anlatıyorlar:
“Bu savaşı ‘AKP’nin Savaşı’ gibi gösteriyor ve ülkenin bölünmesine itiraz eden herkesi AKP’yle yan yana durmakla suçluyorsunuz.Güneydoğu’da verilen kavga ‘savaş’ değil, terörle mücadele... Bu kavga AKP’nin değil, ‘vatanıyla ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘bölünmeme kavgası’dır!”
Aydınlık hakkında “Delidir, ne yapsa yeridir” denebilir.
Peki, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediklerine bakalım.
Feyzioğlu, “Devlet yıkılırsa hepimiz altında kalırız. Devlet yıkılırsa hepimiz ne adaletten, ne gelecekten, ne refahtan, ne insan haklarından, ne aydınlık bir gelecekten söz ederiz. Devleti yıkmak isteyen her güce karşı tek vücut olmak zorundayız” dedi.
Kılıçdaroğlu ise müthiş bir başarıyla yeniden başkan seçildiği parti kongresinde şöyle dedi: “İlk dört madde TC’nin kuruluş maddesidir. Bizim kırmızı çizgimizdir ilk dört madde. Şehitlerimiz, gazilerimiz, kan ve gözyaşı var. Bu irade, bağımsız bir Türkiye’yi kuran iradedir. Erzurum’da Nenehatun’dur bu irade. Gaziantep’te Karayılan’dır.”
Aydınlık, Feyzioğlu ve Kılıçdaroğlu arasında ne fark var?
Ben göremiyorum.
Barışa karşı devleti, orduyu ve Nenehatun’u savunanlara ulusalcı denir.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)