CHP, Suriye ve Irak tezkeresine “Evet” deme kararı aldı.
Aslında bu şaşırtıcı değil. Kemalist parti, zaten Güney Kürdistan’a yönelik tezkerelere hep “Evet” oyu verdi.
Suriye’ye yönelik tezkereye ise Esad’la olan dostlukları sebebiyle “Hayır” demişlerdi.
Medyada yer alan haberlere göre, bu kez “Evet” demelerinin nedeni “Ortadoğu'daki değişiklikler”. Yani tezkerenin, AKP ile ABD arasında varılan anlaşma sonucu, Esad’ı değil IŞİD’i hedef alacak olması.
Bu tablodan çıkan sonuç şu: CHP, Kürtlerin azılı düşmanı. Batı emperyalizminin, Esad’ın ve söz konusu “millî çıkarlar” olduğunda AKP’nin dostu.
“Bunu zaten biliyorduk” diyebilirsiniz ama bilmeyenler de var.
Türkiye solundaki bitmek tükenmek bilmez CHP sevdasının savunucuları bilmiyorlar.
“CHP değişti” laflarıyla kemalistleri parlatıyor, seçimlerde “basgeç” taktikleriyle CHP’nin hırsızlarına oy dileniyorlardı.
Barış Bloku, CHP ile HDP arasında ittifak sağlamanın yeni bir aracı olarak kullanılmak istendi.
İstanbul’da iki hafta önce yapılan barış mitingine gelen CHP heyeti, Öcalan bayraklarını görünce koşar adım uzaklaştı.
Kılıçdaroğlu, çözüm süreci “buzdolabına” kaldırılıp Kandil bombalanmaya başlamışken, geçici hükümetin politikalarıyla büyük ölçüde anlaştıklarını söyledi.
Buna rağmen, Barış Bloku’ndan seçimlere yönelik “demokrasi bloku” ittifakı çıkarılmak istendi.
Ulusalcılığa ve orta-üst sınıflara yaslanan bu politikaların tamamı bir kez daha iflas etti.
AKP’yi yenmek mi istiyorsunuz?
Gezi Parkı’nda direnenlere, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı her atıldığında, atanları “Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz, kimsenin askeri olmayacağız” diye susturanlara bakın.
Medeni Yıldırım katledildiğinde “Katil devlet” diyerek sokaklara dökülenlere bakın.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürt hareketinin %6.5 civarındaki oy potansiyelini %10’a çeken, genel seçimlerde HDP’nin sözcüsü olarak %13’le barajları yıkmasını sağlayan Demirtaş’a bakın.
Demirtaş, AKP’nin sorununun İslamcı olması değil, neoliberal bir sağ parti olması olduğunu söylüyordu. Kemalist laiklerin AKP’ye eleştirisini hatalı buluyor, “Soldan muhalefet yapılması lazım, emek teorisi üzerinden, antikapitalist teori üzerinden muhalefet yapılması lazım. Antiislamcı tez üzerinden değil” diyordu.
Bu siyasi çizgi AKP’yi zayıflattı.
AKP geriliyor, bu çizgi güçlü olduğu sürece gerilemeye devam edecek.
Erdoğan’a can suyu verecek olan, bizim içinse en tehlikeli ihtimal, bu güçlü muhalefetin Kemalistlerle ittifaka yöneltilmesi.
CHP tipi muhalefet, Müslüman ve Kürt düşmanı ulusalcılık, Batı’daki yoksul emekçileri AKP’ye itiyor.
Demirtaş’ın çizgisi ise bunları kazanmayı hedefliyor.
Vakit “Ne AKP neoliberalizmi ne CHP kemalizmi” diyenlerin, sağcı burjuva partisi AKP’ye karşı antikapitalist bir blok inşa etmeyi hedefleyenlerin vakti.
Barış için bir araya gelen aktivistlerin yer aldığı toplantıları CHP övgüsüyle açanlar, buralarda CHP’ye “geldikleri için teşekkür” edenler ise solun yakasından düşmeli.
AKP’yi yenmek için bu tartışmayı kazanmamız gerekiyor.
Ozan Tekin