Çünkü şimdi her zamankinden daha fazla konuşmaya, hatta bağırmaya ihtiyacımız var.
Çünkü sizler ‘huzuru’, ‘düzeni’ savunan ve koruyanlar olarak hayatımızı çalıyorsunuz; Çünkü umutlarımızı size ve sizin gibi kendilerini vampir zanneden zombilere yem olsun diye yeşertip büyütmek istemiyoruz.
Çünkü bu bayatlayan düzeninizin menteşeleri ne zaman yerinden oynasa üstümüze atlıyorsunuz.
Çünkü siz konuşmuyorsunuz, ağzınızı açtığınızda sadece çok aşina olduğumuz pis kokular yayılıyor.
Çünkü her ağzınızı açtığınızda nefret, kan ve tükürükler saçılıyor etrafa
Çünkü gözlerinizdeki koyu nefret ve kötülük, dilinize yapışıp kalmış...
Çünkü her ağzınızı açtığınızda elektrik süpürgesi gibi tüm haklarımızı emiyorsunuz.
Çünkü sizden farklı olarak bizim söyleyecek sözlerimiz var.
Çünkü biz, sözcüklerimizi seçerek ve düşünerek kullanıyoruz.
Çünkü devletinizin sınırsız iktidarına karşı bizim tek silahımız sözümüzdür.
Sözümüzü söyleyeceğiz ve bunu sizin hoş gördüğünüz ve hatta haz alacağınız sınırları aşacak şekilde söyleyeceğiz.
Çünkü isyan etmek öznel bir dışavurumdur; kişinin kendi nesnel koşullarıyla nasıl ilişkilendiğine ve bu koşulları nasıl değerlendirdiğine dair örtük ya da açık bir bildirimdir...
Çünkü yarattığınız ekonomik, ahlaki kesif yoksulluk içinde gelecek umudumuzu elimizdeki tek silahla, sözle yeşerteceğiz...
Sibel Erduman