Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

07.03.2024 - 12:08

Rishi Sunak’ın konuşması, tepede daha fazla kaos yaşanacağının işareti

Rishi Sunak’ın geçen cuma akşamı Downing Sokağı 10 Numara’nın önünde yaptığı konuşmayı siyasi beceriksizliğinin bir örneği olarak görüp üzerinde durmayabilirdik. Neden George Galloway’in Rochdale ara seçimlerindeki zaferini “endişe verici olmanın ötesinde” bularak kınama zahmetine girdi ki? Rochdale milletvekilliği İşçi Partisi’nin (Labour Party) elindeydi. Keir Starmer, dikkatle seçilen kendi adayını, antisemitik ifadeler kullandığı iddiasıyla desteklemekten vazgeçti. Galloway’in kendisi, İşçi Partisi’nin aykırı bir ürünü. Neden Starmer’ın kıvranmasını izlemekle yetinmedi ki?

Sunak’ın müdahalesi üç nedenden önemli. 

Birincisi, geleneksel İngiliz hoşgörüsüne yönelik çağrısı, aslında yine Filistinlilerle dayanışan hareketi hedef alıyor. Sunak’ın aşırı sağı kınar gibi göründüğü doğru ama kendi saflarındaki İslamofobiklerden bahsetmekten dikkatle kaçındı. Lee Anderson’ın parti üyeliği askıya alınmış olabilir ama Anderson Muhafazakâr Parti’nin arka sıralardaki parlamento üyelerinden destek görüyor ve Suella Braverman aynı arka sıradan ırkçı zehrini yaymaya devam ediyor.

İkincisi, Starmer’in Sunak’a destek vermek için devreye girmesiydi: “Başbakan, birliği savunmakta ve son dönemde gördüğümüz kabul edilemez ve korkutucu davranışları kınamakta haklıdır.” Bu ilginçtir çünkü her iki partinin de ön sıralardaki temsilcilerinin baskı altında olduğunu gösteriyor.

İslamofobi ve antisemitizmin silah haline getirilmesi, 7 Ekim’den önce de İngiliz siyasetinin repertuvarının bir parçasıydı. Ancak İsrail’in Gazze'deki soykırım savaşını desteklemeyi haklı çıkarmak için her ikisine de ihtiyaç duyulduğundan, daha da önemli hale geldiler. Bu Starmer için bir sorundur çünkü İşçi Partisi’nin hükümet ile birlikte “İsrail’in yanında durma” tutumu, destekçilerinin azımsanmayacak bir bölümünü çileden çıkardı – bu destekçilerin çoğu Müslüman olabilir ama hepsi değil. Ateşkes çağrısı yapılmasına yönelik baskıya yanıt olarak giriştiği, birkaç hafta önce Avam Kamarası’nda kargaşaya yol açan tüm manevralar bundan kaynaklanıyor.

Sunak’ın sorunu ise, tam tersine, partisini bir arada tutacak kadar İslamofobik görünmek. İlginç bir Bloomberg makalesi şöyle diyor: “Bir bakan, Muhafazakârların yenilgisinin kaçınılmazlığının Sunak’ın otoritesini tükettiğini ve Muhafazakâr milletvekillerinin disiplinin bozulmasına ve ayaktakımına dönüşmelerine neden olduğunu söyledi.”

Şimdi kabinede aşırı sağın bayraktarı olduğunu kanıtlamaya çalışan kişi, Ticaret Bakanı Kemi Badenoch. 

“Sunak'ın yakın çevresinden” biri ise Bloomberg’e şöyle diyor: “Badenoch, ekibin en az sevdiği Kabine üyesi olarak Suella Braverman’ın yerini aldı.” Makaleye devam ediyor: “Önde gelen bir Muhafazakâr Parti üyesi, Kabine’deki manzarayı şöyle özetledi: Sunak hükümeti neredeyse bitik durumda ve artık her şey seçimden sonraki liderlikle ilgili.”

Üçüncüsü ise şu; Sunak daha fazla baskı uygulama tehdidinde bulunuyor ve bu sadece polisin Filistin yanlısı protestoları bastırması talebinden ibaret değil. Telegraph’ın bildirdiğine göre “Topluluklar ve Yerel Yönetim Bakanı Michael Gove, bu ay, Hükümet ve kamu kurumlarının, İngiliz değerlerini ‘baltalayan’ aşırılıkçı ideolojileri desteklediklerine karar verildiği takdirde, [bu] grupları mekânlardan veya kampüslerden uzaklaştırmasına ve finansmanlarını engellemesine olanak tanıyacak yeni bir ‘aşırılık’ tanımına ilişkin planları açıklayacak.”

Ana kapitalist partilerin toplumsal tabanı daralmaya devam ediyor. Son seçimden bu yana partilerin durumlarının tersine dönmesi bunun bir örneği. 2019’da Muhafazakârlar büyük bir çoğunluk elde ederken, İşçi Partisi 1935’ten bu yana gördüğü en düşük koltuk sayısına geriledi. Şu anda İşçi Partisi, kamuoyu yoklamalarında Muhafazakârların yirmi puan önünde.

Bu değişkenlik, giderek daha fazla insanın parti bağlılığından uzaklaştığı gerçeğini yansıtıyor. İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi, geçen cuma günü İngiliz halkının yalnızca yüzde 12’sinin siyasi partilere güvendiğini bildirdi. Yani seçmenler hızlı bir şekilde taraf değiştirebilir veya tüm sisteme karşı olduğunu öne süren adayları destekleyebilirler.

Bu arada hükümetler, çoğu beklenmedik olan çok sayıda krizle boğuşuyor: örneğin Brexit, pandemi, Ukrayna ve İsrail-Filistin. Parlamentoyu baypas eden ve polise daha baskıcı yetkiler vermeye bel bağlayan olağanüstü hal hükümetlerine yönelik eğilim artıyor. Bunların hiçbiri aslında krizlerin üstesinden gelmiyor ama ana akım siyasetin popülerlik kaybetmesi, özel önlemlere başvurmayı hükümetler için çekici hale getiriyor.

Dolayısıyla Sunak’ın kıvırmaları, liberal kapitalist devletin daha geniş krizinin belirtileri. Mesela Fransa ve Almanya’da da benzer bir tablo görüyoruz. Bu durum, ana akım partilere karşı güçlü, güvenilir bir sol alternatif geliştirmenin öneminin altını çiziyor.

Alex Callinicos

Socialist Worker’dan çeviren: Irmak Yavlal


Bültene kayıt ol