Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

24.01.2024 - 13:21

Zenginler Javier Milei gibi karakterleri alkışlıyor

Muhtemelen yılın en mide bulandırıcı düzenli etkinliği, her ocak ayında İsviçre'nin Davos kayak merkezinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'dur (WEF). Bu forum şirket zenginlerinin ve onların dalkavuklarının (akademisyenler, gazeteciler ve benzerleri) gösteriş yapması ve ilişkiler kurması için bir fırsat.

Forumun logosu, geçen hafta gerçekleştirilen bu yılki etkinliğin atmosferini özetliyor: “Dünya Ekonomik Forumu: Dünyanın Durumunu İyileştirmeye Kararlıyız”. Başka bir deyişle, aynı anda hem para kazanabilir hem de erdemli olabiliriz.

Bir zamanlar harika bir gazeteci olan ama şimdi WEF gibi kurumsal etkinliklerde çok fazla zaman geçiren Financial Times muhabiri Gillian Tett, Davos'taki yöneticilerin yapay zeka ve sürdürülebilirliği tartışmak istediğini aktarıyor. Yapay zeka, daha yüksek üretkenlik ve kârlılığın yeni kaynağı olarak övülüyor. Bu muhtemelen boş bir hayal.

Bu arada herkesin sözde desteklediği net sıfır ekonomiye geçiş, lityum ve nikel gibi kritik minerallere erişime bağlı. Tett bize şöyle aktarıyor: “Ukrayna'dan gelen büyük bir heyet şehirdeydi ve bu heyetin üyeleri ülkelerinde en kritik minerallerin muazzam rezervleri bulunduğunu belirtmeye can atıyordu.” Hammaddelere erişim, 100 yıl önce olduğu gibi, emperyalistler arası rekabetin önemli bir unsuru haline geliyor.

Ancak Davos'taki tüm bu “erdemlilik pozları” muhtemelen geçen haftanın en önemli olayı olan, Arjantin'in yeni başkanı Javier Milei'nin konuşmasıyla baltalandı. Milei kendisini “anarko-kapitalist” olarak adlandırıyor ve başkanlık kampanyasını kamu harcamalarına ne yapacağını göstermek için bir elektrikli testere sallayarak yürütmüştü.

WEF kurucusu Klaus Schwab, Milei'yi saygıyla takdim ederek onu Arjantin'de “hukukun üstünlüğünü” yeniden tesis ettiği için övdü. Bu ilginç zira Milei'nin başkan yardımcısı Victoria Villarruel, 1974 ile 1983 yılları arasında 30.000 kadar insanı öldüren askeri diktatörlüğün itibarını iade etmeye çalışmakla meşgul. 

Milei, Davos'ta şöyle buyurdu: “Batı dünyası tehlikede... çünkü Batı'nın değerlerini savunması gerekenler, kaçınılmaz olarak sosyalizme ve dolayısıyla yoksulluğa yol açan bir dünya vizyonu tarafından ayartılıyor.” Ekonomik ilerlemenin tek tarihsel kaynağı olan serbest piyasa kapitalizmi, “kolektivizm” tarafından zayıflatılıyor (Milei bununla devletin piyasaya müdahalesini kastediyor).

Bir açıdan bu bütünüyle saçmalık. Oxfam, Davos'u 2020'den bu yana dünyanın en zengin beş adamının servetlerini ikiye katladığını, yaklaşık beş milyar insanın ise daha da yoksullaştığını belirten bir raporla karşıladı. Bu pek sosyalizme benzemiyor.

Yine de Arjantinli bir arkadaşımın da bana güvence verdiği üzere, Milei salak falan değil. Davos'ta liberter sağın bakış açısından ana akım ekonominin tutarlı bir eleştirisini ortaya koydu. Örneğin Friedrich von Hayek'in fikirlerine dayanarak piyasanın yanlış yapamayacağını savunuyor. Devlet müdahalesini haklı çıkarmak için kullanılan “piyasa başarısızlıkları gerçek değil.” Ya da daha doğrusu, “piyasa başarısızlığının gerçek olabileceği tek durum” devletin baskı uygulaması.

Sorun şu ki, mevcut ekonomik istikrarsızlık ve durgunluk dönemi, radikal bir deregülasyon döneminin, yani devletin geri çekilmesinin ardından gelen 2007-2009 küresel mali kriziyle başladı. Piyasa kontrol edilmediğinde kendi kendini baltalıyor.

Buna rağmen Milei'nin konuşması abartılı övgüler aldı. Muhafazakar ekonomi tarihçisi Niall Ferguson konuşmayı “bireysel özgürlüğün ve serbest piyasa ekonomisinin muhteşem bir savunusu” olarak nitelendirdi. Bu tepkiler Milei'nin politikalarının kesinlikle uygulanabilir olduğu inancına dayanmıyor. Milei, Arjantin pesosunu ABD dolarıyla değiştirmek ve merkez bankasını “havaya uçurmak” gibi vaatlerini geri almak zorunda kaldı bile.

Mesele daha ziyade şu: Mali çöküşün üzerinden neredeyse 20 yıl geçmişken dünya ekonomisi devlet desteğiyle topallayarak ilerliyor ve pandemi, iklim kaosu ve Ukrayna ile Orta Doğu'daki savaşlar gibi “dış” darbelere karşı giderek daha savunmasız hale geliyor. Milei, basit bir çıkış yolu olduğunu söylüyor: Yaşam destek cihazını parçalamak. Bu ütopyacı retorik - protesto hakkına yönelik giderek artan saldırılarla birlikte- yolun sonuna yaklaşan bir sistemden kâr elde edenlere hitap ediyor.

Çeviri: Irmak Yavlal


Bültene kayıt ol