Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

26.12.2023 - 11:46

Toni Negri’yi Anmak: 1933-2023

15-16 Aralık gecesi 90 yaşında ölen Toni Negri, 1960'lar ve 1970'lerdeki toplumsal ve politik patlama sırasında İtalya'dan çıkan en etkili Marksist düşünürdü. Portekiz Devrimi'ni bir kenara bırakırsak, o yıllardaki mücadelelerin doruk noktası İtalya'da yaşandı. Bir öğrenci isyanı, 1969 yılındaki “Sıcak Sonbahar” sırasında sendikaların denetimi dışında bir grev dalgasına yol açtı. İşçilerin ve öğrencilerin radikalleşmesi Avrupa'nın en büyük aşırı solunun ortaya çıkmasına neden oldu.

Negri, bu gelişmeyi öngören bir grup genç sol entelektüel arasındaydı. Bu grup, bu yaz ölen Mario Tronti'nin deyimiyle, reformist komünist ve sosyalist partilerin benimsediği, “kaba Marksizmin taşlaşmış ormanından” kurtulmaya çalıştı.

Tronti, ufuk açıcı kitabı İşçiler ve Sermaye'de (1966), “işçicilik” olarak adlandırılan kavramla ilgili temel tezleri ortaya koydu. Şöyle yazıyordu: “Biz de önce kapitalist gelişmeyi, sonra işçileri gördük. Bu bir hataydı. Şimdi sorunu tepetaklak etmemiz, yönümüzü değiştirmemiz ve tekrar ilk ilkelerden başlamamız gerekiyor. Bu da işçi sınıfının mücadelesinden başlamak anlamına geliyor... Kapitalist gelişme işçi sınıfı mücadelelerine tabidir.”

Negri, bir akademisyen olmasına rağmen Venedik yakınlarındaki Porto Marghera'nın kimya fabrikalarında işçiciliği güçlendirmek için çalıştı. Birkaç devrimci örgütün kurulmasına yardım etti. Ama 1970'lerin ikinci yarısında İtalyan egemen sınıfı istikrarı tekrar sağlamaya başladı. İktidardaki Hristiyan Demokrat Parti ve Komünist Parti arasındaki “tarihi uzlaşma” onlara yardımcı oldu. Bu arada aşırı sağ ve onun polis ve istihbarat servisleri içindeki müttefikleri, şiddet içeren bir “gerginlik stratejisi” izliyordu.

Negri, aşırı solun örgütlü işçi sınıfını devrimin önünde engel olarak görmeye başlayan kısmı içinde yer aldı. Diğerleri terörizmi benimsedi. Terörizm, 1978'de eski başbakan Aldo Moro'nun kaçırılması ve öldürülmesiyle doruğa ulaştı. Bunun için Negri suçlandı ve sonunda 34 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanede geçirdiği dönemler arasında, 14 yıl Fransa'da sürgünde kaldı. Nihayet 2003 yılında serbest bırakıldı.

Bu süre içinde Negri küresel bir takipçi kitlesi kazanmıştı. Hapishanedeyken, Amerikalı eleştirel teorisyen Michael Hardt'la birlikte İmparatorluk'u yazdı. Bu kitap 1990'larda kapitalizmin neoliberal küreselleşmesine dair Marksist bir analiz sunuyordu. Kitap 2000 yılında, Kasım 1999'da Seattle'daki Dünya Ticaret Örgütü zirvesine karşı kitlesel protestolarla yeni bir antikapitalist hareket ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra yayınlandı.

İmparatorluk'un, 15 Şubat 2003'te Irak işgaline karşı düzenlenen devasa küresel protestolarla zirve noktasına ulaşan ve hızla genişleyen bu hareketin içine çekilen aktivistler üzerinde muazzam bir etkisi oldu. Kitabın değeri, bu yeni mücadeleleri 1960'lar ve 70'lerdeki çalkantılar sırasında geliştirilen Marksizm anlayışı çerçevesinde ele almaya çalışmasından kaynaklanıyordu. Aynı zamanda, kitaba ünlü son satırlarında da ifade bulan dingin bir iyimserlik hakimdi: “Hiçbir iktidarın kontrol edemeyeceği bir devrim… Bu, komünist olmanın dayanılmaz hafifliği ve sevincidir.”

1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından kenara atıldığı bir dönemde Marx'ın fikirlerinin geçerliliğini gösterdikleri için Hardt ve Negri'nin hakkını vermek gerekir. Ne var ki İmparatorluk ve devamı olan kitaplar -Çokluk (2004) ve Ortak Zenginlik (2010)- iki ciddi hatadan muzdaripti.

Birincisi, Hardt ve Negri “emperyalizmin sona erdiğini” ve kapitalizmin ulus devletleri aşarak “ulusaşırı bir ağ gücü” haline geldiğini öne sürüyordu. Sermayenin küreselleşmesinin, emperyalist güçler arasında, şu anda katlanmakta olduğumuz yeni bir jeopolitik rekabet çağına yol açacağını öngörmekte tamamen başarısız oldular.

İkincisi, Hardt ve Negri, işçi sınıfının yerini, sermayenin hükmettiği herkesi içeren daha dağınık bir “çokluğun” aldığını savundu. Neoliberal çağda işçi sınıfının nasıl değiştiğine dair önemli soruları gündeme getirdiler, ancak sermayenin ücretli emeğin sömürülmesine bağımlı olmaya devam ettiğini göremediler.

Toni ve ben, o serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra, Ekim 2003'te, Paris'teki Avrupa Sosyal Forumu'nda, geniş ve heyecanlı bir izleyici kitlesi önünde bu konuyu tartıştık. Yumuşak ve kibar konuşmasına rağmen muhteşem bir konuşmacıydı. Ama bu tavrın arkasında, Marksizmin 21. yüzyılda hayatta kalmasına yardımcı olmak için hapishaneye katlanmasını sağlayan politik güç gizliydi.

Alex Callinicos

Çeviri: Irmak Yavlal

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol