Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

13.12.2023 - 08:25

Kissenger yöneticilere duymak istediklerini anlattı

Henry Kissinger'ın ölümüne gösterilen tepkiler iki ana biçim aldı. İlki, bilhassa Kissinger'ın Batı emperyalizmini savunmak için askeri gücü acımasızca kullanma yolunu takip etmeye çalışanların tepkisiydi: örneğin Tony Blair ve Ursula von der Leyen. Bilgeliğini övdüler ve onu bir “devlet adamı” olarak andılar.

Dünyanın geri kalanı Kissinger'ı bir savaş suçlusu olarak kınadı. Doğru tepki elbette ki buydu. Ancak çok iyi bilinen suçlarının oluşturduğu uzun listeye (Vietnam, Kamboçya, Şili, Arjantin, Doğu Timor) rağmen, Kissinger'ın neden yıldızlaştırılmaya devam edildiğini sormakta fayda var. Bu, yaşlı canavarın kendini pazarlamadaki başarısını yansıtıyor.

New Statesman'da yayınlanan ve aslında Ben Judah tarafından Kissinger'ın mayıs ayındaki 100. doğum günü için yazılan bir makale bu durumu çok iyi ortaya koyuyor. Judah, Kissinger'ın en son Ocak 1977'de, yani 46 yıl önce görev yaptığına dikkat çekiyor. Ne var ki "medyayı uzmanca yöneterek kendisini bir marka haline getirdi ve bu markayı da bir şirkete dönüştürdü: son derece kârlı küresel danışmanlık şirketi Kissinger Associates."

Dahası, Judah şöyle iddia ediyor: Kissinger derin analizler öne sürmek yerine “'Çin yükselişte' veya 'Rusya kaybettiği toprakları geri istiyor' gibi bariz gerçeklerin kehanet ihtişamıyla sunulduğu röportajlar vermekte uzmanlaştı. Bunların üzerine de 18. yüzyılın sonlarıyla ilgili, okuyucunun olay ufkunun azıcık ötesinde kalan bir parça tarih bilgisi serpiştirirdi: örneğin Avusturyalı devlet adamı Metternich'e bir gönderme. Sonuç, hatırlaması zor bir bulanıklık olurdu. Bunu kasten yapıyordu. Çünkü Kissinger'ın son birkaç on yıldaki gerçek dehası bu yavan yorumlar değil, dinleme ve dolayısıyla müşterinin, sponsorun veya kurumun tam olarak duymak istediklerini söyleyebilme yeteneğiydi.” Judah, şirket patronlarının sıklıkla zaten yapmaya karar verdikleri şeyi doğrulamaları için dışarıdan uzman işe aldıklarına dikkat çekiyor, uzmanların analizleri için değil.

Kissinger ile 1977-81 yılları arasında Başkan Jimmy Carter'ın ulusal güvenlik danışmanı olan, Demokrat Partili rakibi Zbigniew Brzezinski'yi kıyasladığı noktada Judah ile aynı görüşte değilim. Brzezinski kendisini açıkça ABD emperyal gücünün küresel üstünlüğünü korumaya adadı. Bu amaçla, Sovyetler Birliği'nin 1979'da Afganistan'ı işgaline direnmeleri için İslamcı gerillaları destekleme stratejisinin geliştirilmesine yardımcı oldu. Bu politika El Kaide ve Taliban'ın yükselişine yol açtı. İmparatorlukları yalnızca korkunç yöntemler ayakta tutabilir.

Yine de Judah haklı olarak Kissinger'ı bağımsız bir düşünürden ziyade güce tapan biri olarak eleştiriyor. Tarihçi Greg Grandin, Kissinger’s Shadow (2015) kitabında önceden böyle bir değerlendirme yapmıştı. Grandin kitabında Kissinger'ın yaygın olarak iddia edildiğinin aksine, devletlerin gerektiğinde birbirleriyle çatışarak kendi çıkarlarını takip ettiklerini öne süren gerçekçilik doktrinine bağlı olmadığını gösteriyor.

Gerçekçilik, devletlerin askeri ve ekonomik güçlerine ve bunların dayattığı kısıtlamalara dikkatle bakmayı gerektirir. Hans Morgenthau, Kenneth Waltz ve John Mearsheimer gibi önde gelen gerçekçilerin ABD dış politikasını eleştirmesinin nedeni bu olabilir.

Kissinger ise tam tersine, Harvard Üniversitesi'ndeki öğrencilik günlerinden beri bizden bağımsız bir şekilde var olan bir gerçeklik olmadığını savunuyordu. 1963'te şöyle yazmıştı: “İki tür gerçekçi vardır: gerçekleri manipüle edenler ve gerçekleri yaratanlar. Batı, en çok kendi gerçekliğini yaratabilen insanlara ihtiyaç duyuyor.”

Kissinger kariyeri boyunca "kendi gerçekliğini yaratmanın" yollarını aradı. Yükselmek için algıları manipüle etti: önce Soğuk Savaş'ın zirvesinde siyasi bir entelektüel olarak, ardından 1969-77'de Richard Nixon ve Gerald Ford'un iktidarlarında. Ve Çinhindi'de milyonlarca ölüme yol açan bombardımanı, gerçekliği değil algıları şekillendirmek için emretti.

1969'da Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle tarafından kendisine sorulan “Neden Vietnam'dan çıkmıyorsunuz?” sorusuna Kissinger şu cevabı verdi: “Çünkü aniden geri çekilmemiz bizim için bir itibar sorununa yol açabilir.” Nisan 1972'de Sovyet lideri Leonid Brejnev'e bir çıkış yolu önerdi: “Vietnam'da barışçıl bir çözüm olsaydı, ABD bir süre sonra, mesela 18 ay diyelim, Vietnamlıların istediklerini yapmalarına razı olurdu.”

Nitekim Saygon, Kuzey Vietnam'la yapılan ve ABD'nin geri çekilmesine imkan tanıyan barış anlaşmasından 2,5 yıl sonra, Nisan 1975'te düştü.  Tüm bu hayatlar, ABD'nin “itibarını” kurtarmak için harcandı.

Alex Callinicos

Çeviri: Irmak Yavlal

(Socialist Worker)


Bültene kayıt ol