Hakan Tahmaz

Hakan Tahmaz son yazıları

Hakan Tahmaz tüm yazıları

08.09.2023 - 13:20

Yenilgi ve beş yıllık denemişlik gölgesinde yerel seçimler

2024 Yerel seçimleri atmosferine girildi. İktidar partisi lideri, 28 Mayıs 2023 akşamı Kısıklı’dan yerel seçim startını verdi. MHP, yerel seçimlerde de Cumhur İttifakı’nın süreceğini açıkladı.

Muhalefet partileri ise iç tartışmalarını sonuçlandırmış değiller. Millet İttifakı’nın partileri birbirlerini suçlamaya devam ediyorlar.

CHP’li İstanbul, Ankara, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanları 2024 yerel seçimlerinde tekrar aday adayı olduklarını açıkladılar.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisine üye 11 büyükşehir belediye başkanının başarılı olduğunu ve tekrar aday olmalarını istediğini iki yıla yakın bir süredir her fırsatta dile getirmekte.

Ancak CHP’nin ve başkanların işleri bu kez gördükleri kadar kolay değil. Bu seçimler 2019 seçimlerine hiç benzemeyecek. Bir kere iktidarın moral üstünlüğü, başkanları ve CHP’yi zorlayacak.

AKŞENER “BİTTİ” DEDİ DUYDUNUZ MU?

Millet İttifakı artık can çekişiyor. İYİP lideri Meral Akşener’in iki gün önce gazeteci Fatih Altaylı’ya “Ben ittifak sistemine karşıyım, kutuplaşmayı derinleştiriyor, Türkiye’ye zarar veriyor. Yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara dâhil her yerde aday çıkaracağız” minvalindeki açıklaması, bir kez daha bu zorluğun boyutlarını gözler önüne serdi.

Yerel seçimlerdeki olası bir başarısızlık için Akşener, “Bedelini ödeyeceğim, tüm sorumluluk bana ait, biz bu partiyi CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurmadık, bitti” dedi. Akşener’in bu sözleri, kararlı oluşunun ve yeni dönemde CHP liderinin beklentisinin aksine bir yönelime sahip olduğunun belirtisi olsa gerek.

Akşener’in aynı söyleşide, İzmir Büyükşehir Belediyesi seçimleriyle ilgili sözleri ise dikkate değer.  İzmir’de Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale’nin aday olabileceğini ima etmesi” İYİP’in rotasını daha da berraklaştıran nitelikte.

Büyükşehir Belediyeleri içinde, daha demokrat kişiliğe sahip, demokrat ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışı geliştirme eğiliminde olan Tunç Soyer’e karşı aday çıkarma işaretinin tesadüf olmadığı çok açık. İYİ Parti için esas sorunu Soyer’in, İYİ Parti’nin baskın Türk milliyetçi kimliğiyle diğer büyükşehir belediye başkanları gibi barışık olmaması oluşturuyor. Bu nedenle 2019 seçimlerinde de zoraki rıza göstermişti.

İYİ Parti örneğinde olduğu gibi, 2023 seçimleri muhalefet partilerini ciddi ölçüde sarstı. Partilerin bu sarsıntının altından kalkması ve yerel seçimlerde işbirliği yapmaları oldukça zor görünüyor. Örneğin Kürt siyasal hareketinin yerel seçim stratejisi ne olacak, CHP ve diğer muhalefet partileri bunu içeren yeni bir politika geliştirebilecekler mi, belli değil.

Diğer yandan muhalefet belediyelerinin seçmenleriyle ilişkileri ve başarılı addedilmeleri oldukça tartışmalı bir konu.

CHP’li belediyelerin belirgin bir biçimde sosyal demokrat belediyeciliği hayata geçirdiklerini ve iktidar partisi belediyelerinden farklı bir yerel yönetim anlayışını ve modelini geliştirdiklerini söylemek oldukça zor. Birçoğunun, iktidar partisinin, “hizmet belediyeciliğine” çok fazla benzeyen bir yaklaşım ve anlayışla belediye başkanlığı yaptıklarına dair yakınmalar, eleştiriler ve güçlü veriler mevcut.

TOPLUMSAL BARIŞIN İNŞASINDA YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ

Diğer bir dizi konu ve sorunları şimdilik bir kenara bırakarak “yerel yönetimlerin toplumsal barışın inşasındaki rolü” ekseninde CHP’li büyükşehir belediyelerinin ne derece başarılı olduklarını ele aldığımızda, durumun hiç de iç açıcı olmadığını göreceğiz.

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri kutuplaşma siyasetinin yarattığı sorunlarla birlikte Kürt sorununda çatışmanın hâlâ sürmesi ve toplumsal barış sorunudur.

Günümüz dünyasında barışın toplumsallaştırılmasında yerel yönetimlerin ayrıcalıklı bir yeri var. Barış süreçlerinde etkili aktörlerden biri de barış açısını savunan belediye başkanlarıdır.  Toplumun değişik kesimleriyle ve katmanlarıyla doğrudan ilişkili toplumsal aktörlerdir.

Çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı, çoklu etnik yapılı toplumlarda, çatışma çözümü, toplumsal barışın inşası, sadece üst düzey yöneticilerin, aktörlerin müzakereleriyle mümkün olmuyor. Çok katmanlı çalışmalarda yerel yönetimlerin etkin role sahip olduğu, değişik ülke deneyimlerinden artık biliniyor.

5 Ağustos 2001’de BM bünyesinde Barış İçin Belediye Başkanları birimi kuruldu.  1 Kasım 2021 tarihi itibarıyla, birimin 165 ülkede 8054 belediye üyesi var. Türkiye’den ise Ankara, İstanbul, Bursa dahil 17 belediye üye.

F16’da yazılan hedefler; Barış, İstikrar, İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğünü sağlamak. Sürdürülebilir kalkınma için belediyelerin önüne; barışçıl ve kapsayıcı toplum ilişkilerini yaygınlaştırmak, herkesin adalete erişimini sağlamak, her seviyede etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumları inşa etmek amacı konuluyor.

BM’in 2015-2023 yılları arasında hayata geçirilmesini istediği bu program Türkiye tarafından onaylandı. Cumhurbaşkanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, bu konuda her il için BM’ye yazılı rapor vermektedir.

Sürdürülebilir Kalkınma F16 Hedefleri ve yürütülmesi konusunda, belediyelerin 2020-2024 yılları için oluşturdukları Stratejik Planlarına göz atmak yetecektir. Barış Vakfı’nın 2021 yılında bu konuda hazırladığı rapor verilerine göre, 27 büyükşehir belediyesinden (kayyım atan Van, Diyarbakır, Mardin belediyeleri hariç) sadece İstanbul ve İzmir belediyelerinin strateji belgesinde, bu konu az da olsa ele alınıyor. (bkz. http://barisvakfi.org/yerel-yonetimlerin-toplumsal-barisin-insasinda-rolu/)

Bu konuda sürdürülen ciddi bir çalışmadan söz edebilmek mümkün değil. Kürtçenin kamusal alanda kullanılmasından geri duran, çekinen belediye başkanlarının başarılı takdim edilmeleri izaha muhtaçtır.

Hakan Tahmaz


Bültene kayıt ol