Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

26.06.2023 - 11:31

Enflasyona neoliberal yanıt başarısız olmayı sürdürüyor

Geçtiğimiz 18 ay boyunca gelişmiş kapitalist ülkelerdeki baskın ekonomi politikası sorunu enflasyondaki keskin yükselişi nasıl tersine çevrileceği ile ilgili oldu. Merkez bankaları ortodoks neoliberal yöntemi kararlı bir biçimde uyguladılar. Ekonomilerini yavaşlatma amacıyla faiz oranlarını yükselttiler.

Bu yöntem pek çok zaman Phillips Eğrisi denilen bir şey ile meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu eğri güya enflasyon ve işsizlik arasında ters orantılı bir ilişki olduğunu gösteriyor. Eğer bu doğruysa enflasyon oranlarını düşürmenin yolu işsizliği arttırmaktan geçiyor. Yüksek enflasyon oranları şirketleri iflasa itiyor. İşçiler işlerini kaybediyorlar. Hala bir işi olanlarsa reel ücretleri için mücadele etmek konusunda daha güvensiz hissediyorlar, dolayısıyla enflasyon yavaşlıyor. 

Ancak bu resim güncel durumla bağdaşmıyor. Dünyanın en güçlü merkez bankası olan ABD Federal Rezerv Bankasının başkanı Jay Powell, geçtiğimiz hafta “ücretlerin enflasyonun temel sebebi olduğunu düşünmüyorum” diyerek bir itirafta bulundu. 

Geçtiğimiz hafta Federal Rezerv Bankası faizleri tekrar yükselmedi, fakat Avrupa Merkez Bankası yükseltti, İngiliz Merkez Bankası’nın ise önümüzdeki hafta yükseltmesi bekleniyor. Financial Times, “Bu davranış değişikliğinin oldukça basit bir ampirik sebebi var, geçtiğimiz yıl ortalama enflasyon yarıya düşerken işsizlik oldukça düşük kaldı. Phillips Eğrisi … bu aralar pek geçerli olmadı.” Diye yazıyordu. Twitter’da “hiç geçerli oldu mu ki?” diye sorulması üzerine ise, makalenin ortak yazarlarından Robert Armstrong, “Doğrusu, hayır” diye cevap veriyordu.

1980’lerden bu yana başat ekonomik/politik doktrin olan neoliberal ideolojinin krizinin bir semptomunu görmekteyiz. Bu krizin işaretlerinden bir diğeri ise ABD’de çalışan genç Alman iktisatçı Isabella Weber’in argümanlarının beklenmedik ölçüde dikkat çekmesi oldu. Verilen tepki ise büyük ölçüde saldırgandı. Guardian gazetesinde enflasyonla baş etmenin çok daha iyi bir yolunun İkinci Dünya Savaşının sonlarında uygulanana benzer fiyat kontrolleri olduğunu söylemesinin üzerine, iddiaları “aptal” olduğu söylenilerek geçiştirilmeye çalışıldı. New Yorker’da yakın zamanda yayınlanan Weber üzerine bir portre yazısı da benzer bir tepkiyle karşılaştı. Şüphesiz bu tepkiler profesyonel hasetlikten ve cinsiyetçilikten de muaf değil.

Weber ise pozisyonunu korudu. Evan Wasner ile birlikte “satıcıların enflasyonu” adını verdikleri bir olgu üzerine oldukça dikkat çekici bir makale yayınladılar. Bu, eksantrik Marksist Michael Kalecki ve Nicholas Kaldor gibi post-Keynesçi iktisatçıların fikirlerinin yanı sıra ampirik veriye başvuran bir makaleydi. Makalenin merkezi tezi büyük şirketlerin hakim olduğu ekonomilerde, bu şirketler fiyatlardaki ani yükselişlere karşı kolektif olarak karlarını koruma refleksi gösterirler ve bu yükselişlerin kendi ürünlerinin fiyatlarına yansımasına sebep olurlar.   

Küresel ekonominin geçtiğimiz dönemde

Geçirdiği sarsıntılar -tedarik zincirindeki salgından kaynaklı darboğazlar, doğalgaz ve petrol için artan rekabet ve Ukrayna savaşı- büyük şirketlerin fiyat yükseltmesini kolaylaştırdı. Tedarik kesintileri fiyat kırmalarını zorlaştırıyordu.

Ücret artışı için grev yapan işçiler enflasyonun sebebi olmaktan ziyade, alım gücü düşen işçilerin enflasyona verdiği bir tepkidir. Weber ve Wasner güncel enflasyon krizinin zirve yaptığını dolayısıyla düşüşe geçeceğini gösteren işaretlere dikkat çekiyorlar. Ancak uyarıyorlar da: “Pek çok acil durumun iç içe geçtiği bir dönemde yaşıyoruz. Salgın sona ermedi, iklim değişikliği bir olgu ve jeopolitik gerilimler tırmanıyor. Yeni şokların yaşanmadı da pekâlâ muhtemel.” 

Gerçekten de iklim krizi sıcak dalgalarının ekinlere zarar vermesinin sonucu olarak gıda fiyatlarının yükselmesi gibi biçimlerde artan basınçlar oluşturarak bir takım “şoklar” yaratıyor. Ve kimi ekonomiler buna karşı diğerlerinden daha korumasız. İngiliz hükümet tahvilleri üzerindeki faiz oranları 2008’den bu yana geldiği en yüksek seviyede. Para piyasaları ise İngiliz Merkez Bankası’nın bir süre daha faizleri yükseltmeye devam edeceğinden emin görünüyor. 

İngiliz Merkez Bankası başkanı Andrew Bailey hâlâ Phillips Eğrisi’ne inanmakta ve Şubat ve Nisan ayları arasında ortalama ücretlerin yüzde 7,2 artış göstermesinin üzerine bir kere daha ücretleri hedef almış görünüyor. Bailey’nin bu saldırısı önümüzdeki dönem bir ekonomik durgunluk yaşanması olasılığını arttırıyor. Öte yandan yüksek faizler mortgage’la ev almaya çalışan veya mortgage sözleşmesindeki sabit ücret süresi dolup tekrar ücret görüşmesi yapacak herkes için çok kötü haber.

Resolution Vakfı’nın öngörülerine göre mortgage sözleşmesinin sabit ücret dönemini doldurmak üzere olan ileler önümüzdeki sene ortalama yıllık ödemelerinde 2.900 sterlinlik bir artışla karşılaşacaklar. Rishi Sunak yakında Boris Johnson’u özlemeye başlayabilir.

Alex Callinicos

Çeviri: Deniz Güngören

 


Bültene kayıt ol