Ayrımcılık deprem bölgesinde de eksik olmadı. Özellikle göçmenler en başından beri yağmacılıkla suçlandı, haklarında nefret kampanyaları düzenlendi, hatta sokak ortasında linçe kadar varan olaylar yaşandı. Keza LGBTİ+’lar da aynı şekilde büyük bir ayrımcılıkla karşı karşıya kaldılar. Kurulan çadırlara alınmadılar, alınanlar taciz ve kötü muameleyle karşılaştı, başta hormon olmak üzere ilaç talepleri AFAD tarafından karşılanmadı, hatta bölgeyi terk etmek istediklerinde dahi yola çıkartılan araçlara alınmadılar ve bölgeyi kendi imkânlarıyla terk etmek zorunda kaldılar.
Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu, deprem sonrasında toplanma alanlarında yaptığı saha çalışmalarında; uyuz gibi salgın hastalıkların görüldüğünü, tedavi ve ilaca erişimin kısıtlı olduğunu, personellerin erkek olması sebebiyle kadın ve LGBTİ+ bireylerin ihtiyaçlarını dile getiremediğini tespit etti.
Deprem anında Maraş’ta bulunan bir trans kadın olan Ece, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İnsanlara gidip bir şey söyleyemiyorum. Normal hayat akışımda görünür bir transım. Ama o durumda gidemiyordum çünkü sutyenim bile yoktu. Tepkileri üzerime çekmekten korktum. Depodayken tekrar deprem oldu. Dışarı çıktım, yolda beklemeye başladım. Bu sefer elektrik direkleri yıkılmaya başladı. Üçüncü gün artık açlık ve susuzluktan bayılacak hale gelince dışarı çıktım. Ayağımda ayakkabım yok, çıplak ayağım. Yemek ve su dağıtılan bir yere gittiğimde insanların yüzündeki öfkeden korktum. Bana bakıyorlardı. Başıma bir iş gelmesin diye ancak yarım şişe su alıp geri döndüm. O anda cinsel kimliğini mi düşünecekler demeyin, maalesef düşünüyorlar. İnsanlar öfkelendiğinde, çaresiz kaldığında ilk hedefleri sen oluyorsun. Sana güçleri yetiyor.”
LGBTİ+ dernekleri ve örgütleri depremden hemen sonra hızla bir araya gelerek, dayanışma ağları oluşturmaya başladılar. İstanbul merkezli “LGBTİ+ Dayanışma Ağı”, Ankara merkezli “Ankara LGBTİ+ Dayanışma Ağı”, depremzede LGBTİ+’lar için hem bölgeye yardım gönderiyor, hem de bölgeden ayrılışı örgütlüyor ve diğer illere gelen LGBTİ+’lar için güvenli yaşam koşulları sağlamaya çalışıyor. Ankara’da siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve sendikalar tarafından kurulan “Deprem Dayanışma Ağı”nın içinde de LGBTİ+ dernekleri yer alıyor.
Depremzede LGBTİ+’lar bölgeden ayrıldıklarında, geldikleri yerlerde de ayrımcılık ve nefretle karşılaşabiliyorlar. Bu yüzden kalacak güvenli yerlerin, iş imkânlarının ve daha da önemlisi, yaşadıkları derin acı, korku ve endişeden bir nebze olsun sıyrılmalarını sağlayacak bir yoldaşlık dayanışmasının sağlanması büyük bir önem arz ediyor.
Atilla Dirim
(Sosyalist İşçi)