Beyaz Saray’ı terk ettiği günden bu yana Trump’ın Florida’da her gün birkaç saat golf oynadığı, sonra saatlerce televizyon izlediği söyleniyordu. Nihayet ilk kez geçtiğimiz pazar günü Muhafazakâr Siyasî Eylem Konferansı’nda ana konuşmacı olarak kamu önüne çıktı.
Bu Konferans Amerikan sağının barometresi gibi: Yılda bir toplandıkları, tartıştıkları, şov yaptıkları yer. Kimlerin davet edildiği ve neler söyledikleri sağın konumunu ve güncel siyasî duruşunu gösteriyor. Cumhuriyetçi Parti’nin bütün parlak isimleri katılıyor, hangilerinin yıldızının parladığı burada anlaşılıyor.
Bu yıl, Trump’ın azledilmesi için oy kullanan senatör ve temsilcilerin hiçbiri davetli değildi. Katılanlar Trump’ın “aslında” Biden’ı yendiğini hâlâ savunmaya devam ediyor, konuşmacılar da bunu yansıtıyordu.
Beş haftalık suskunluk sonrasında Trump’ın ne diyeceği heyecanla bekleniyordu.
Seçimi “aslında” kazandığını söyledi. Azil konusunda kendisini savunmayan Cumhuriyetçi senatörlere saldırdı. Yeni bir parti kurmayacağını söyledi. Ama “belki” 2024’te aday olacağını ve Demokratları “üçüncü kez” yeneceğini iddia etti.
Yorumcular Muhafazakâr Siyasî Eylem Konferansı’nın gerçekte Trump Siyasî Eylem Konferansı gibi geçtiğini söylüyor.
Belli ki Trump Cumhuriyetçi Parti’yi kendi ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi, göçmen düşmanı siyasî hattında tutmak için mücadele vermeye devam edecek. Konferans da bu mücadelede ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesiydi.
Öte yandan, katılımcılar arasında yapılan gayrıresmî bir anket ilgimi çekti. “2024 seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı kim olmalı?” sorusuna Trump cevabını verenler yüzde 54’tü. Oysa, tam da kendi tabanını temsil eden bir ortamda çok daha yüksek olması beklenirdi.
Kanımca, önümüzdeki dönemde Trump’ın da Cumhuriyetçi Parti’nin de işi zor.
Bu durum artık daha makul, daha “iyi” bir Amerika göreceğimiz anlamına mı geliyor?
Sanmıyorum.
Üç küçük örnek vereyim.
Üçü de bu hafta yaşandı.
Biden’ın 1,9 trilyon dolarlık pandemiyi yenme ve ekonomiyi canlandırma paketi (“Amerika Kurtarma Planı”) Temsilciler Meclisi’nde tartışıldı. Orada kabul edildikten sonra Senato’ya gönderilecek. Plan’ın sadece tek bir unsuru anlaşmazlık konusu oldu ve büyük ihtimalle silinecek: Asgari ücretin 7,25 dolardan 15 dolara yükseltilmesi.
Tartışmalar sürerken, Amerikan savaş uçakları Suriye’yi bombaladı. Biden hükümeti İran destekli milislerin buradan Irak’taki Amerikan güçlerine roket attığını iddia etti.
Aynı gün Biden, Suudi Arabistan Kralı’yla telefonda görüştü, Kaşıkçı cinayeti raporunun yayınlanmak üzere olduğunu, cinayeti Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın onayladığının saptandığını ve yaptırımlar uygulanacağını bildirdi. Yaptırımlar açıklandığında ise düzinelerce kişiye uygulanacağı, ama bunlara Bin Selman’ın dahil olmadığı görüldü! Suudilerle iş yapmaya devam edebilmek insan haklarından daha önemliydi elbet.
Evet, Trump’tan kurtulduk, ama Amerikan emperyalizminde değişen bir şey yok.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)