“Yatırımcıyı teşvik edecek” bir reform

Birkaç gündür memleket “reform” laflarıyla çalkalanıyor.

Çalkantıyı Tekirdağ’da yaptığı konuşmayla Cumhurbaşkanı başlattı.

Konuşmasının giriş cümleleri özellikle reformcu, güncel ve etkileyiciydi; kaçıranlarınız için alıntılayayım:

“Fetihler gören, Fatihler gören, Rabb’imden lütuflar gören Tekirdağ. Gaza medeniyetimizin solmayan goncası, gönül medeniyetimizin parlayan incisi Tekirdağ. Rumeli deyince gözleri buğulanan, hasreti de, acıyı da, sevinci de iliklerine kadar yaşayan onurlu Tekirdağ. Sadece destan yazmakla, destan yaşamakla kalmayan, kendisi de taşıyla toprağıyla destan olan Tekirdağ.”

Herkesin gözlerini buğulandıran bu açılıştan sonra Cumhurbaşkanı medeniyetimizin bugünlerde niye bazı sorunlar yaşadığını izah ederek “vatan topraklarına gözünü dikenlerden milleti birbirine düşman etmeye çalışanlara kadar tüm şer senaryolarının tedavüle sokulduğunu” anlattı.

Ama “Allah’ın yardımı, milletin feraseti ve kendisinin gayretiyle” tüm oyunların boşa çıktığını söyledi.

Yanlış duymuş olabilirim, sorunlarımız henüz tamamen aşılmamış olduğuna göre, “oyunların boşa çıktığını” değil, “boşa çıkmak üzere olduğunu” söyledi belki de.

Ve arkasından müjdeyi patlattı!

“Ülkemizde ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz. Ekonomisi güçlü olmayan bir ülkenin diğer alanlardaki kazanımlarını koruyamayacağının bilinciyle yeni bir istikrar, büyüme ve istihdam odaklı seferberlik başlatıyoruz. Amacımızın ülkemizi hedeflerimiz doğrultusunda geliştirmek ve kalkındırmak olduğunun altını tekrar çiziyorum.”

Abdülkadir Selvi, 24 Kasım tarihli köşe yazısında reformların iki ayağı olacağını söylüyor.

Biri “hukukun üstünlüğünü tahkim edecek düzenlemeler,” diğeri “sermaye ve mülkiyet hakkını güvenceye alacak, yerli ve yabancı yatırımcıyı teşvik edecek yasal değişiklikler.”

Ayrıca, iş dünyasının temsilcilerine Erdoğan’ın  “Hukukun üstünlüğü konusunda hazırlık yapın” dediğini söylüyor.

“Reform” laflarıyla çalkalananların bir kısmı, Selvi gibi, “Ancak Erdoğan reform yapar, hem de ne müthiş yapar” derken, epey bir kısmı da “Bunlar reform filan yapamaz” diyor.

Bence bu pek de gerekli bir tartışma değil.

Değil, çünkü Erdoğan “hukukta reform” derken, KHK’lılara, hapisteki HDP’lilere ve gazetecilere, Demirtaş’a, Kavala ve Ahmet Altan’a söylemiyor bunu zaten.

“İş dünyasının temsilcilerine” söylüyor.

Bülent Arınç bunu yanlış anladı ve fırçayı yedi.

Selvi ise çok doğru anlamış: “Sermaye ve mülkiyet hakkını güvenceye alacak, yerli ve yabancı yatırımcıyı teşvik edecek bir reform” diyor. Yani Türkiye’ye epeydir cüzzamlı muamelesi yapan yatırımcıları rahatlatmak için alınacak önlemlerden söz ediyor.

Erdoğan bunu yapabilir mi? Tabii ki yapabilir.

Hukukta bizim istediğimiz değişiklikler ise ancak kendi kitlesel mücadelemizle gerçekleşebilir.

Roni Margulies

[email protected]

(Sosyalist İşçi)