Faruk Sevim

Faruk Sevim son yazıları

19.08.2020 - 08:08

Devleti yönetenler gerçekleri gizlemeye çalışıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke ekonomisinin iyi bir noktada olduğunu iddia ediyor, “Türkiye adeta bir uçuşun içerisinde” diyor. Erdoğan, ekonomideki durumun iyi olduğu iddiasını 2002 ile 2019 yılları arasındaki otomobil, buzdolabı ve çamaşır makinesi satışlarını kıyaslayarak desteklemeye çalışıyor. 

Türkiye’nin dört bir tarafındaki işçiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “uçuşta” diye tanımladığı Türkiye ekonomisiyle ilgili söyledikleri konusunda kendisiyle aynı fikirde değiller. 

Salgın döneminde devlete destek için başvuran işçi ailelerine ortalama 250 TL aylık yardım yapıldı. 250 TL ile sadece pazar alışverişlerini gerçekleştirmek bile çok güç. Bunun bir de kirası, elektrik, su, yakıt, telefon parası, ulaşım, sağlık, eğitim giderleri, diğer gıda ve temizlik harcamaları var. 

Pek çok işçi ailesi kullandığı buzdolabını, eskidiği için değiştirmesi gerektiği halde değiştiremiyor. İçini doldurmak ise ayrı bir sorun. İşçiler, yoksullar artık pazar alışverişlerine her hafta çıkamıyorlar. Çünkü fiyatlar anormal arttı. Sosyal hayat, işçiler için evin kapısının önünde oturmaktan ibaret. Dışarda çocuklarla birlikte yenecek bir yemeğin bedeli, bir haftalık mutfak parasına denk.

Pek çok aile et, sebze ve meyve alamıyor, patates, soğan, yumurta ve makarna yoksulların ana yemeği olmuş durumda. Özellikle kayıt dışı çalışanların gelirleri salgın döneminde en az yarı yarıya düştü. Ayda 1000 TL ile geçinmeye çalışan milyonlarca aile var. Erdoğan’ın “uçuşta olduğumuz” sözü, daha ziyade uçurumdan aşağı sürüklenmekte olduğumuzu ifade ediyor.

Berat Albayrak’ın “Dolarla mı maaş alıyorsunuz” yanıtı işçi sınıfının içinde bulunduğu yoksulluğu alaya almak demektir.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bir TV programında, “Dolar yükselince endişelenmeli miyiz” sorusuna “Dolarla mı maaş alıyorsunuz? cevabını verdi. Bu yanıt ekonomiden sorumlu en üst düzey yöneticinin, insanların yaşadığı ve doların yükselmesi ile daha da fazla yaşayacağı yoksulluk ve pahalılık konusundan ya habersiz olduğunu ya da konuyu alaya aldığını gösteriyor. Çünkü Türkiye’de sorun “dolarla maaş almak“ değil, tükettiğimiz pek çok ürünün dolarla ithal ediliyor olmasıdır. Dolardaki yükselişler ithal ürünleri pahalılaştırmakta, bizleri doğrudan yoksullaştırmaktadır. 

Doğalgaz, benzin ve diğer tüm petrol türevi ürünler, gıda ürünlerinin tohumları, bazı gıda ürünleri (buğday dahil), gübre, pamuk, makinalar, et, bilgisayar, elektronik pek çok ürün, LCD TV ekranı, ilaçların önemli bir kısmı, araç motorları, aşı, kâğıt hammaddesi ve sayamadığımız daha pek çok ürün, dolarla satın alınıyor. Devletin yaptırdığı Kamu Özel İşletmelerinin bedelleri dolar karşılığı vergilerimizle ödeniyor, dolardaki her yükselme, işçilere ve tüm topluma ek vergi olarak yansıyor. 

Türkiye’nin “uçuşta” olduğu, “doların artmasının önemli olmadığı” sözleri, devleti yönetenlerin sorunları gizlemek için artık söyleyecek sözlerinin kalmadığı anlamına geliyor. Durum böyle olunca, yılbaşından bugüne dolardaki yüzde 22’lik artış, elbette işçilerin en önemli gündemlerinden biri olur. Bunu küçümseyen bir ekonomi bakanına ve hükümete, işçiler tepki gösterir.

Faruk Sevim

[email protected]

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol